Teşviklerin değişmesi kesinleşti

ARTIK teşvik sisteminin değişmesi kesinleşti. Hatta önümüzdeki dönem, detayları ne olur bilemeyiz ama, sektörel ve bölgesel teşvik sistemine geçileceğine kesin gözüyle bakabiliriz.

Bu kadar kesin konuşmamızı sağlayan unsur ise siyasi partilerin seçim beyannameleri. MHP ve CHP açıkladıkları beyannamelerde sektör ve bölgesel teşvik sistemine geçileceğini belirtirlerken, son olarak AKP de açıkladığı seçim beyannamesinin ekonomi bölümünde bu unsura yer verdi. İşte o nedenle söylüyoruz ki; seçim sorası kim gelirse gelsin, tek parti iktidarı da olsa, koalisyon hükümeti de kurulsa, teşvik sisteminin değişmesi kesin.

Açıklanan seçim beyannamelerinde özellikle de teşvikle ilgili bölümlerinde açık söylemek gerekirse, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin (TOBB) önemli etkisinin olduğu görülüyor. TOBB uzun zamandır ısrarla söylediği teşvikle ilgili unsurları, sonunda bütün siyasi partilerin programlarına dahil etmiş gözüküyor.

Bu arada detaylar belli olmadan, teşvik sisteminin tam olarak nasıl işleyeceğini bilmemiz pek mümkün değil. Örneğin TOBB’un son dönemde ısrarla belirttiği, bazı sektörlerdeki ithal aramalı yerine ikame edilebilecek, elektronik gibi yeni aramalı yatırımlarına devlet desteği verilecek mi, bilemiyoruz. Bu konuya açık olarak bir tek CHP, beyannamesinde açıkça yer vermiş durumda. Ama AKP’nin seçim beyannamesinde bu detay yok.

Dün CNN Türk’te Referans Noktası programında konuk ettiğimiz Devlet Planlama Teşkilatı eski Müsteşar yardımcısı, AKP’nin Karaman 1. sıra adayı Lütfi Elvan, teşvik sisteminin bölge ve sektör bazında yeniden düzenleneceğini, tekstil gibi geleneksel sektörlere ayrı teşvikler öngörüldüğünü, kümelenmeye ağırlık verileceğini yani belli bölgelerde belli sektörlerin yoğunlaşarak, ortak kullanımların artırılıp rekabet gücünün artırılacağını söyledi.

Bununla birlikte belki de yeni teşvik sistemine geçilirken, en önemli engellerden birini AB’nin oluşturacağı biliniyor. AB konusunda uzman olan, 5 kişilik çekirdek müzakere grubunda bulunan Elvan, "bölgesel teşvik sisteminin AB ülkelerinde de olduğunu ve bu yöndeki bir teşvik sisteminin AB’ye aykırı olmayacağını’ söyledi.

Bizce yeni teşvik sisteminin oluşturulmasında yine de AB müktesebatı bir ölçüde engelleme nedeni olabilir. Bu nedenle müktesebatın çok iyi incelenip, oluşturulacak sistemin buna uygun kurulması gerekecek.

UZLAŞMANIN UCU GÖRÜNSE..

Ancak bütün bunların yapılabilmesi için, her şeyden önce seçim sonrası tablonun ortaya çıkmasını beklememiz gerekecek. Bu arada Erdoğan’ın tüm eleştirilere rağmen, işlemeyecek bir teşvik sistemini uygulamaya koyup, şimdi eleştirenlerin noktasına geldiği de açık.

Seçim sonrasında nasıl bir tablo oluşacak, bir çoğunluk iktidarı olabilecek mi, olmazsa kim kimle koalisyon kurabilir, bütün bunların belirginleşmesi lazım. Bu da yetmeyecek, yeni Meclisin öncelikli işi olan Cumhurbaşkanını seçmek için gereken uzlaşmanın sağlanması gerekecek. TBMM’de bu iş için gereken 367 sandalyeyi tek başına sağlayacak siyasi parti görünmüyor. Bu nedenle de seçim sonrası bir uzlaşma ortamının mutlaka kurulması gerek.

Kaldı ki; bir ülkenin Cumhurbaşkanını seçmek için bu kadar geniş bir mutabakat araması, böylesine önemli bir iş için uzlaşmanın sağlanmasından doğal bir şey olamaz.

Ancak şu ana kadar yaşananlar, maalesef böyle bir uzlaşma için gereken ortamın yaratılamadığını, aksine çatışmanın körüklendiğini gösteriyor.

Başbakan Tayyip Erdoğan, son olarak, Cumhurbaşkanı seçimi için uzlaşmaya gitmemesinin nedenini "Baykal’ın isim verip partinin içişlerine karışma eğiliminde olmasına" bağlamış. Böyle bir gerekçenin bizce hiçbir haklı nedeni olamaz.

Baykal’ın ismini verdiği Abdüllatif Şener, bu partinin kurucu çekirdek kadrosunda yeralan 4 kişiden biri değil mi? Niye böylesine çekirdek bir isim için uzlaşmaya varmadı o zaman?

Bizce gelinen siyasi nokta, ülkenin geleceği açısından çok olumsuz. Ekonomide herkesin belli bir sağduyuya geldiği belli ama uygulama için önce siyasi uzlaşmanın sağlanması şart.
Yazarın Tüm Yazıları