Yalakalıkta zirve diye bir şey olmazmış

YİĞİT Bulut adlı arkadaş şöyle demişti:

“Başbakan Erdoğan benim atam olur”.

Haberin Devamı

*

Ben de demiştim ki:

“Yalakalık işinde yükselmek isteyenler! Hiç boşuna uğraşmayın. Bunun üstüne çıkamazsınız. Çıta en yükseğe dikilmiştir.”

*

Nasıl yanılmışım anlatamam.

Daha yazdığım cümlelerin mürekkebi kurumadan Ilıcak ailesinden Mehmet Ali Ilıcak, ak tolgalı beylerbeyi gibi harekete geçmiş.

Şöyle demiş Mehmet Ali, Radikal’e verdiği röportajda:

Kitap okumam. Okuduğum tek kitap Başbakan Tayyip Erdoğan’ın imzalayıp hediye ettiği Kuran-ı Kerim’dir.”

*

Ne diyelim?

Artık bundan sonrasını

Yiğit Bulut düşünsün.

Keşfedilecek bir tat

- KURUÇEŞME’de üç katlı bir restoran...

Biz birinci ve ikinci katı atlayıp üçüncü kata çıktık.

Durum şudur:

- Restoranın adı: “La Mancha”.

- Mutfak: Biraz İtalyan, biraz İspanyol ve biraz da Fas...

- Ortam: Kasmıyor ama rahat... Özenli ama şaşalı değil...

- Manzara: Boğaz’dan şahane bir görünüm.

- Durum: Restoranın üstü “şimdilik” kapalı... Havalar biraz daha ısınınca üstü açılıp “teras” olacak.

- Fiyatlar: El yakmıyor.

*

Haberin Devamı

Restoranın sahipleri Aslı ve Cem Pasinli çifti...

İkisi de tahsilli, ikisi de umur görmüş. İkisi de hastalık derecesinde titiz. Kâr etmekten ziyade memnun etmeyi hedeflemiş durumdalar.

Taze patatesi Kastamonu’dan, kuzuyu Balıkesir’den, etleri Kars’tan, çikolatayı Belçika’dan getiriyorlar. Kendi ürettikleri zeytinli ekmekle gurur duyuyorlar.

Bir sosun kıvamının tutturulması için aşçılardan birini İspanya’ya kursa göndermekten kaçınmıyorlar.

Ve bütün bu titizlik, lezzete ziyadesiyle yansıyor.

*

Şimdi diyeceksiniz ki, “Ahmet Hakan reklam kokan hareketler bunlar”...

Evet, bana da öyle geldi.

Ama sığındığım liman şurasıdır:

Ben keşfettim, siz de keşfedin”dir tek emelim.

Ne demişler? Hayat paylaşıldıkça güzel...

Gülriz Hanım görmesin

TİYATRO sanatçısı Gülriz Sururi’nin, “Bu türbanlılar var ya bu türbanlılar... En beklenmedik yerlerde en beklenmedik biçimde karşımıza çıkıyorlar” tadında bir demeci olmuştu.

Gülriz Hanım’ın “beklenmedik yerler”den kastı belliydi:

Sinemalar, Nişantaşı kafeleri, janjanlı restoranlar falan.

*

Fakat gelin görün ki...

En beklenmedik yerler”in bile “en beklenmedik yerleri” var.

İşte bakın:

İstanbul Fashion Week”in dört bir yanını türbanlılar sarmış:

- “Âla” dergisi tam kadro orada...

- Stil sahibi türbanlıların gözde ismi Fatma Bircan orada...

- “Aysha” dergisinden elemanlar da orada.

- Muhafazakâr medyanın moda muhabirleri orada.

*

Haberin Devamı

Eskinin büyük tiyatrocularından Muammer Karaca’nın, Demokrat Parti döneminde Başvekil Adnan Bey’i hicvettiği oyunun adı “Etnan Bey Duymasın” idi...

Ben de oradan mülhem şöyle diyorum:

Gülriz Hanım Görmesin.”

Adam kayırmanın mümincesi

DİL bilmeyen bir adamı, yüklü mü yüklü maaşla bir dış göreve tayin etmişler. Dil bilmeyen adamın Kuran kursu hocası eşini de, yine yüklü mü yüklü bir maaşla dış göreve hop diye atamışlar.

