Bu ülkenin işi çok zor!

BİR yanda HSYK seçimleri, diğer yanda resepsiyon krizi! Bir yanda, yargının esnemeyen statüko tavrına karşı, çareyi yargıyı kendi denetimi altına almakta gören bir iktidar anlayışı var.

Haberin Devamı

Diğer yanda, geçin yargının başörtüsü için ısrarcı olduğu dar alanları, o alanlar dışındaki Cumhuriyet Bayramı resepsiyonunu, ev sahibi ve davetlilerin bir kısmı başörtülü diye boykot etmeyi düşünen anamuhalefet partisi.

Memleketin laiklikten yana tavır koyduğunu düşünen vatandaşı, içinde bulunduğu dar kafalılığı sürdürdükçe asıl tehlikeye girenin ‘demokrasi’ olduğunu anlamamakta ısrar ediyor. Bence işin özeti bu.

* * *

CHP’nin zihniyet değiştirmesi gerektiğini sıklıkla dile getirenler arasındayım. Ancak, ben öteden beri, birçoklarının aksine, bu değişimin parti yönetimi meselesi olmadığını düşünürüm. Zira, ben o çevre içinde yetiştim, meselenin yönetimin zihniyet değişikliğinden ziyade seçmen tabanının zihniyet değişikliği olduğunu biliyorum. “Toplumun başörtüsü gibi bir sorunu yok, bu siyasilerin kavgası” diyenlere hiç katılmıyorum. Toplumun bir kesimi, başörtüsü konusunda fazlasıyla inatçı bir direnç içinde. Parti yönetiminin bu seçmen tabanını, kolaylıkla ikna etmesini beklemek gerçekçi değil. Ama bu mümkün olmadığı sürece, bir büyük didişme devam edecek demektir.

Bu, “Memleketin başörtüsünden başka sorunu yok mu efendim?” diyerek geçiştirilecek bir mesele değil. Bu soruyu sorana, “Madem bu o kadar mühim bir mesele değil, o zaman siz de bu kadar takılmayın, didişmeyin, başörtüsü konusunda gösterdiğiniz mücadele azmini memleketin diğer önemli meselelerine yöneltin” denilmez mi? Denilirse, haklı olunmaz mı?

* * *

Makul zeminde buluşamamanın bedeli, muhafazakârların akıllarının giderek daha fazla, ‘mutlak iktidar’ kurgusuna yatması oluyor. Bunu görmek bu kadar zor mu? Bunu söyleyene,“Vay, demek ki, iktidarın mutabakatla çözemediği yerde, iktidar kuşatmasına girişmesini haklı, meşru görüyorsunuz” demenin âlemi yok. Ben haklı görsem ne olur, görmesem ne olur? Olan bu!

Laikliği, şu veya bu nedenle tehlikede görenlerin, laiklik olmadan demokrasi olmayacağı gibi, demokrasi olmadan laikliği yaşatmanın mümkün olmadığını anlamaları için daha ne olması, nelerin yaşanması gerekiyor? Başörtüsü özgürlüğüne karşı dirençlerinin bedeli, özgürlüklerimizin topyekûn azalması olacak, toplumsal hayat içinde artan sayıda başörtülü kadın görmeye tahammülsüzlüklerinin bedeli muhafazakâr iktidarın demir yumruğunun elini güçlendirmekten başka işe yaramayacak. Büyük bedeller ödemeye başladık, hiç kuşkunuz olmasın devamı gelecek.

* * *

İktidar da, iyi niyetli ise, bu tablo karşısında, sadece seçimleri düşünüp, gücünü arttırmak için meseleyi kanırtma yoluna gitmekten uzak durması gerekiyor. Zira, bu gidiş aynen devam ederse, iktidar partisi, gücünü arttırmasına karşın, hep toplumsal barıştan giderek daha fazla uzaklaşan bir toplumu yönetmek gibi bir tatsız durumda kalacak. Giderek unuttukları bir gerçek var; güç her sorunu çözmez, öyle olsaydı, bugün bulundukları yerde olmazlardı. O açıdan kendilerine, başörtüsü konusunda karşılaştıkları dar görüşlülük karşısında daha basiretli bir tutum ve uslup benimsemelerini tavsiye etmek isterim.

Yazarın Tüm Yazıları