Bildiklerinizi yenileyin dünya nereye gidiyor öğrenin

İSTANBUL Tasarım Bienali’ni Bülent Eczacıbaşı, Ayşe Bulutgil, İstanbul Tasarım Bienali Direktörü Özlem Yalım Özkaraoğlu ile birlikte gezdim.

Haberin Devamı

Benim tavsiyem, siz de tasarım bienalini bir rehber eşliğinde gezin.

Neden derseniz? Yeni bilgileri öğrenmekte, hakkıyla algılamakta güçlük çekeceksiniz.

Ama görsel anlamda, bienalden önce bienalden sonra diye, sanat ve yaşam anlayışınızda bir farklılık, bir yenilenme olacak ve bunu hemen hissedeceksiniz.
Bilhassa İstanbullular, yaşadıkları şehre ve ona yapılan “zulme” daha farkında olarak bakacaklar...

Ne yazık ki tasarım kelimesi çok kullanılıyor, ama içi boş bırakılıyor, çok zaman yeterince içini dolduramıyoruz. Bienali gezdikten sonra, bu kavramın ne kadar önemli oluğunu anlıyoruz.

Çevremize baktığımızda nerede, nasıl bir ortamda yaşıyoruz, dönüşümler karşısında gösterdiğimiz tepkiler ne, kabul ve ret arasındaki çizginin neresindeyiz? Bu soruların yanıtlarını Tasarım Bienali’nde buluyoruz.

Musibet ana başlıklı bölümde, yaratılan kent labirentinde dolaşırken, hiç kuşkusuz beni en çok İstanbul üzerine tasarım çeşitlemeleri ilgilendiriyor. Bilhassa diğer metropol/megapol... uygulamalarıyla mukayeseli değerlendirmeler, farkındalığınızı artıracak. Bir musibet bin nasihatten yeğdir, sözünün derin anlamını gezerken anladım.

Haberin Devamı

* * *
  
EMRA AROLAT, Musibet kataloğunun başında, hepimizin kalıbımızı basacağı bir İstanbul tanımlaması yapıyor:

“Evet, İstanbul bir âlem. Devinip, kılıktan kılığa girip duruyor bin yıldan fazladır. Oradan oraya koşuyor. Kuşkusuz bugünkü üretim mekanizmalarının ortalama saikleri tasarım dünyasının merkezine konumlandırmıyor bu delişmen metropolü.”

Hürriyet Dünyası binasından çıkıyorum, yol üstünde sayısız bitirilmiş, bitirilmemiş ya da başlanmış gökdelenlere rastlıyorum, bunların birçoğunun AVM olması ayrı bir tartışma konusu...

Aydan Çelik’in bir dergi kapağı, İstanbul Modern’deki labirent galerinin tam çıkışında sizi karşılayan çalışma bütün bu durumu özetliyor: “İnşaat ya Resulullah.” Tanıl Bora, durumu “inşaat şehveti” olarak yorumluyor. İstanbul-O-Matik, katmanların bir arada bulunduğu, yeninin ve geleneksel yapıların bir arada olduğu, çoğulculuk ya da karmaşıklık dediğimiz ve inşaat aletlerinin bulunduğu tipik bir İstanbul görüntüsü.

Tasarım aslında gördüğümüzün ötesini gösteriyor. Çoğumuz bu bir aradalığı görüyoruz ama bunu tasarım kavramı içine yerleştirecek bilgiden yoksunuz.

Kentsel dönüşüm bir tasarımın içine çeker bizi, bizim dışımızda zannettiğimiz bizim içimizdedir.

Olağanaltı, binalar ve simgeler arasından imgelerle durum tespiti yapabileceğimizi gösteriyor. Aslına bakarsanız tasarım bizim bilgimizle hayal gücünü birleştirmeye çağırıyor.

Ben gezerken, bütün kenti yeniden tanıdım ve olanların ötesinde olacakları bu yaratılar ışığında kendi yaşamıma uyguladım. Tasarım bienalinde sadece pasif bir gezici değilsiniz, olaya katılıyorsunuz ve siz de bunun, değişimin, tasarımın içinde yer alıyorsunuz.

Haberin Devamı

* * *
  
DOLAŞMAYI sürdüreceğim. Tasarım bienalinde mutlaka karşılaşacağız.

Yazarın Tüm Yazıları