Yasemin'ce

Yasemin BORAN
Haberin Devamı

Yeşil bir dünya

Dünyamız yeşil mi? Bir zamanlar çok yeşil olduğu tartışma götürmez. Fakat, bugün yeşilin tehdit altında bulunduğu hepimizce aşikar.

Peki şimdi ne olacak? Neler yapmamız gerekiyor?

Elbette hepimiz üzerimize düşen görevi hakkıyla yapmalıyız. ‘‘Ben anlamam, benim yapabileceğim hiçbir şey yok. Üstelik beni kimse dinlemez. Kime ne anlatabilir ve ne yapabilirim ki?’’ deyip bir kenara çekilemez, seyirci kalamazsınız.

Herkesin, hangi konumda bulunursa bulunsun, isterse hiçbir şey yapmadan otursun, herkesin kendince yapabileceği şeyler var ve yapmalıdır da...

Dünyanın yeşil olması demek, canlılığının işaretidir. yeşilliklerin kaybolması, dünyanın ölüyor olduğunun işaretidir. Ve ölü bir yerde hiç bir canlı barınamaz. Tabii insanın yaşamaya devam etmesi de beklenemez. Ve insanların içinde bu bilincin bir an önce uyanması gerekiyor.

Orhan Kural, yeşil dünyanın öneminin farkında olan nadir kişilerden biri. Üstelik sadece bilinci yükselmiş biri olmayıp aynı zamanda bütün bilgisini ve birikimini ortaya koyabilmek ve insanların bilncini uyandırabilmek için var gücüyle çalışan biri. Konferanslar, seminerler, dia gösterileri yapıyor, kitaplar yazıyor ve bunlarla da yetinmeyip televizyon aracılığı ile her fırsatta doğanın korunması için neler yapılabileceğini dile getiriyor. İşte bunun için şimdi de ‘‘Kanal 9’’da ‘‘Yeşil bir dünya’’ başlıklı perşembe günleri yayınlanan bir program hazırlıyor. Bu programına beni de davet etti.

Doğrusu çok hoş ve keyifli bir sohbet yaptık. Sohbet diyorum çünkü, benim dışımda bir de Bulutsuzluk Özlemi'nin solisti Nejat Yavaşoğulları da katılmıştı.

Nejat çok duyarlı ve zeki biri. Duyarlılık ve zeka birleştiği zaman ortaya yüksek bir anlayış çıkıyor. Yani olayları daha başlangıcında kavrayıp nereye doğru geliştiğini görebilecek bir anlayışa sahip.

Böylece Orhan Kural, ben ve Nejat Yavaşoğulları biraraya gelince sohbetin rengi yeşile dönüyor.

Kazdağlarıyla açılışı yapıp Türkiye'nin enerji kaynaklarından çarpık yapılaşmaya, bir zamanlar içinde kayıkların yüzdüğü o canım derelerin bugünkü halinden ‘‘Polenezköy’’ün bir zamanlar nasıl olduğuna kadar pekçok şey konuştuk.

Kendimizce ürettiğimiz çözümler, dünyanın nasıl çözmeye çalıştığı ve neler yaptığına kadar oldukça geniş bir yelpaze içinde yeşil dünyamızın nasıl olupta süratle yokoluşa doğru hızla yol aldığını anlamaya ve anlatmaya çalıştık.

Doğrusu bütün bunları hepimizin anlaması ve dilinin döndüğünce etrafına anlatması gerek. Hem de biran önce. Artık oturup seyirci kalamayız. Çünkü, biz de bu gidişin tam ortasındayız.

En azından kendi çöpümüze sahip çıkmayı, sorumsuzca sağa sola fırlatmamayı öğrenmeliyiz. Teknolojinin nimetlerinden yararlanırken artığını ve pisliğini de düşünmeliyiz.

Dünyadan aldığımızı yine dünyaya bırakıyoruz. Ve dünyanın öylesine mükemmel bir sistemi var ki, kendi bünyesinde oluşan kirliliği yine kendisi yok ediyor. Peki bizim özel gayretlerimizle ve çok özel tekniklerle ürettiğimiz artıkları nasıl yok edecek? İşte bunu da düşünüp yine üreteceğimiz özel tekniklerle temizlemenin yollarını bulmamız gerekiyor, diye düşünüyorum, Yasemin'ce...






 








Yazarın Tüm Yazıları