Yaş kayması ne anlama geliyor?

Geçen hafta konuşmacı olarak katıldığım bir toplantıda, 60’lı yaşlarda olduğunu sandığım bir hanım “Yaşlandığımızı nasıl anlarız?” diye sordu. Bu aslında hepimizin zaman zaman aklına gelen güzel bir soru. Nedeni de yaş kayması!

Evet, son 20-30 yılda ciddi bir “yaş kayması” süreci yaşadık ve hâlâ yaşıyoruz. Çoğumuz bu durumun farkında bile değiliz. Ne var ki yaş kayması önemli bir değişim.
Yaş kaymasının anlamı şu: Eskiye oranla daha uzun yaşamaya başladık. Ömrümüz uzuyor. Çok değil, bir nesil öncemiz 60-70 yıllık bir yaşam süresini “yeterli” diye düşünürken şimdi çoğumuz 50-60’lı yaşları neredeyse “gençlik dönemimizin sonları” gibi düşünüyoruz.
Bu özellikle toplumun bir kesimi için gerçekten de böyle. Kendine iyi bakan, sağlık kontrollerini düzenli yaptıran, kilo sorunu olmayan, düzenli egzersiz yapan -bunların hepsini yapmanız şart değil!- biriyseniz, yaşınız 60 hatta 70 olsa bile yaşlılıkta ilgili sorunların ya hiç farkına varmıyorsunuz ya da bunları en az seviyede hissediyorsunuz. Çoğu zaman da kendinizi yaşınızdan daha genç, dinç ve formda hissediyorsunuz.
Kısaca yaşınız ilerlese de siz genç kalabiliyorsunuz.

İYİ BİR GELİŞME

Bu iyi bir gelişme. Eğer 70’li yaşlarda bile 50’li yaşların zindeliğini koruyabiliyorsanız, egzersiz toleransınızda bir düşme yoksa, uyku sorunu yaşamıyorsanız, gün sonunda bile yorgunluk hissetmiyorsanız, telefon numaralarını, adresleri, isimleri eskisi kadar iyi ve net hatırlıyorsanız, cinsel gücünüzde ve isteğinizde ciddi bir değişim yoksa, oranız buranız ağrımıyor, eklemleriniz, kaslarınız ciddi bir problem çıkarmıyorsa bu sizin zaten nüfus yaşınıza göre en az 10-15 yıl daha genç olduğunuzu anlatıyor. Yaş kayması da zaten bu anlama geliyor.
Benim görüşüm şu: Yaşlılık, hayatımızın beklenen, yaşanması gereken, doğal fizyolojik ve normal dönemlerinden biri ve sonuncusu. Bu süreci daha keyifli, daha sorunsuz ve hastalıksız geçirmek -özel bazı şanssızlıklar dışında- mümkün.
Eğer yaşlanma belirtilerini azaltmak istiyorsanız, kendinize iyi bakın. Bu bakımın sadece bedensel manada değil, ruhsal manada da gerekli olduğunu unutmayın.

Reflü kanser yapar mı?

Reflü, son dönemde sık görülen bir sindirim sistemi sorunu haline geldi. Reflü hastalığının temel sebebi, asidik mide içeriğinin yemek borusuna kaçmasıdır.
Asitli mide içeriğinin yemek borusuna geri kaçması ve yemek borusuyla uzun süre temas etmesi, yemek borusunda tahribata yol açar.
Eğer mideye doğru bir safra kaçağı da varsa, reflü hem asit hem safra nedeniyle tahribat yapar.
Uzun süren reflü sorununun yemek borusunda kanser oluşumuna neden olabileceği biliniyor.

Yemezseniz kilo alırsınız!

Kilo vermek amacıyla yemeyip aç kalıyor ve bazı öğünleri atlıyorsanız, ciddi bir yanlış yaptığınızdan kuşku duymayın.
Kendini açlığa mahkûm ederek bir miktar kilo verenler vardır. Ama bunlar ne sağlıklarını ne de yeni kilolarını koruyabilirler.
Tıp kitapları sağlıksız, dengesiz, açlığa dayalı zayıflama rejimlerinin ciddi sağlık problemlerine neden olduğunu, yaşam süresini kısalttığını gösteren bulgularla dolu.
Gıdanızı ciddi bir şekilde kısıtladığınız, vücudunuza ihtiyacı olan enerji kaynaklarını yeterli aralıklarla, gerekli miktarlarda, dengeli oranlarda sokmadığınızda meçhule giden bir gemiden farksız olduğunuzu bilmelisiniz.
Çorbalarla, kraker çubuklarıyla aç karna geçirilen süreçlerin hücreleriniz için felaket yolculukları anlamına geldiğini unutmamalısınız.
Yazarın Tüm Yazıları