Powertürk’teki esrar perdesini araladım!

Hatta en son Özlem Tekin’in Kargalar’ı yayınlanmayınca yine alevlendi tartışmalar.

Ben de bu konuda epey yazdım çizdim.

Tüm bunlar üzerine kanalın genel müdürü Belkıs Gülcan’la bir araya geldik.

Gülcan meşhur sistemin nasıl işlediğini ilk kez anlattı.

“Aslında” dedi Gülcan, “Sektördeki tüm yapımcılar ve hatta şarkıcılar sistemimizin işleyişini gayet iyi bilir.”

Bunun üzerine şunu söylemem kaçınılmazdı:

“O zaman ya tam anlaşılmadı sisteminiz ya da anlaşılmak istenmiyor. Çünkü o kadar çok efsane var ki Powertürk hakkında. Bazen klipleri beğenmediğiniz konuşuluyor bazen de şarkıların sound’unu...”

PEKİ SİSTEM NASIL İŞLİYOR?

Belkıs Gülcan hemen beni Power Group binasındaki call center odasına götürdü.

Burada altı kişi çalıyor. Ve bu altı kişinin bilgisayarına kayıtlı tam bin kişi var. Bu mühim bin kişi Power’ın çalıştığı araştırma şirketinin verilerine göre seçilmiş.

Call center’dakiler bu seçilmiş insanları rastgele arayıp sürekli şarkı dinletiyor.

Yeni çıkanları da hali hazırda yayınlananları da...

Şarkıyı dinleyen kişinin, “sıkıldım, dinlemek istiyorum/istemiyorum, bir daha dinleyebilirim” gibi seçenekleri var.

Bunlardan birini seçiyor.

Ve işte tüm bunlar rapor halinde Power’ın meşhur Fransız’ının, yani Olivier Mauxion’un önüne getiriliyor.

Fransız radyocu Olivier verilere bakıyor ve hangi şarkının kanalda döneceğine hangisinin biraz daha beklemesi gerektiğine karar veriyor.

Yani sistemin özüne DenekStar diye bir isim koymak da mümkün!

Çünkü Call Center’ın aradığı seçilmiş kişiler şarkıyla ilgili telefonda olumlu seçenek belirtmezse klip beklemeye alınıyor.

Yani klibiniz yayına girmiyor.

Özlem Tekin’in şarkısının başına gelen de buymuş.

Henüz olumlu geri dönüş alınmamış şarkıyla ilgili. Sansür söz konusu değilmiş yani.

Son olarak şunun da altını çizdi Belkıs Gülcan:

“Bizim hedef kitlemiz 12-20 yaş arasındaki genç kitle. Ağırlıklı olarak onlara hitap ediyoruz.”

Bakalım Powertürk’ün sistemine şarkıcılar nasıl tepkiler verecek?

“Yolda” filminden çıkınca insan diyor ki

* Walter Salles’ın yönettiği, beat kuşağı yazarı Jack Kerouac’ın romanından uyarlanan “Yolda” filminin deli dolu elemanları günümüzde yaşasaydı büyük olasılıkla bunalımın alasına girerdi.

Çünkü her yerde, her dakika sigara içiyorlar, öyle böyle değil. Şimdiki sigara yasağından eminim nefret ederlerdi.

* Sürekli yollarda olmak hayatı askıya almak mıdır yoksa tam aksine hayatın ta kendisi midir?

Filmin kendisi de buna bir karar veremiyor sanki. Bir an gelip diyor ki; “Hayatın kendisidir, dibidir.”

Sonra başka bir an tam aksi: “Hayır, askıya almaktır.”

* Filmin en kışkırtıcı sahnelerinden biri, üç arkadaşın arabada çırılçıplak soyunup yan yana yola devam ettikleri sahne. İnsan diyor ki, böyle bir şeyi E-5’te yapsak arkadaşlarla filan, neler olur acaba?

* Cazın en seksi olduğu filmlerden biri “Yolda”. O yüzden insan diyor ki, acilen şöyle en patırtılısından caz dinleyip ruh iklimini serseme çevirmeli...

Bu iki şey çok...

* ÇOK ÇIĞLIK... Şu sıralar bir reklam filminde çığlık çığlığa Memleketim şarkısını söyleyen Ferhat Göçer, bu güzelim şarkıdan bizi soğutmak için mi böyle bir şey yaptı acaba?

* ÇOK İYİ FİKİR... Ozan Doğulu, ünlü bir hastaneden gelen teklif üzerine MR işlemi sırasında hastanın dinleyebileceği bir müzik yapmış.

MR’ın o bildik, boğucu uğultusuna eşlik eden bu müziği dinledim.

MR’ın stresini alıp götüren türden bir şey yapmış Doğulu. Yani fikir de iyi uygulama da...