Yalçın Bayer: Yaşar Okuyan: Moralimi bozma

Yalçın BAYER
Haberin Devamı

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı, Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan, Ankara'dan aradığında ilk önce şunları söylüyor:

‘‘Deprem bölgesini gezdiğinde olumsuzluklar içinde kendisini daha iyi toparlayan Yalova'dan başka bir il yok. Bu kendiliğinden olsaydı, öbür taraflarda da olurdu. Bu da şunu gösteriyor; bizim performansımızı... Başbakan tarafından Yalova'da görevlendirildim, bir aydır oradayım.’’

Okuyan daha sonra sözü dünkü ‘‘Siyasetin rant üssü: Yalova’’ yazısına getiriyor:

‘‘Siyasi bir kimliğimiz, dolayısıyla bundan rahatsız olanlar var. Siyasi rakiplerimiz, depremi fırsat bilip kargaşa yaratıyorlar. Yerel muhaliflerimiz de çeşitli asılsız iddialarda bulunuyorlar.

- Kimler?

- Özellikle FP'liler... Bizim oradaki etkinliğimizden endişeye kapılıyorlar. Yalova'da pek etkin olamıyorlar ama İzmit'teki, Adapazarı'ndaki gösterilere biraz bu gözle bakmak gerekiyor. İnsanların ruhsal durumları gerilimli. Kışkırtmaya müsait. Gerçi bunlar engellendi; eksiklikler de oldu. İnsanlar arasında dolaşıyoruz; gözlerinden, şu anda gözükmeyen ancak yıllarca devam edecek sorunlarla baş başa kalacakları endişesi okunuyor. Özellikle çocukların ilgiye, şefkate şiddetle ihtiyacı görülüyor.

- Tamam, siz bölgenize büyük hizmet veriyorsunuz, her depremzedeye bir aile kampanyası açtırdınız. Bunlara bir şey demiyoruz; Yalova'nın nasıl rant üssü haline geldiğini anlatıyoruz.

1560 SUÇ DUYURUSU

- Şevkimiz kırılıyor ama... Sanki bir şey varmış gibi başka tarafını ortaya koyuyorlar. Üzüntüm bu...

- Her şeyle ilgileniyorsunuz; Ceylanlar, Yükseller, Aydınlar için hálá bir şey yapılmış değil.

- Yalova'da 1560 tane intikal eden suç duyurusu var. Savcılık hepsini soruşturma kapsamına aldı. Belki 1000 tanesi de belli bir noktaya getirilmiş. Adalet Bakanlığı'ndan rica ettim, oraya mutlaka takviye savcı ve hákim gönderin diye. Her şey sağlıklı biçimde soruşturulmalı, kiminle ilgiliyse...

- Sizin aile fertleriniz...

- Her şeyin içinden mutlaka bir Yaşar Okuyan ismi çıkartılıyor. 50 yaşındayız. Rant nedir, bir tek şey ortaya konulsun irtibatımı keserim. Merak etmeyin, kimseyi himaye etmiyoruz; kimin ne sorumluluğu varsa, babamın oğlu olsa hepsinden hesap sorulur. Cengiz Koçal benim dayım, 10 yıl belediye başkanlığı yapmış. Bu dönem de bizim karşımızda yine adaydı. Dayım, kardeşim olsa ne olur? Bunlar başka... Benim çıkarım mı var, himayem mi var? Böyle yazılıp çizilince sanki bilmem ne oluyor, rant oluyor. Geliş çizgim belli, gidiş çizgim belli. Yalçın Bayer, moralimi bozmayın lütfen...

Devlet mühendise küs olmamalıdır

MİMARLAR Odası'nın hatalı ve çarpık imar süreçlerini doğuran politikalara karşı mücadelesi, siyaset ve hükümet çevrelerince 'odaların politika yapması' olarak algılanmış ve kamuoyuna çarpıtılarak yansıtılmıştır.

Odaların kasıtlı yasal yaptırımlarına rağmen, oda yöneticileri siyasi ve fiziki baskılara karşın, bu çarpık imar süreçlerine katılan meslektaşlarına disiplin soruşturmaları açmıştır.