*

Bizim memleket alışkındır bu tür vakalara...

Geçmişte de liyakat sahibi olmayanların ballı görevlere getirilmeleri söz konusuydu, bugün de...

İkisi arasında şöyle farklar var:

- Dünküleri yazanlar, bugünküleri yazmıyorlar... Bugünküleri yazanlar, dünküleri bu kadar iştahla yazmadılar.

- Dün liyakati olmayan adamın “Dinle diyanetle ilgisi olmasın” istenirdi. Bugün de liyakati olmayan adamın “Dinle diyanetle ilgisi olsun” isteniyor.

Haberin Devamı

Konuşamayan CHP

GEÇEN akşam Tarafsız Bölge’de konu “Çözüm Süreci” idi...

CHP’den Bolu Milletvekili Tanju Özcan katılacaktı programa.

Programa katılmak için Ankara’dan uçakla İstanbul’a geldi Özcan...

Ancak havaalanında Tarafsız Bölge’nin yapımcısı Mine Özbek’i arayarak, “Ben geldiğim uçakla geri dönüyorum, çünkü partim programa katılmama izin vermiyor” dedi.

*

CHP’li Milletvekili Tanju Özcan programa katılsaydı...

Şu iki tutumdan birini alacaktı:

Ya sürece itiraz edecekti ya da sürece destek verecekti.

- Sürece itiraz etse parti içindeki sol kanat rahatsız olacaktı.

- Sürece destek verse parti içindeki ulusalcı kanat rahatsız olacaktı.

İki kanadı da rahatsız etmek istemeyen CHP yönetimi ise “Sus kimseler duymasın” oyununu oynamayı tercih etti.

*

Haberin Devamı

Benim de anlayamadığım şey şu:

CHP susacak, AK Parti’liler susacak, Hasan Abi susacak, Cengiz Abi susacak, Neşe Abla susacak, Birgül Hanım susacak, Gülseren Hanım susacak,
“BDP’nin çaycısı
” susacak...

Peki söyler misiniz, bu durumda nasıl çıkacak karanlıklar aydınlığa?

Tuttum / Tutmadım

TUTTUM:  “Kanuni Sultan Süleyman’ın hatırasına saygısızlık” gerekçesiyle Muhteşem Yüzyıl adlı dizi hakkında açılan davada verilen takipsizlik kararını tuttum.

TUTMADIM:  Afyon, Isparta ve Mardin valilerinden gelen sadece “muhafazakârların gönlünü hoş edecek” gereksiz kararlarını tutmadım.

İki ödül

BİR: “Medyafaresi” adlı medya sitesi, bu yılki “Kristal Fare Ödülleri”ni açıkladı... Hilesiz, hurdasız okur oylarıyla yapılan seçim sonucu “Sosyal Medyayı En İyi Kullanan Gazeteci” seçildim. “Medyafaresi” okurlarına teşekkür eder, ödül törenine katılamadığım için üzüntülerimi bildiririm.

İKİ: Yeni Yüzyıl Üniversitesi de “Yılın En İyileri”ni seçti... Üniversite öğrencilerinin oylarıyla “Yılın En İyi Köşe Yazarı” seçildim. Yeni Yüzyıl Üniversitesi öğrencilerine teşekkür eder, ödül törenine katılamadığım için üzüntülerimi bildiririm.

Haberin Devamı

Aslında ne demek istiyorlar

FETHULLAH Gülen, Başbakan Erdoğan için, “Grip olmuşsun/Mevla tez elden şifa versin” diye gazete ilanı verirken aslında, “Dostum ben sana/Uzat elini bana” demek istiyor.

- Hülya Avşar, “Köşe yazarları beni anlamıyor” derken aslında “Hakkımda 18 köşe yazısı daha yazılsa ne iyi olur” demek istiyor.

- Şarkıcı Emrah, “Valeye yüz lira vermem” derken aslında “Cimri değilim ben, sadece tutumluyum” demek istiyor.

- Eski cumhurbaşkanlarından Fahri Korutürk’ün vefat eden eşi Emel Korutürk için, “Ressamdı, hanımefendiydi, acayip çağdaştı” diye haber yapanlar, aslında şimdikilere taş atmak istiyorlar.

Yazarın Tüm Yazıları