‘Ulan’ diye başladı ve saydırdı

GEÇEN cumartesi akşamı saat tam 20.12’de Yaşar Kemal’den okkalı bir fırça yedim.

Haberin Devamı

Herkesin önünde rezil oldum...
Hem de “Ulan...” diye başlayan okkalı bir cümleyle.
Olay aynen şöyle cereyan etti.
HER ŞEYİ BERBAT EDEN O CÜMLE
Önceki cumartesi akşamı İstanbul’da Yaşar Kemal’e, Fransa devletinin büyük ödülü Legion d’Honneur’ün bir üst mertebesi olan Grand Officier Nişanı veriliyordu./images/100/0x0/55eb5c57f018fbb8f8bc253b
Lacivert takım elbisemi giydim. Yakama güzel bir mendil taktım ve törene gittim.
Hayatıma, bir daha hiç çıkmamacasına damgasını vuran İnce Memet’in yazarı, büyük aydın, Türkiye’nin iki yakasını biraraya getiren büyük insan Yaşar Kemal Fransa’nın en büyük nişanını alacaktı.
Ödül konuşmasında, Türkiye’nin ve dünyanın en klasik sorunlarına değindi.
Ama çevrenin tahrip edilmesi gibi en genç sorunlarını da ihmal etmedi.
Törenden sonra, davetliler arasında dolaştı.
Ben de kutlamak için yanına gittim. Çok kalabalık olduğu için, ileriden fark edemez diye “Yaşar abi, ben Ertuğrul Özkök. Kutlarım” dedim.
İşte ne olduysa o an oldu.
ULAN KELİMESİ KİMSEYE O KADAR YAKIŞMAZ
Önce o meşhur “Ulan”ı geldi.
O an fark ettim ki, “Ulan” kelimesi bu ülkede kimsenin ağzına o kadar güzel yakışmıyor.
O harika “Ulan”ın kendisi acıtmaz da, arkasından geleni acıtır mı?
Aynen şöyle dedi:
“Ulan ben seni tanımayacak kadar kendimden mi geçtim...”
Daha arkası da geldi.
Bense, kem küm ediyorum, “Yok Yaşar abi yanlış anlama, ben son zamanlarda çok çekiyorum. Bazı insanları tanıya-mıyorum. O yüzden artık önce kendimi tanıtıyorum” falan dedim.
Yaşar Kemal bu, yutar mı hiç bu dangalaklığı...
“Ulan sen...” diye en sevecen haliyle saydırdı da saydırdı.
Ama bu Yaşar abi...
Vurduğu yerde gül biter...
GÖNÜL OYLARIYLA SEÇİLEN OMBUDSMAN
Sen bu ülkenin hepimizin gönül oylarıyla seçilmiş tabii ombudsmanısın.
Bunu bir ömürle, büyük sanatınla, kişiliğinle, duruşunla, çektiklerinle, ama hiçbir zaman küsmemenle, affetmeyi bilmenle hak ettin...
Yaşar abi, ben Ertuğrul Özkök; adımla, sanımla, göçmenliğimle, Türklüğümle, Türkiyeliliğimle...
Seni seviyorum... Ve sana daha uzun, sağlıklı, güzel ömürler diliyorum...
Hadi şimdi o dolu dolu ağzınla “Ulan” diye saydırmaya başla...
Senden fırça yemek hoşuma gidiyor...

Haberin Devamı

REZİL OLDUĞUM GECEDEN ÖTEKİ İNSAN MANZARALARI

Haberin Devamı

MEHMET BARLAS Törene biraz geç gittim. Tören başladığı için girişte bir yere iliştim.
Dalgın dalgın seyrederken biri koluma dokundu.
Döndüm ki Mehmet Barlas... Samimi ve güler yüzlü bir ifadeyle “Nasılsın” dedi. O yüz ifadesine gerçekten sevindim.
EYVAH YARINKİ YAZIM Sonra aklıma bir gün sonra pazar yazımda onun hakkında yazdığım esprili
şeyler geldi.
“Ara sıra size takılıyorum diye kızmıyorsunuz değil mi” dedim.
“Deli misin, kızar mıyım. Bunlar bizim renklerimiz” dedi.
Son günlerde işittiğim en güzel sözlerdi.
DUVAR KÂĞIDI TORUNLAR Bu arada, kızı Ela harikulade güzel bir genç kadın olmuş.
“Senin kızın da öyle” dedi. Sonra karşılıklı olarak torunlarımızın telefonlarımızda duvar kâğıdı olarak kullandığımız fotoğraflarını gösterdik.
İLBER ORTAYLI Elinde küçücük bir cep telefonu ile konuşmaya çalışıyor. “Bu ne ya, sen kaçıncı yüzyılda yaşıyorsun” dedim.
Durun daha da beteri varmış. Ben eskiden beri bu ilkel makineyi kullanıyor sanmıştım.
Meğer daha o gün almış... İyi mi... “Hiç olmazsa Blackberry’ye geç” dedim.
OYLAMA ETKİLEMEDİ Fransa Parlamentosu’nun oylayacağı Ermeni tasarısı, katılımı hiç etkilememişti.
Çok sayıda gazeteci törene katıldı.
EN KALABALIK HÜRRİYET Görebildiğim kadarı ile katılanlar arasında en kalabalık gazeteci grubu Hürriyet yazarlarıydı. Benim dışımda Doğan Hızlan, Sedat Ergin, Tufan Türenç, İsmet Berkan, İhsan Yılmaz vardı.
Milliyet’ten Hasan Cemal ve Derya Sazak’ı gördüm. Radikal’den ise sadece Oral Çalışlar’ı görebildim.
Posta’dan Mehmet Ali Birand da oradaydı. Sabah’tan Barlas dışında Yavuz Baydar da oradaydı.
İLGİNÇ BİR GÖZLEM Gelen yazarların büyük çoğunluğunun Cumhuriyet kökenli olması bir tesadüf olamaz değil mi...
GECENİN ESPRİSİNİ Mehmet Barlas yaptı. Fransa’dan nişanı sunmak üzere gelen Legion d’Honneur Grand Şansölyesi Orgeneral Jean-Louis Georgelin uzun bir konuşma yaptı.
Yaşar Kemal, teşekkür konuşması yapmak üzere bir deste kâğıdı açtığı sırada Barlas kulağıma fısıldadı:
“Yaşar da bu kadar uzun bir konuşma yaparak, Türklerin intikamını alacak”.
Tabii ki sadece bir şakaydı.
KORKTUĞUMUZ OLMADI İtiraf edeyim, o kalın kâğıt destesini görünce bizim de gözümüz korktu ama Allah’tan öyle değilmiş.
Yaşar Kemal rahat okuyabilmek için çok büyük harflerle yazdırmış. Okuması uzun sürmedi.

Yazarın Tüm Yazıları