Ekonominin önünde eğitim engeli

DÜNYA Ekonomik Forumu Türkiye Zirvesi’nde konuşan Başbakan Tayyip Erdoğan, "Önceliğin ülkenin ve ülke yatırımcılarının menfaatlerinde olduğunu, partisinin menfaatlerinde olmadığı"nı söylemiş.

Erdoğan bu sözlerinden hareketle ekonomideki kazanımların korunacağını, taviz verilmeyeceğini kaydetmiş. Yani seçim popülizmi yapılmayacağını, mali disiplinin korunmaya devam edeceğini ifade etmiş.

Dünya Ekonomik Forumu Türkiye zirvesine ilginin çok büyük olduğu görülüyor. Yabancı devlet adamları ve işadamlarının yanı sıra, gördüğümüz kadarıyla, Türkiye’nin en önemli işadamları ve hükümet üyeleri de aktif olarak bu zirveye katıldılar.

Bizce zirvenin en önemli yanlarından biri, ekonomik konuların yanı sıra, sosyal konulara özellikle de eğitime çok büyük önem verilmesi. Eğitimin önemi ve neler yapılabileceği konusunda birçok yerli- yabancı uzman görüş açıkladı, TV programları yapıldı.

Başbakan’ın seçim ekonomisi uygulanmayacağını söylemesi çok iyi ama, hükümetin bu konuda güven verebilmesi için sadece söz yetmez, ciddi biçimde bu sözün yerine getirildiğinin görülmesi lazım. Yani önümüzdeki dönem yapılacaklara bakılacak.

Bu arada bu kadar önemli olan eğitim konusunda AKP hükümetinin yaptıklarına ne demeli? İş dünyası Milli Eğitim Şûrası’nın yapılış biçiminden içeriğine ve çıkan sonuçlara kadar her şeyinden rahatsız olmuş durumda. Rahatsız olmalarının nedeni de hem siyasi hem ekonomik olarak Şûra sonuçlarından rahatsız olmalarından kaynaklanıyor.

Siyasi olarak kaygı duydular çünkü Milli Eğitim Şûrası, bakanın belirlemesiyle tümüyle yanlı ve objektiflikten uzak bir Şûra haline geldi. Halbuki onyıllardır toplanmayan Şûra’dan çok daha ciddi ve çağdaş kararlar bekleniyordu.

Bunun da ötesinde Şûra’nın neredeyse tümüyle İmam Hatip Okulları’nın önünü açmaya dönük bir görünüm vermesi, iş dünyasını ister istemez büyük tedirginliğe soktu. Mevcut laik sisteme bir tehdit olarak gördüler ve rahatsız oldular. İşadamları niye laikliğe karşı hareketlere bu kadar sert tepki veriyor derseniz, bunun nedeni açık; Başka bir sistem özlemi çekenlerin güç kazanmasından haklı olarak çekiniyorlar.

İMAM HATİP EKONOMİK SORUN

Şûranın ekonomik yönden yol açtığı tedirginliğe gelince...

İş dünyasının eksikliğini hissettiği en önemli üretim unsurlarından biri nitelikli işgücü. Nitelikli işgücünü oluşturmak için eğitim sisteminin ciddi revizyondan geçmesine gerek var. Bunun için de özellikle ara işgücünün eğitimi büyük önem kazanıyor.

Yani meslek liselerinden söz ediyoruz. Şu anda meslek liseleri çağın ihtiyaçlarına yanıt vermekten çok uzak. Bu konuya biran önce el atılması gerekiyor. Ama AKP hükümetinin imam hatip okulları saplantısı nedeniyle, meslek liseleri sorununa da, yani ara işgücü eğitimi sorununa da bir türlü ciddi biçimde eğilinmiyor.

Milli Eğitim Şûrası, toplanma biçimi ve çıkan sonuçlar, işte bu nedenle de iş dünyasını büyük tedirginliğe sevk etti. İş dünyası, tam AKP Hükümetinin İslami bir düzen heveslisi olmadığını, çağın gereklerini yerine getirdiğini düşünmeye başlıyor, Şûra gibi bir olay ortaya çıkıveriyor. Dolayısıyla AKP hükümetinin amaçları yeniden tartışılır hale geliyor.

AKP hükümeti bizce, bu tavrıyla hem imam hatip mezunlarına ve o okullarda okuyan çocuklara kötülük ediyor, hem de tüm meslek liselerinde okuyan çocuklara ve ailelerine...

Çağdaş bir eğitim sisteminin bu kafayla kurulması, gerek siyasi sorunların gerekse de ekonomik sorunların çözümü bu gidişle mümkün olamayacak.

Yani ülke yararına, ülkenin yatırımcılarının yararına karar almak, bu kararları alırken partinin menfaatlerini düşünülmemesi, böyle olamaz. İmam hatipliler konusunda, seçim yaklaşırken tırmandırılan tavır ile ülkeye de, ülke yatırımcısına da kötülük edildiğinin artık görülmesi lazım. Yani seçim ekonomisi sadece oraya buraya kaynak aktarmak değildir...

Türkiye’nin ekonomik başarısını sürdürmesi için çağdaş kafaya ve siyasi kararlara ihtiyaç var.
Yazarın Tüm Yazıları