Başbakan’ı incelikli olmaya davet mektubu

SAYIN Başbakan...

Haberin Devamı

 Biliyorum, “Bu Ahmet Hakan yine bize çatmış” falan diyerek sinirleneceksiniz.

Belki de “Eleştireceğine bir telefon açıp beni uyarsan daha iyi olmaz mı canım kardeşim” falan diyeceksiniz.

Ya da...

Adımın önüne attığınız çentiklere bir yenisini daha ekleyeceksiniz.

Mühim değil...

Sinirlenin, sinirlenin ama aynı zamanda da lütfen biraz faydalanmaya çalışın.

*        *        *

Sayın Başbakan...

Bilmem farkında mısınız?

Geçen salı günü partinizin grup toplantısında yaptığınız o öfkeli konuşmada çok incitici, çok yaralayıcı, çok yadırgatıcı bir nitelemede bulundunuz.

Medyanın şehit ailelerinin dramını yansıtmaması gerektiğini, bunun terör örgütünün işine yaradığını söylediniz.

Bu görüşünüz de çok tartışmalı ama benim asıl üzerinde durduğum şu niteleme:

“Ayılıp bayılmaları göstermek kimin işine yarar?”

Şehit askerlerin anne-baba ve yakınlarının, acı çekerken sergiledikleri davranışları “ayılıp bayılma” olarak nitelediniz.
Evet, ayılıp bayılma... Aynen böyle...

*        *        *

Sayın Başbakan...

Bu ne kadar tepeden bakan, ne kadar incitici, ne kadar yakışıksız ve ne kadar anlayışsız bir nitelemedir!

Haberin Devamı


Lütfen bir an olsun onların yerine kendinizi koyar mısınız?

Acıya saygı, acı çekene saygı ve acı çekenin ortaya koyduğu tavra saygı gösterilmesi gerekmez mi?

Yoksa siz onların hallerini gördüğünüzde, “Şunların haline bakın... Ayılıp bayılıyorlar” falan mı diyorsunuz?

Eğer demiyorsanız ve bir dikkatsizlik söz konusu ise, bu konuda bir özür beyanında bulunmalısınız.

Sanırım evlat kaybetmiş insanlar, bu kadarcık bir ihtimamı hak ediyorlardır.    

*        *        *

İktidar neden Kürt sorununu çözemez 

* ÇÜNKÜ... Çözüm için kapsamlı bir planı, bir projesi yok.
 
* ÇÜNKÜ... Ne yeterli sabra, ne de ödün vermez kararlılığa sahip.

* ÇÜNKÜ... Fazlasıyla bencil... Bir bakıyor, attığı adımlar nedeniyle oyu birkaç puancık düşüşe geçmiş. “Pat” diye vazgeçiyor her şeyden...

* ÇÜNKÜ... Diyarbakır’da söylediği bir cümleyi, Yozgat’ta söyleyebilecek cesareti yok.

* ÇÜNKÜ... Azıcık başı sıkıştığında Mesut Yılmaz’laşma, Tansu Çiller’leşme temayülü gösteriyor.

* ÇÜNKÜ... Bir anlayışı, bir üslubu yok... En demokrat çözümlerin arayışında iken bir anda “Apo’yu neden asmadınız” diye çıkışabiliyor.

* ÇÜNKÜ... Zor zamanda, en küçük bir çözüm önerisini “Vay, demek teröristin ağzıyla konuşuyorsun” diye karşılayabiliyor.

* ÇÜNKÜ... Her sorunu olduğu gibi Kürt sorunu gibi çetrefil bir sorunu da hafife alıyor... Şunca zamanın sorununu, çocuksu bir heyecanla ve daha da kötüsü bu ruh haline güvenerek çözebileceğine inanıyor.

* ÇÜNKÜ... Belalarla, tuzaklarla falan karşılaştığı ilk anda, “Nerede hata yaptım?” demek yerine “PKK Alevilerin eline geçti / Derin devlet devrede / Hep Ergenekoncuların işi” türünden komplolara sarılıyor.

* ÇÜNKÜ... Her alanda demokratikleşmeyi sağlamaya kararlı olduğuna dair bir işaret vermediği için inandırıcı olamıyor.

Siperdeki çömelme fotoğrafına dairdir

CEPHELEŞTİK ya...

Bir kısmımız “Helal olsun Başbakan’a” derken, bir kısmımız lafı nereden çakacağımızı şaşırmış durumdayız.

Oysa mesele basit:

Bir Başbakan’ın, Genelkurmay Başkanı ile birlikte askerlerin şehit olduğu bir sınır karakolunu ziyaret etmesi takdir edilecek bir davranıştır.

Ama bu kadar...

İşi büyütüp ya da abartıp, “Canını vermeyi göze aldı” falan türü yavşaklıklara gerek yok.

Tersi de yanlış tabii...

“Atatürk gibi dik durmadı” ya da “Korktu, çömeldi” türünden lafların da bir değeri yok...

Karşıda tehlike var ve tehlike karşısında önlem almak da gayet doğal.

“Başbakan’a kurşun geçmez” diye bir durum da söz konusu değil.

Hele “çömelme” vaziyetine çirkin yakıştırmalar ve imalarda bulunmak düpedüz ayıp...

Sözün kısası şudur:

Tamam, cepheleştik cepheleşmesine ama hem terbiyemizi muhafaza edelim, hem de bir kararda durmasını da bilelim yani...

Merakla bekliyorum

*KARAMAZOV KARDEŞLER: Dosto Baba’nın Karamazov Kardeşler adlı romanı dizi oluyormuş. “Baba”, Erdal Özyağcılar olacak imiş... Kardeşler kim olacak acaba? Ve dizi bir “Aşk-ı Memnu” efekti yaratacak mı? Ne demişler? Bekle ve gör.

* BİR ALTIN FIRSAT: “Şu hayatta kimin hayatını gözetlemek istersin?” diye sorulsa hemen “Demet Akalın ve Önder Bekensir çiftinin fırtınalı evliliğine tanık olmak isterim” diye cevaplarım. Ve işte altın tepside sunulan bir fırsat: Genç çiftin her anı, bir televizyon programıyla karşımızda olacakmış... Şahane değil mi?

*İKİ POLİSİYE: Şener Şen ve Cem Yılmaz’lı yeni Yavuz Turgul filmi ile Yılmaz Erdoğan’lı yeni Nuri Bilge Ceylan filmi... İkisi de polisiye... İkisi de iddialı... Acaba “Türkler polisiye yapamaz” yargısı yer ile yeksan olacak mı? En çok bu sorunun cevabı için merakla bekliyorum.

Yazarın Tüm Yazıları