Ne var ki, şu anda ve yakın zamanda tanık olacağımız, yıkılan binaların sorumlularına açılan soruşturmalar, Memurin Muhakemat Kanunu gibi yasaların engeli ile karşılaşacaktır. Meslek odalarımızın yıllarca yaptıkları uyarılar, 'erken öten horoz' misali dikkate alınmadığı gibi yöneticileri hakkında soruşturmalar ve gizli araştırmalar yapılmıştır.

17 Ağustos'tan sonra hükümetin tavrı değişmemiş, 100 binin üzerinde faal meslek mensubu olan mühendis ve mimar odaları, kriz anında ve sonrasında hiçbir platformda dikkate alınmamıştır. Siyasi içerikli bu yok saymacı tutum, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) yöneticilerinin siyasi görüş ve tutumlarından kaynaklansa da, bu birliğin altındaki 30'a yakın meslek odası üyelerinin bilgi birimi ve işgücü kriz anında kullanılabilirdi.

Böylesi bir durumda, hükümetin tavrının acizlikten öte başka bir tanımı olsa gerek. Yine TMMOB yöneticilerinin tavrı da, devlete 'küs' olmanın ötesinde soru işaretlerini akla getirmektedir.

Yerel düzeyde fedakárca yapılan bireysel çalışmalar, büyük boyutlu bir afette ne kadar yeterli olacaktır?

Bu anlamda deprem sonrasında TBMM'ye bağlı meslek odalarına büyük sorumluluklar düşmektedir. İlgili meslek odaları ve tüm meslek mensuplarına, aracılığınızla seslenmek istiyorum:

Devletin bizlere görev vermesini beklemek yerine, biz görev üstlenelim.

ÊŞükrü ÖZKAN-Mimar-BURSA

Çiftçinin depremi devam ediyor

SON 5 yıldır uygulanan yanlış tarım politikaları, ülkemizi temellerinden sarsmıştır. Deprem felaketinden ziyade ayakta uyuyan yöneticilerimiz sayesinde bu enkazdan artık canlı çıkmaz.

Güz geldi, hasat mevsimi başladı. Yaz mahsullerinin durumu hepinizce malum. Enflasyonu düşük çıkarma ayağına çiftçi feda edildi.

Mısır, pirinç, pamuk, fındık, tütün, elma özellikle narenciye hasadı başladı. Devlet ortalarda yok! Tüm dünyada tarım ürünleri büyük sübvansiyonlarla satılır ki, o ülkeye hızlı döviz girdisi sağlansın. Maşallah bizdeki ticari ataşelerimiz de devlet yöneticilerimiz kadar başarılı oldukları için tüccarlarımız her ülkede dolandırılmaktadır.

Mersin İhracatcılar Birliği'ne müracaat ettim. 'Narenciye ihracatçılarının adreslerini verin' diye, güldüler. 'Hiç ihracatçı kalmadı ki' dediler.

Sayın yöneticiler uyumaya devam edin, sakın uyanmayın. Çiftçisi fakir bir ülkenin bütün kesimleri bu fakirlik illetinden etkilenir.

Mustafa LEVENT-Çiftçiler Birliği Başkanı-SİLİFKE

GÜLLÜK (Bodrum) Limanı Türkiye'nin önemli dökme yük ihracat kapılarından biridir. Ancak talebi karşılayamamaktadır. Gelen gemiler 40-50 gün sıra beklemektedir. Bu durum ise ihracatımızı olumsuz etkilemektedir. Güllük'ün hemen altında Ören'de Kemerköy santralına ait bir iskele var; Güllük'ten daha büyük ve büyük tonajlı gemilerin yanaşmasına elverişli. Ancak çeşitli bürokratik engeller nedeniyle burası ihracat için değerlendirilmiyor. Devletten istediğimiz tek şey, buranın hizmete açılmasıdır. Êİsmail KURT-ANTALYA



Yazarın Tüm Yazıları