Gazeteci tutuklamanın dış dünyadaki faturası

ERGENEKON’un Odatv mensupları ile Ahmet Şık ve Nedim Şener’i hedef alan 18’inci dalgasının dış dünyanın Türkiye’ye bakışında özellikle basın özgürlüğü başlığında sarsıcı bir etki yaptığını söylemek yanlış olmaz.

Haberin Devamı

Batı’da gazeteci tutuklamalarına verilen tepkiler incelendiğinde, bu gelişmenin öncelikle basın özgürlüğünü hedef alan bir hamle olarak değerlendirildiği ve faturasının da doğrudan hükümete çıkartıldığı gözleniyor.

AVRUPA PARLAMENTOSU İZLEMEYE ALDI

Tepkilerin en sert şekilde ifadesini bulduğu forumun bu aşamada Avrupa Parlamentosu olduğu söylenebilir. Parlamento’nun gündeminde beklemekte olan rapor, gelişmeler üzerine önceki gün verilen değişiklik önergelerinin kabulüyle daha da sertleştirilerek kabul edilmiştir. Ahmet Şık ve Nedim Şener’in isimleri toplam 10 sayfalık raporun iki ayrı yerinde geçiyor.

Rapor, “basın özgürlüğündeki kötüleşmeden ve bazı sansür eylemlerinden dolayı kaygı” belirtiyor, “medyada otosansürün giderek artmakta olduğuna” dikkat çekiyor ve hükümeti basın özgürlüğü ilkelerini hayata geçirmeye davet ediyor. Yine bu bölümde, “Polis ve yargı tacizine hedef olan Nedim Şener ve Ahmet Şık ve diğer gazetecilerin durumlarının yakından izlenmesi kararlaştırılmıştır” deniliyor.

Tepki verenlerden biri de Avrupa Parlamentosu Başkanı Jerzy Buzek. Sonuçta bu gazetecilerin Silivri’deki tutukluluk hallerinin Parlamento’nun önemli bir gündem maddesi haline geldiğini belirtmeliyiz.

Bu arada AB Komisyonu da rahatsızlığını daha ilk günden Genişlemeden Sorumlu Komiseri Stephan Fule’nin yaptığı bir açıklamayla duyurmuştur. Türk hükümetini eleştirmek konusunda genelde ürkek davranan Komisyon, Parlamento kanadında beliren rahatsızlık ve Avrupa kamuoylarındaki tepkiler üzerine bu tutumundan uzaklaşmaya başlamıştır.

AB ÇIKIŞ YAPMAYA HAZIRLANIYOR


Son bir gelişme AB Komisyonu’nun Türk hükümetine basın özgürlüğü konusunda çok sayıda soru ileterek resmi yanıt istemiş olmasıdır. AB’nin Ankara’daki Temsilcisi Mark Pierini, hükümetin vereceği yanıtlara göre bir yol haritası çizeceklerini, İlerleme Raporu’nu beklemeyeceklerini açıklamıştır. Bu açıklamadan, AB’nin önümüzdeki sonbaharı beklemeden basın özgürlüğü konusunda kamuoyuna da duyuracağı kuvvetli bir tutum almayı tarttığını anlamamız gerekiyor.
Gelişmeler ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan Fransa Dışişleri Bakanlığı’na kadar uzanan resmi düzeydeki açıklamalarda da eleştirilirken, Human Rights Watch gibi saygın insan hakları örgütleri, Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü ve Uluslararası Basın Enstitüsü gibi güçlü basın kuruluşları da birbiri ardına çıkışlar yapıyor.
Buna Batı medyasında giderek sertleşmekte olan bir eleştiri rüzgârının da eklendiğine dikkat çekmeliyiz. Avrupa’nın en önemli gazetelerinden The Financial Times’da önceki gün çıkan “Türkiye medyayı sindirme çabasına son vermeli” başlıklı başyazı, bu konuda çıkan en ağır eleştirilerden biridir ve Batı dünyasındaki bakış üzerinde belirleyici rol oynamaya adaydır. Ayrıca, ABD’nin en prestijli dergisi Time’da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın fotoğrafıyla birlikte yayımlanan “Türkiye gazetecileri neden tutukluyor?” başlıklı yazı hükümet açısından oldukça sert bir içerik taşıyor.

Bu dalganın önümüzdeki günlerde daha da büyüyeceği tahmin edilebilir.

DIŞ DÜNYA OLUMSUZ BAKIŞA GEÇTİ


Bu kadar olumsuz bir rüzgarın çok kısa bir zaman içinde ortalığı kaplamasında gazeteci tutuklamalarının Batı dünyasında her zaman sıfır tolerans gören bir fiil olması kadar bu gelişmenin zaten var olan bir birikimin üzerine gelmiş olmasının da rolü büyüktür.

Doğan Grubu’na 2009 yılında kesilen vergi cezasından sonra beliren eleştirel hava, daha sonra gazetecileri konu alan soruşturmaların sayısındaki artış, ayrıca Türk basınında otosansür uygulandığı yolundaki güçlü bir kanaatin Batı’da yerleşmesiyle daha da pekişmiştir.

Bu hava özellikle son iki yıldır AB’nin ilerleme raporlarına da yansımakta, keza ABD Dışişleri’nin insan hakları raporları da AB’nin gerisinde kalmamaktaydı. Son tutuklamalar, bu birikimin üstüne eklenince etkisi daha sarsıcı olmuştur.

Gelinen noktada hükümetin basın özgürlüğü konusunda dış dünyayı önemli ölçüde kaybetmekte olduğunu, hükümet açısından ciddi bir imaj sorununun ortaya çıktığını söylemek objektif bir saptama olacaktır.

Yazarın Tüm Yazıları