Yarın bu evde buluşalım

Zamanımı bir evde geçiriyorum.

Yarından itibaren sizi de bu eve sokacağım.

Yanlış anlamayın, öyle tatilde falan değilim.

Kendimce iyi bir gazetecilik yapacağım.

Kimine göre iyi gazetecilik, kimsenin konuşamadığı önemli bir liderle konuşmaktan ibarettir.

Kimine göre bir skandalı ortaya çıkarmak.

Benim yapacağım iş ikisi de değil.

Sizi geleceğe götüreceğim.

Yarın görüşmek üzere...

SÜREÇ İŞLEMELİ

Yine gazeteci olarak değil, sosyolog olarak bakıyorum.

Karadeniz’de olan olaylara bakınca düşünmemiz gerekenler şunlardır:

BİR: Bu süreç kolay değil.
Geride 30 yıldır süren bir savaş var.
Bu savaşın elbette duygularda yol açtığı hasar da var.

İKİ: Bundan yılmamak gerekir.
Habur’daki hata tekrarlanmamalı, yola devam edilmelidir.

ÜÇ: Türkiye’nin bütün güçleri, toplumun her kanadını ikna etmeye çalışmalıdır.
Ancak bunun yapılabilmesi için, olaya sadece temennilerle bakmak yetmez.
Buzdağının altındaki sosyolojik gerçekleri de görmemiz gerekir.

DÖRT: Bu süreçte güvenlik kuvvetlerine büyük görev düşüyor.
Olayların psikolojik boyutu çok iyi yönetilmelidir.

BEŞ: Barış süreci dediğimiz şey, sadece devletle örgüt arasında varılacak anlaşmadan ibaret değildir. Asıl önemli olan, toplumun tarafları arasındaki “birlikte yaşama andıdır”.
O nedenle, barış süreci toplumun bütün kesimlerine bütün açıklığıyla anlatılmalıdır.
Barış süreci sadece İmralı’da değil, Türkiye’nin her yerinde sürdürülmelidir.

ALTI: Bunları söyleyen insanların üzerine çullanmak hiçbir şeyi çözmez. Endişelerini dile getiren insanları günah keçisine çeviren zihniyet çözüme yardımcı olmaz.
Bu bir barış süreci ise, herkes içindekini rahatça söyleyebilmeli.

YEDİ: Sadece barışı istemek yetmez, barışı bütün cephelerde sağlamak gerekir.
O da çok mahir bir psikolojik yönetimi gerektirir.
Suçlamak yerine anlamaya çalışmak daha etkili bir yoldur.
Yakın geçmiş bize gösterdi ki, insanların ağzı kapanırsa, iş daha iyiye gitmiyor.

SEKİZ: Yılmamak, yılmamak, yılmamak gerekir.