Kalp ne sıcağı sever ne de nemi

Sıcak hava ve aşırı nem sağlığımızı tehdit ediyor. Bu ikili en çok da kalbimizi ve dolaşım sistemimizi etkiliyor. Özellikle önceden kalp hastalığı olduğunu bilenler, tansiyonu, şekeri yüksek olanlar, kalp yetmezliği veya kalp ritmi bozukluğu nedeniyle tedavi görenlerin sıcak ve nemli havalarda çok ama çok dikkatli olmaları gerekiyor. Sıcaklık ile birlikte nem oranı yüksekse kalp daha çok etkileniyor.

Haberin Devamı

VÜCUDUMUZUN ısı dengesi mükemmel bir organizasyonla 36,5 derece civarında tutuluyor. Isı dengesindeki 1-2 derecelik kaymalarda bile (bedensel faaliyetleri önemli ölçüde etkilediği için), ısı ayar sistemlerimiz (özellikle beyindeki ısı ayar merkezimiz) beden ısımızın dengelenmesi konusunda çok dikkatli davranır. Havalar ısınıp dış ortam ısısı artınca, özellikle günün sıcak saatlerinde –mesela öğle güneşi altındaysak- sistem dengeyi sürdürmekte zorlanır. Sisteme bizim de yardımcı olmamız gerekir.

İlk savunma: Terleme

Bedenin ısı dengesini korumada ilk başvurduğu mekanizmalardan biri cilt kan akımını arttırmak cilt damarlarını genişletip o bölgeye daha fazla kan pompalayıp bedenden dış ortama aktarılan ısıyı yükseltmektir.
Normalde dış ortam ısısı 22-28 derece aralığındaysa kalbimizin derimize yolladığı kan miktarı en fazla %10’ken, bu rakam aşırı sıcaklarda %70’lere kadar yükselebiliyor. Deriye giden kan miktarı özellikle soğuk duş-banyo, rüzgârlı ortamlar ya da soğutulmuş alanlarda bedendeki fazla ısının kaybını kolaylaştırıyor. Vücudumuzun ısı kaybetmede en çok başvurduğu yöntem “terlemek”. Terlemek ısınmış suyun vücut dışına verilmesi ve vücudumuzdan buharlaşarak havaya geçmesi esnasında cildimizde soğuma yaparak ciddi düzeyde ısı kaybetmemizi sağlıyor.

Haberin Devamı

Nem, teri ‘attırmıyor’

Bu durumun en önemli istisnası havada sıcaklıkla birlikte nem oranının da artması. Eğer sıcaklarla birlikte nem oranı da çok yükselirse, ter kolayca buharlaşıp havaya karışamıyor. Nemli dış ortam havası zaten suya doymuş durumda bulunuyor. Kısacası hava nemli ise “terleyerek serinleme” mekanizması eskisi kadar iyi çalışmıyor.
İşte bu durumlarda kalbin işi daha da zorlaşıyor. Bu durumda deriye daha çok kan pompalamak için daha hızlı ve daha güçlü bir motor gibi çalışan kalp, özellikle önceden bir problemi de varsa yoruluyor. Nemli havalarda yaşlılar ve kalp sorunu olanların gölge serin yerlerde oturmasını ve dinlenmesini tavsiye etmemizin nedeni budur. Eğer böyle bir koşulda oraya buraya koşturuyor bedensel faaliyetlerimizi yoğunlaştırıyorsak, kalbimiz bedenimizin artan oksijen miktarını karşılayabilmek için daha çok çalışıp daha çok yorulur. Neticede herhangi bir problemin ortaya çıkma ihtimali artar. Sıcak ve nemli havalarda ani ölümlerle kalp krizleriyle daha sık karşılaşmamızın nedeni de aynı sorundur.

Haberin Devamı

Peki ne yapmalı?

* ÇOK sıcak ve nemli günlerde güneşte kalmayın, uzun süre ayakta dolaşmayın.
* Egzersiz, yürüyüş yapmayın. Serin bir ortamda dinlenin.
* Açık renkli elbiseler giyin.
* Ağır şeyler yiyip içmeyin, kafeinli yiyeceklerden uzak durun.
* Alkolü içeceklere elinizi sürmemenizi tavsiye ederim. Her zamankinden daha çok su içmeli, uykunuza, dinlenmenize daha fazla özen göstermelisiniz.
* Daha az hareket etmenizde, ağır bedensel hareketlerden kaçınmanızda fayda var.

Kahvelerde sigara yasağı devam etmeli

SON derece başarılı bir çalışmayla beklenen reaksiyonların hiçbirisi olmadan uygulamaya konan sigara yasağını şurasından burasından delme çalışmaları devam ediyor. Son delme gayreti de işin hukuksal boyutu dikkate alınarak yürürlüğe konulmaya çalışılıyor. Ben insan sağlığından daha değerli hiçbir şeyin olmadığına inanırım ve hukuk dâhil her şeyin insan için olduğunu oluşturulduğunu var edildiğini ya da üretildiğini kabul ederim.
Yasak herkes için
Bilimsel araştırmalar özellikle kalp hastalıklarından korunma söz konusu olduğunda sigara içiciliğini bırakmanın şart olduğunu, hatta bununla da yetinmeyip pasif içiciliğe de engel olunması gerektiğini kesin olarak göstermiştir.
Sigara yasağı içeni de içmeyeni de kalp krizinden korumaktadır. Özellikle hiç sigara içmeyen sağlıklı kişiler dikkate alındığında kahvehaneler restoranlar ve kamuya açık kapalı alanların tamamında sigara yasağı ısrarla sürdürülmelidir. Çünkü pek çok araştırma –ki bunların en yenisi İskoçya’da yapılan bir çalışmadır- sigara yasağının yürürlüğe girdiği ülkelerde kalp krizi ile karşılaşma olasılığında dramatik bir azalma olduğunu göstermiştir. Bu azalma yalnız sigara içenlerde değil, ağzına sigarayı sürmediği halde bile duman altı olup pasif içiciler için de söz konusudur.
Yasağın faydası çok
Eğer hastanelerimizde yatan kalp hastalarının sayısını arttırmak istemiyor, vatandaşlarımızın kalp krizinden, felçten ölmelerini arzu etmiyorsak bu yasağı korumaya ve ona sahip çıkmaya devam edelim.
Sigara içiciliğinin yalnız kalp krizinden ve felçten değil, kanserlerden, tıkayıcı solunum yolu hastalıklarından ve daha pek çok illetten korunmamızı sağladığını aklımızdan çıkarmayalım. Sigara dumanındaki binlerce zararlı maddenin damarlarımızın bağışıklık sistemimizin ve kanserden korunma araçlarımızın canına okuduğunu asla unutmayalım.
Toplumsal desteğe devam
Lokantalar, kahvehaneler, barlar ve topluma açık diğer kapalı alanlarda sigara içme yasağına devam etmemiz gerekiyor.
Sigara ile mücadelede iyi bir ivme ve güçlü bir toplumsal destek yakaladık. Bu desteği azaltacak, sulandıracak hiçbir şeye hoşgörü göstermeyelim. Havamızın kirlenmesine müsaade etmeyelim.

Yazarın Tüm Yazıları