Yüzde 47 artı 1 felaketi

SİZ şu sözlere katılıyor musunuz?"Eğer bu şekliyle devam ederse 29 Mart’tan sonra bugünkü AKP bir oy daha fazla alırsa, arkasındaki medya öyle bir takdimde bulunur ki, yaptıkları bütün kötülükler meşruiyet kazanır."

Bu sadece bir saptama. Asıl önemlisi bir alttaki cümle:

"Allah muhafaza, sonu hep beraber felaket olur."

Bu sözler MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye ait.

Okurken içimden otomatik olarak şu tepki geldi:

"Niye felaket olsun ki..."

Sonunda bu bir demokrasi ve sandıktan ne çıkarsa o...

* * *

Düne kadar Ankara siyasetinin temel sorusu şuydu:

"AKP yerel seçimde oy kaybederse ne olur?"

Bunun hesapları şimdiden yapılmaya başlanmıştı.

Ancak Bahçeli’nin bu sözleri bana göre, bir başka tartışmayı başlatıyor.

AKP’nin oyu artarsa ne olacak?

Demek ki AKP’nin oyunun daha da artması ihtimali var.

Bu durumda Bahçeli’nin bu çıkışı, siyasi açıdan nasıl okunabilir?

Herkes Erdoğan’ın oy kaybetmesi ihtimalinden söz ederken, aksi ihtimali gündeme getirerek "Ona bir hayat öpücüğü mü konduruyor?"

Yani stratejik bir hata mı yapıyor?

Yoksa tam aksine, "ölçüyü yüzde 47’ye çekerek" başarı çıtasını mı yükseltiyor?

Çünkü AKP çevreleri, "başarısızlık ölçüsünü" yüzde 40 olarak tayin etmişlerdi.

Yani yüzde 40 eksi 1 oy olarak.

Şimdi Bahçeli, "Yüzde 47 artı 1" diyor.

Bu mantığa göre, yüzde 47 artı 1 oy, "şımarma ölçüsü" ise; yüzde 47 eksi 1 oy da "attan düşme ölçüsü" oluyor.

Sözlerini böyle okursak, şunu kabul etmemiz gerekiyor:

"Bahçeli bu sözlerle stratejik bir adım atıyor."

Ben iki yoruma da katılmıyorum.

Ne AKP’nin bir oy fazla alması ülke açısından felaket olur...

Ne de bir oy eksik alması AKP açısından "yenilgi" olarak değerlendirilebilir.

Sonunda yerel yöneticileri seçeceğiz.

Yani referanduma gitmiyoruz.

AKP, yüzde 40’ın altına inse de "topal ördek" durumuna düşmez.

* * *

Bu sözler bana, 1989 seçimlerinden sonraki meşhur "Yüzde 21" tartışmasını hatırlattı.

ANAP 1989 yerel seçimlerinde oyunu yüzde 21’e düşürünce muhalefet bunu referandum gibi değerlendirip müthiş bir baskı uygulamaya başlamıştı.

Özal, Çankaya’ya çıkarken Demirel ve CHP, "Yüzde 21’le seni orada oturtmayız" diye kampanya yapmışlardı.

Ne oldu?

Özal, Çankaya’da oturdu.

Öyle "topal ördek" falan da olmadı.

Tam aksine o oyla, Birinci Körfez Savaşı’nın siyasetini yönetti.

Çekiç Güç politikalarının mimarı oldu.

* * *

Tabii Bahçeli’nin uyarısı şu noktada haklı olabilir.

Erdoğan, yüzde 47 artı 1 oyu nasıl yorumlayacak?

22 Temmuz seçiminden sonra yüzde 47’ye yaptığı yorum gerçekten felaketti.

Çünkü o oyu, "istediği her şeyi yapma ehliyeti" olarak yorumladı.

Şimdi yüzde 47 artı 1 oyu da, eski sınırsız "milli irade" yorumunun referandum sonucu gibi değerlendirirse, demokrasi açısından hiç de iyi olmaz.

O zaman Bahçeli haklı çıkar.

Ben, Erdoğan’ın, 22 Temmuz ertesinde yaşanan derin siyasi krizden gerekli dersleri çıkardığına inanmak istiyorum.

Çoğulcu demokrasi, sadece kazananlardan oluşan bir sistem değil.

Kaybedenler de, kazanan kadar o sistemin sahibi...
Yazarın Tüm Yazıları