Yalçın Bayer: Avukatımız yargıya değil çeteye gitti

Yalçın BAYER
Haberin Devamı

Bolu'nun Gerede İlçesi'nde yap-satçılık yapan Celal Ünlüsoy, bakkal işleten fakat halk arasında 'tefeci' olarak bilinen Muharrem Erdem ve Ahmet Hakan Ülkü'ye 8.5 milyarlık bir çek verir. Ancak, çekin zamanı geldiğinde de bunu ödeyemez. Erdem ve Ülkü, avukatları Yusuf Renkli'ye çeki vererek tahsil etmesini ister. Avukat, bildiğimiz yasal yollardan, yani icraya vererek çekin tahsil edilmesi yoluna gitmez; bir 'tahsilat çetesi' bulur.

Yani adalet takipçisi, adaleti çetelerle çözmek ister.

Celal Ünlüsoy birkaç kere bu çete elemanları tarafından tehdit edilir, kendisine ödeme günü verilir. Ünlüsoy, 'cezalandırılacağını' anladığı için durumu polise bildirir ve geldiklerinde çete elemanları suçüstü yakalanır.

Sanıklar, polisteki ifadelerinde çekin tahsilini Bolu Barosu'na kayıtlı avukat Yusuf Renkli'nin istediğini söylerler. 'Cürüm işlemek için teşekkül kurmak' suçundan mahkemeye çıkarılan sanıklardan Erdem ve Ülkü ile beş 'kaba güç' elemanı tutuklanır.

Dosya, Gerede Cumhuriyet Başsavcılığı kanalıyla görevsizlik kararı gereği Ankara DGM Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilir.

'Azmettiren' kimliği ile sanık avukat Yusuf Renkli ve şikáyetçinin iddia ve savunmaları, 15.6.1999 günü talimat gereği Gerede Asliye Ceza Mahkemesi'nce alınır.

Gerede'de de herkes, adı geçen avukatın neden yasal yolları denemeyip de aslen Yozgatlı olup Ankara'da oturan 'çek tahsilatçıları'nı kullandığını konuşur. Çete elemanlarını sorgulayan Bolu Emniyet Müdürlüğü yetkililerinin, soruşturmayı daha da genişletmesi istenir.

Davanın ilk duruşması, 24.6.1999 Çarşamba günü Ankara DGM'de görülecektir. (Dosya No: 1999-90).

Çek-senet çetesinin savunmasını, emekli subay, Avukat Orhan Sarışen üstlenir. Kural; herkesin savunulmaya hakkı vardır. Ama ülkede son yaşananlara da özen göstermek gerekmez mi?

Gözün aydın Türkiye'm... Avukatın da çeten de iç içe girdi.

Bu ülke kimin?

BU ülke savaşta fakirlerin, sulhta zenginlerindir. Bu ülke bolluk, bereket ve huzur olduğu zaman zenginlerin, kalburüstü kişilerin, dakikada trilyonları götürenlerin, iki yılda kıyak emekli olabilenlerin ve yüzsüzlerindir...

Emeklilere hiçbir zaman bu ülkenin vatandaşı olarak bakılmıyor. Şu an aldıkları ücret ortalama 70-80 milyondur.

Büyüklerimize soruyorum: Vereceğiniz zamla bu ücretler sizlerin çay-kahve paranızı karşılar mı? Derneğine, sendikasına, konfederasyonuna sorarım; sizler ne işe yararsınız? Göreviniz bu çilekeş insanları sokakta yalınayak yürütmek mi, yerde süründürmek mi?

Vebal altındasınız vebal!

B.Y.-İSTANBUL

Emekli Sandığı'ndan 'borçlanma' zulmü

SAKARYA'da TEAŞ-TEDAŞ ve SEDAŞ'ta çalışan bir grup sözleşmeli ve memur yazıyor: ‘‘Emekli Sandığı, 1997'den itibaren askerlik borçlanmasını tam % 4900 artırmıştır. Bu adaletsizlikten öte insafsızlıktır. Emekli Sandığı'nın kendisine böyle gelir kaynağı yaratması memura zulümdür.

Emekli Sandığı bugün 1.1.1999'dan geçerli katsayılar ile 18 ay askerlik yapan meslek lisesi mezunu memur teknisyenden askerlik hizmeti borçlanması için 680 milyon talep ederken, kişi bunu 18 ay eşit taksitlerle ödemek durumundadır. Aynı durumdaki işçinin SSK'ya ödeyeceği borç tutarı ise 336 milyondur. Ve kişiye SSK, hizmet borçlanmasının tamamını iki yıl sonra ödeyebilme kolaylığı tanımaktadır. Aynı sürede tamamlanan askerlik süresi için her iki kurumun farklılık taşıyan bir hizmet borçlanması bedeli biçilmesi, anlaşılır gibi değildir. Bir memur, iki işçinin ödediği askerlik borçlanmasını tek başına ödemeye mahkûm edilmektedir.’’

Kamu vicdanını örseleyen, memura dayatılan bu uygulamayı Emekli Sandığı Yönetim Kurulu düzeltmelidir.

SELÇUK Üniversitesi'ne bağlı Silifke Taşucu Meslek Yüksekokulu öğrencileri soruyor: İlçemiz Mersin'e bağlı iken biz neden Konya Selçuk Üniversitesi'ne bağlıyız. Rektörlükle ilgili bir sorunumuz olduğu zaman 450 kilometrelik bir yolu gidip gelmek zorunda kalıyoruz. Mersin Üniversitesi'ne bağlanmak istiyoruz.

İZMİR DYP Milletvekili Yıldırım Ulupınar'a, İzmir'den bir okurumuz sesleniyor: ‘‘Milletvekili maaşınızı Mehmetçik Vakfı'na bağışlayacağınızı söylerken, gazetecilerden niye yardım istiyorsunuz? İnsan bir bağış ya da yardım yaparken, onu reklam yapmadan gerçekleştirir. Biz sizi Narlıdere Belediye Başkanlığı'ndan tanıyoruz.’’ Okurumuz acaba ne demek istiyor?



Yazarın Tüm Yazıları