Yalçın Bayer: Mucize!

Yalçın BAYER
Haberin Devamı

Eminönü'nde, önceki gün bazı açılışlara davet ettiği ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz'ın önünde şov yapan Eminönü Belediye Başkanı Ahmet Çetinsaya, isim vermeden bize de çatmış... Beş yıl içinde nasıl ‘şerefli’ bir görev yaptığını anlatmış...

Sen vatandaşın parasını topla, vakfına aktar, sonra da çek git!

Belediye'yi 60 milyon dolar borçla devraldığını anlatırken; beş yıl içinde İller Bankası'ndan 2.5 milyon pay aldığını söylemiş.

‘‘Borçları ödedim’’ demiş. Acaba hangi kaynakla ödendi bu borçlar?

Kurucusu olduğu Eminönü Hizmet Vakfı'nın faaliyetleri için 4.5 milyon dolar harcadığını; bu yıl da 106 milyar vergi ödeyerek ‘rekortmen’ olacağını bildirmiş.

Vakıf bu kaynağı nereden yaptı? Bu başarayı nasıl sağladı?

Çetinsaya'ya sorulan sorular bunlardı. Ancak o hep demagoji yaptı, yazılanlar ‘iftira’ dedi. ‘‘Çeteleri yok eden bir hizmet adamına saldırılmaz’’ dedi, hep ‘yüreğini’, ‘niyetini’ ve ‘ahlakını’ öne sürdü.

Mesut Yılmaz, hükümet olursa bu ‘mucize’yi yaratan kişiyi Maliye Bakanı yapmalıdır. Ayrıca o vakfı, belediye bünyesinden nasıl uçurup götürdüğünü sormalıdır kendisine.

ÇETİNSAYA'DAN AÇIKLAMA

Çetinsaya, ‘‘Çetinsaya'dan masallar’’ (23.2.1999) yazısına yaptığı açıklamada, Ankara DGM'de aralarında kendisinin de bulunduğu 7 sanıklı ‘cürum işlemek için teşekkül oluşturmak’ iddiasıyla açılan davayı ‘‘hukuk skandalı’’ olarak nitelendirdi. Açıklamasının ilgili bölümü şöyle:

‘‘(...) DGM'de suçlandığımı belirten yazınız çıktığında herhangi bir tebligat almamıştım. Geçmişte yazdıklarınızın tamamı saptırılmış ve yalan ya da iftiraya dayalı olduğu için, bunun da bütünüyle uydurma olduğunu düşünüp yanıt vermekte acele davrandım. Nereden bilebilirim ki, bir mahkeme tebligata bana ulaşmadan önce size ulaşacak?

Benim hakkımda açılan bir davayı ben bilmiyorum, siz biliyorsunuz! Bu durum size normal görünüyor mu? Bu da şeref cellatlarının nasıl bir tertip içinde olduklarının kanıtıdır.

Sizin yazınıza verdiğim yanıtın ardından tebligat aldım ve ifademi verdim.

Açıkçası, hakkımda suçlama olduğu konusunda haklı çıktınız. Bu da hakkımda bugüne kadar yazdığınız tek doğrudur. Şimdi kendinize sorun bakalım; adamın biri mağdur olarak ifade verirken beni suçluyor. (Seni de suçlayabilirdi, Erdal İnönü'yü de suçlayabilirdi.) Burada suçlandığım için hakkında dava açılıyor olması mantıklı mı? Bırakın mantığı hukuk açısından doğru mu?’’

Çetinsaya, yine ‘masal’ anlatıyor. DGM'de hakkında bu davanın açıldığını bilmiyor mu? Mahkeme zabıtlarını hiç görmedi mi? Biliyor ama doğruları söylemek işine gelmiyor.

GÜNÜN SÖZÜ

‘‘Ona -Ahmet Çetinsaya- şevk vermesi gereken medyanın büyük bölümü dahi onu boy hedefi yapmıştır. Hizmet edenlerin takdir edilmemesi sonucu bu sistem hizmet adamlarının ortaya çıkmasını önleyen bir ortam yaratıyor. Çetinsaya'nın yine de peşini bırakacak değilim. Önümüzdeki dönemlerde de daha başka alanlarda hizmete devam edeceğiz.’’

(ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz)

Tüketici hakkı ve

belediyeler

YENİ dönem belediye başkanları devlet memuru olmak istemiyor, yerel yönetim başkanı olmak istiyorsa, belediyeciliğe yeni tarifler ve işlevler kazandırmalıdır. Bu konuda geçmişten bir örnek verirsek; 1980 öncesi CHP'li belediyeler ‘halkın avukatı’ rolünü üstlenmişler ve fırıncı, dolmuşçu, vb. gibi esnaf örgütlerinin haksız fiyat istemelerine direnerek, halkı da yanına alarak başarmışlardır. Bu nedenle CHP yerel yönetimlerde başarı sağladı ve kökleşti. Bu arada diğer yasal görevlerini ihmal etmedi. Bu ikisini bir arada götürdükleri sürece kazandılar. 1980'den sonra CHP belediyeciliğine inşaatçılık fikri sahip oldu. Ünlü belediye başkanının ‘ana girdilerini kontrol edemediğim 26 çeşit hizmetin ücretini neden ben saptayayım’ iddiasıyla meşhur sosyal demokrat ‘uydurma’ piyasa mekanizmasının temeli atılarak, tüm yetkiler Esnaf ve Sanatkarlar Dernekleri'ne bırakıldı. Bu derneklerin tekel mantığıyla davranmalarını sağladı. Örgütsüz halk ortada kaldı. Sonuç, yerel yönetimlerde CHP kaybetti. Çünkü aynı malı pazarlayan ve onlardan daha iyi olan pazarlamacılar ortaya çıktı. Son söz olarak belediyeciliği inşaatçılık veya yan kolları ile sınırlayan, sosyal içeriğini unutan tüm belediye başkan adaylarından neyin peşinde olduğunun hesabını sorup oy vermeyelim. Yapmak zorunda oldukları görevleri 'pazarlayanlara' inanmayalım. Halkın ve özellikle tüketicinin yanında olanları destekleyelim.

FETİH CEYHAN-Tüketici Hakları Derneği Kurucu Üyesi-ANKARA



Yazarın Tüm Yazıları