Yalçın Bayer: Yeter söz milletin






Yalçın BAYER
Haberin Devamı

Tasarruf dediğin böyle olur...

TASARRUF önlemleri diyoruz, peki kim uyguluyor? Sonunda her şey eski hamam eski tas oluyor.

1994 Nisan kararlarından sonra çöken ekonomi için de tasarruf genelgesi yayınlanmıştı; ancak bir süre sonra kimsenin buna uymadığı görüldü.

Gazetecilik mesleğinden İzmir Konak Belediye Başkanlığı'na seçilen DSP'li Erdal İzgi'nin göreve geldikten sonra neler yaptığını anımsatmakta yarar var.

Meslektaşımız diye kendisine bir ayrıcalık tanıyacağımızı da sanmıyoruz.

Çünkü alınan kararlar ve uygulama sonuçları ortada:

18 Nisan 1999'da göreve gelen İzgi'nin ne gibi tasarruf önlemleri aldığını, bazılarına ders olması bakımından aktaralım:

- BMW, Mercedes ve 4x4 Jeep gibi lüks makam araçları hemen satıldı. Elde edilen gelir ile Temizlik İşleri'ne çöp kamyonları alındı.

- İki yıl içinde tek işçi alımı dahi yapılmadı. Personel sayısı bu sürede 275 kişi azaldı.

- Son günlerde sözü çokça edilen bankamatik personelleri belirlenerek, hemen çıkışları yapıldı.

- Park, kaldırım ve yol gibi yapım hizmetlerinde ihaleye gidilmedi. On milyarlarca liralık iş belediye personeli tarafından gerçekleştirildi.

- Müdür ve müdür yardımcılarının kullandığı makam araçları uygulaması kaldırıldı. Servis taşımacılığı sistemine geçildi. Aynı hatta oturan müdür ve müdür yardımcıları, minibüsler ile alınarak işlerine getirildi.

- Akaryakıt tüketimi günlük takibe alındı. Km izlenmesi uygulaması başlatıldı. Böylelikle benzin tüketimi yüzde 50 azaldı.

- Elektrik kullanımı mesai saatleri dışında yasaklandı, gereksiz elektrik direkleri kaldırıldı.

- Başkanlık harcamaları belediye tarihinde görülmemiş düzeye indirildi. 2000 yılında sadece 800 milyon TL harcama yapıldı.

- Hiçbir toplantıya, düğüne ve açılışlara çiçek ve çelenk gönderilmedi. Tek kuruş dahi ağırlama gideri kullanılmadı.

Alın size bir belediye başkanı. Ders olsun.

THY'nin beleşçi yolcuları...

THY, İzmir, Adana ve Antalya seferlerinde kár ediyor diye biliniyor ya... THY'den bir dostumuza soruyoruz:

- Ankara-İstanbul seferleri kár mı ediyor?

- Hayır, zarardır. Beleşçi yolcusu çoktur. Milletvekillerinin biletin % 30'unu ödediklerini biliyor musunuz?

- Başka zarar...

- Siirt, Adıyaman, Samsun, Sinop, İsparta ve Uşak seferleri de öyle... Sanırım bir yıllık zararı, 4 milyon dolara yakındır. Bu tamamen politikacıların hatırı için konulan seferlerdir. Hesap kitap aramayın. Ayrıca, Seul'e 280 kişilik Airbus A 340 uçağının 30-40 kişi ile gidip geldiğini düşünün.

- İç hat bilet ücretleri...

- 1994'te iç hatlarda ortalama yolcu ücreti 120 dolardı, şimdi 70 dolara düştü. Ulaştırma Bakanı, 2000 Haziran ayından beri de zamları onaylamıyor. Bu durumda THY hálá iç hatlarda zam yapamıyorsa ilginçtir.

- Ama ücret pahalı değil mi?

- Son akaryakıt zamlarını düşünürseniz fiyatlar düşük kalıyor. Niğde'ye otobüs 15 bin liraya yolcu taşırken, 60 milyonluk uçak ücreti düşük sayılmaz mı?

- Pas biletle kimler uçuyor, kimler avantajlardan yararlanıyor.

- THY ile sendika arasında yapılan toplu sözleşmeye göre, çalışanlara yılda birer kez yurtiçi ve yurtdışı için bilet veriliyor. Anası, babası, çocuğu yararlanıyor. Bu sistemin artık tümden iptal edilmesi gerekiyor ama gene de bir şey yapılamıyor. Pas biletten daha önemlisi; 'up grade' bilet konusudur. Adam 'ekonomik class' ücretiyle bilet alıyor, araya siyasetçiyi koyup 'first class'tan yer ayırtıp uçuyor. Söylendiğine göre THY'ye bunun maliyeti yılda 5 milyon dolar tutuyor. THY yönetimi bu sistemi hemen kaldırmalıdır.

