Çanakkale’ye çok iyi senaryo gerek

 DHA’dan Erdem Sürek de vardı. Engin, kentin en önemli kuruluşlarından İÇDAŞ’ın, herkesin konuştuğu, adeta mucizeler yaratan CEO’su. Ve de yerinde duramayanlardan. Çok heyecanlı. “Kruvaziyer limanı olmazsa olmaz. Kruvaziyer gemiler gelirse kim kazanır, halk kazanır” diyenlerden. Ve de çok ilginç söylemleri var:
“Sermaye tabana yayılmazsa millet birbirini yer... Sermayenin tabana yayılmadığı ülkeleri gördük...”
Sekiz kilometrelik duble yol maliyetine kruvaziyer iskele yapılabileceğini savunuyor. Yat limanının mutlaka gerekli olduğunu söylüyor.
İzmir’e arabalı
vapur kiraladılar

GESTAŞ Genel Müdürü Hasan İlhan Yürükçü’yle de buluştuk. 17 teknelik bir filonun patronu. O da heyecanlı. (İzmir’e de bir arabalı vapur kiralamışlar. Şimdikilerin yarısı süresinde Üçkuyular-Bostanlı seferi yapacak kiralık gemi. Kiralama ücretini de söyleyeyim. Yakıt, personel gideri onlardan. Bir seferde gemi ortalama 30 araç aldığında, kiralama bedeli çıkıyor.)

***

Banu Şen’in dünkü röportajından, CHP’li Belediye Başkanı Ülgür Gökhan’la ilgili bir çok ayrıntı okundu, öğrenildi. Benim için çok önemli yeri olan Gökhan’ın, satırbaşlarını yineleyeceğim:
- Otel yatırımlarına yardım ediyoruz.
- 3-5 yılda ciddi turizm yatırımı olacağına inanıyorum.
- Kent için iki önemli unsur var. Biri turizm. İkincisi üniversite.

Truva’ya 150 bin lira ayrıldı

Gökhan, belediyeyi tam bir akıllı tüccar mantığıyla yönetiyor. Herhangi bir şekilde rant oluşuyorsa, bundan mutlaka belediyenin de pay almasını sağlıyor. Söz dönüyor, dolaşıyor yine turizme geliveriyor. Gökhan, Çanakkale’nin yabancı turiste mutlaka Truva’yı satması gerektiğini vurguluyor. Belediye, Truva kazıları için 150 bin liralık kalem ayırmış bütçesinde.

Başkan Gökhan, bana göre kent için yaşamsal, bir noktaya dikkat çekiyor. “Çanakkale için bir senaryo gerek” diyor. Yani kent için tanıtım, turizm planı... Önem sırasına göre, gereken ne varsa, çizilecek bu senaryo uyarınca gerçekleşmeli. Tabii ki, herkesin işbirliği, el ele vermesiyle.
Çanakkale’nin kruvaziyer özlemine tanık olduk bu arada. Başkan Gökhan’la Yalova Restoran’da yemekteydik akşam. Sanayi ve Ticaret Odası Başkanı Engin de oradaydı konuklarıyla. Ve bir dalgalanma oldu adeta. Bir kruvaziyer gemi belirdi Boğaz’da. Işıl ışıl... Yolcular Çanakkale’nin fotoğraflarını çekiyordu. Patlayan flaşların ışığı da görülüyordu. Gökhan’la Engin çok heyecanlandı. Başkan Gökhan özlemini ve kararlılığını dile getirdi:
Bir gün bu gemi Çanakkale’ye, iskelemize bağlanacak...

Yalova ve Şakir’in yeri

Yalova Restoran, iskelenin yanında, deniz kıyısında. Mezeleri, yemekleeri, balıkları, sunumu, her şeyi mükemmel. Daha çok işadamları, politikacılar, bürokratlar geliyor izlenimi var. Hemen yanında Gümrük var. Onun yanında da Şakir’in Yeri. Burası çok önemli. Onsekiz Mart Üniversitesi’nin bir büyük kantini gibi. Ama kantinde yalnız üniversite öğrencileri yok. Emeklisi, çalışanı, herkes orada. Bir randevu yeri. Tıklım tıklım. Çay, kahve, sandviç, ne isterseniz var. Bira-fıstık da.

Pası bırakıp atağa geçmek

Sonuçta, her kesimden, her meslekten, genci, yaşlısı, çoluğu, çocuğu Kordon’da bir araya geliyor. Kordon, hemen her saat kalabalık. Dün de dedim ya, Çanakkale güzel. Gelecekte daha da güzel olacak herhalde. Umutsuzluk yok. Herkesin amacı golü atmak. Yeter ki, dar alanda paslaşmalar olmasın, “Aman şutu ben atmayayım, başkası atsın” denilmesin... Birlikte atağa kalkılsın. Belki de senaryoyu hemen yazmak gerek.