Yandaş rahatlatma yazısı

NİYE telaşlanıyorsunuz ki?

Üzerine titrediğiniz ve "otomatik portakal" gibi işlettiğiniz "müteahhitlik düzeni"nin, kolay yoldan yıkılacağını mı sandınız?

Niye endişeleniyorsunuz ki?

Geniz yakan ucuz kömürlerinizin ayakta tuttuğu "karbondioksit rejimi"nin, kolay yoldan devrileceğini mi sandınız?

Niye asabileşiyorsunuz ki?

Kat artışlarıyla, rant dağıtımlarıyla kurduğunuz "yandaş zengin etme sistemi"nin, kolay yoldan sarsılacağını mı sandınız?

Niye panikliyorsunuz ki?

Sisteminizin adamı Kadir Abi’nin, sisteminizin düşmanı Kemal Abi’ye attığı farkın kolay yoldan kapatılacağını mı sandınız?

Niye korkuyorsunuz ki?

Eski mücahitlerden oluşturduğunuz "müteahhitler ordusu"nun, kolay yoldan bozguna uğratılacağını mı sandınız?

Niye meraklanıyorsunuz ki?

İstanbul’un ortasına bıraksanız yolunu bulamayacak kadar "vakitsiz İstanbullu" garip bir adamın, 15 yıllık saltanatınızı alaşağı edeceğini mi sandınız?

* * *

Telaşa mahal yok ki...

Görmüyor musunuz?

Rüzgar sizden yana... Sistem artık sizin sisteminiz... Öten boru sizin borunuz... Güç artık sizde...

Farkında değil misiniz?

Araştırmalar sizi işaret ediyor, anketler sizi söylüyor...

Fark atıyorsunuz... Tur bindiriyorsunuz...

Biraz rahatlasanıza...

Elinde "dürüstlük" dışında herhangi bir kozu olmayan "fukaranın teki"nden bunca ürkme, bunca korkma nedendir?

Hem "Bu Gandi kılıklı adam, İstanbul’da yolunu bulamayacak kadar şaşkındır" diyorsunuz...

Hem de manşetlerinizden üzerine çullanıyorsunuz...

Hem "Bu kul hakkı diye tutturan adam, saltanatımız açısından herhangi bir tehdit oluşturmaz" havası basıyorsunuz...

Hem de "Kul hakkı karın doyurmaz" şeklinde ayıplı sözler söylüyorsunuz...

Hem "Bu yırtık ayakkabılı adam, ’Kağıthane’yi ’Kağıttepe’ sanacak kadar bu işlere bigánedir" diyorsunuz...

Hem de rehberiniz daha ilk günden grup toplantısında saldırıya geçiyor...

Neden bir türlü sükun bulamıyorsunuz?

Nedir sizi bunca panikleten?

* * *

Korkmayın... Merak etmeyin... Endişelenmeyin...

Alacağınız daha çok ballı ihale var...

Çıkacağınız daha çok kaçak kat var...

Süreceğiniz daha çok saltanat var...

"Yoksula kömür / zengine cip" edindirme yasası yürürlükten kalkmış değil ki...

Paniklemeyin... Korkmayın... Asabileşmeyin...

"Yemez / yedirmez" bir adama, "yemek ve yedirmek üzerine bina edilmiş bir sistem"i yedirirler mi sandınız?

Yıllardır itilip kakılan "namuslu" sözcüğünün birden halkımızın gönlünde taht kurmaya başladığını mı sandınız?

Yok, yok...

Çok şükür, henüz bu türden bir gelişme kaydedilmedi...

* * *

Şimdi diyeceksiniz ki:

"Madem biz galibiz... Madem yenilmeyeceğiz... Peki sen ne diye mağlup olacağı besbelli bir adama iki de bir destek atıyorsun ki?"

Sorunuza üç maddeyle cevap verebilirim:

BİR: Siz bana bakmayın: Karakterim icabı çıkıntılık yapmaya bayılırım...

İKİ: Hep yenilene oynamak gibi bir kusura sahibim...

ÜÇ: Büyük şair Sezai Karakoç’un "Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır" dizesine hep hasta olmuşumdur...

Majestenin fikir hakkı ne olacak

DÜNKÜ Sabah’ta Salih Memecan’ın "Kemal Kılıçdaroğlu İstanbul’da adres bulamaz" konulu karikatürüne bakarken...

Aklıma hemen "Fikri ve Sanat Eserleri Kanunu"nda yer alan "Fikir ve sanat eseri üretimine katkıda bulunan taraflar eşit haklara sahiptir" ilkesi geldi...

Neden mi?

Çünkü Memecan’ın karikatüründeki "espri"nin ana temasını bulan kişi Başbakan Tayyip Erdoğan idi...

Memecan, sadece bu espriyi çizgiye dökmekle yetinmiş...

Kısacası vaziyet şu:

"Majeste" espriyi yakalıyor ve kamu huzurunda patlatıyor...

"Majestelerinin karikatüristi" ise temayı alıp çizgiye döküyor...

Benimse aklımda şu var:

Peki bu durumda "Majestelerinin fikir hakkı" ne olacak?
Yazarın Tüm Yazıları