- Bu tür lüks yerde oturup, ucuz ücret verenler kaç kişidir?

- 90 bini geçtiği anlatılıyor.

THY özelleştirilecekse, bu israfla kim alır?

Canımızı yakanlara

EKONOMİNİN % 45.9'u kayıt dışı. Devletin orta ve küçük boy ölçekli reel sektörü oluşturan firmalar ve esnaftan vergi alamadığı ya da almakla zorlandığı biliniyor.

Sade emekli bir vatandaş olarak soruyorum:

Faturasız mal satanlar, naylon faturalar düzenleyip vergi kaçıranlar; kalitesiz mal üretip satanlar; KDV fişi vermeyenler, fiş istendiğinde ise indirim önereler; damga pulu yapıştırılacak senet yerine çek kesenler; tezgáh altında sigara, yağ, gazyağı satanlar, karaborsa yapanlar, kurtlu peyniri fahiş fiyatla satanlar; kesekáğıdına çaktırmadan 2-3 domates katanlar; Halkbank'tan aldığı krediyi zamanında ödemekten kaçınan ve bunun için sık sık af isteyenler, sigortasız işçi çalıştırıp, SSK ve Bağkur primlerini ödemeyenler; çağdaşlık ve kaliteyi getiren süper ve hiper marketlerin şehir dışına çıkarılmasını isteyenler; ekonomik koşulları protesto etmek isteyen öğretmenlere polisle bir olup saldırıp döven ama kendi yürüyüşüne anlayış gösterilmesini adeta bir hak gibi isteyenler kimlerdir? Hepsi değil ama bunları yapan esnaf hiç yok mu?

Bunları anımsadıkça TV'lerde gözüken oda başkanlarına ‘‘Beyler, bu insanlar sizin üyeleriniz değil mi. Niye bunlara bugüne kadar bir çeki düzen vermediniz?’’ demezler mi

Cemal BAYUR-İSTANBUL

KRİZZEDEYİZ

MUSTAFA Göktaş (Mersin): Hiç merak ettiniz mi, Batı'daki ülkeler nasıl yönetiliyor; kaç vekili, kaç bakanı var diye. İngiltere'de 20, Fransa'da 14, Almanya'da 14, Japonya'da 12, ABD'de 14, Hollanda'da da 12 bakan bulunuyor. Bizde ise 36 bakan mevcut. Diğer ülkelerde 180-200, en fazla 250 vekil var; bizde 550... Hantal bir devlet yapısı her zaman işinize gelecek. Devletin imkánlarını arpalık gibi kullanacaksınız. Açlık, yokluk, sefalet diz boyu. Neymiş, çağ atlıyormuşuz. Vatandaşın pantolonu patlıyor artık.

BERLİN'den adını vermek istemeyen bir okurumuz: Onlar kendilerini biliyorlar. Yetek artık, yedikleriniz ve çaldıklarınız torununuzun torununa yeter. Biraz vicdanınız, haysiyetiniz, şerefiniz ve vatan sevginiz varsa ülkemiz için çalışın, yoksa çekip gidin.

Petrol zammının bedeli yine devlete

AKARYAKITÇIYIM; benim oyuncaklarım akaryakıt pompalarıydı. Lütfen hükümet sözlerime dikkat etsin ki, bundan sonra akaryakıt zamlarını ona göre ayarlasın. Türkiye'de akaryakıt aşağı yukarı şu şekilde tüketilir:

Benzin (süper, normal, kurşunsuz) % 5, motorin % 30, fuel-oil % 65.

Bu tablo en fazla 5'er puan fark eder. Şimdi bu akaryakıtı kimler tüketir onu hesaplayalım:

Benzinin büyük kısmını 'kısmetsiz vatandaş', motorinin % 20'sini devlet kuruluşları, belediyeler, askeriye kullanır. Fuel-oil'in % 55'ini de devlet kullanır. Buna göre bu tabloda yanılma payı çok azdır. Anlatmak istediğim şu; devlet esasen kendi kullandığı akaryakıtın parasını vatandaşa ödetiyor gibi bir durum ortaya çıkıyor.

Sayın idareciler vatandaşın el atılmamış bir kulak arkası kaldı; bari oraya da dokunmayın da namusumuzla yaşayalım.

Fikri KAYABAY-İSTANBUL

MESAJ

TAŞUCU'ndan Kıbrıs'a giderken insanı adeta sömürüyorlar. Feribot parası hariç kişi başına Taşucu Belediyesi 8.5 milyon lira para alıyor. Ayrıca Mersin Emniyet Müdürlüğü'ne de 1 milyon kesiliyor. Bu paralar dönüşte de kesiliyor. Daha da acısı askerden de kesiliyor; bu 'enayi parası'. Dahası bilgisayar çalışmıyor, memurlar insanı azarlıyor.

Cemal ŞEKER-İSTANBUL

Yazarın Tüm Yazıları