Yahşi Batı dört nala geliyor

1 Ocak’ta vizyona girecek olan Yahşi Batı’nın ayak sesleri daha da yakından duyulmaya başladı. Hatta Cem Yılmaz’ın Yahşi Batı’sı dört nala geliyor desem daha doğru belki.

İyi film fragmanından belli olur. Dünyanın emeği ve parasının harcandığı her halinden belli olan Hollywoodvari set mi desem?
Düşmeyen tempoya övgüler mi yağdırsam? Yoksa Amerika sahnelerinde sarf edilen “Burada yabancıları sevmezler, yerlileri hiç sevmezler” gibi ince eleştiri içeren, zeki esprilerin varlığından mı söz etsem?
Bir şey demeye gerek yok aslında. Görünen köy kılavuz istemiyor, bizde de heyecan artıyor. şu ana dek Nefes ve Neşeli Hayat dışında bomba etkisi yaratan başka filmin olmadığı yerli film kalabalığında Yahşi Batı’nın sinemaseverlere iyi geleceğine hiç şüphem yok. Sabırsızlanmaya devam...

İSTANBUL DEĞİL HOLLYWOOD GİBİ

Geçen gece filmin sponsorlarından Cola Turka’nın düzenlediği Yahşi Batı partisindeydim.
Partinin yapıldığı ıstanbul Atlı Spor Kulübü film seti gibi olmuş. Sanki ıstanbul’da değil, Hollywood’da Universal stüdyolarındayız.
Çadırların kurulduğu manejin yanından geçerken bizi kovboylar karşılıyor. Filmden bir sahnenin canlandırıldığı performansta da kovboylar başrolde.
Atlı arabalardan inen kovboylar silahlarını ateşliyor. Müthiş bir çatışma sahneleniyor.
Saman balyalarının üstüne düşen düşene...
Biz de ortama uyum sağlayıp, kovboy şapkalarımızla birlikte geçiyoruz film ekibinin yanına.
ılgi odağı tabii ki Cem Yılmaz.
Gece yarısına kadar kaldığı partide herkesle sohbet ediyor, yakından ilgileniyor.
ışine saygısı ve profesyonelliğiyle sadece sevgi değil ona olan saygımı da tazeliyor.
Ayrıca çok da mutlu ve pozitif... Kendinden emin, yaptığı işten memnun olduğu ortada.
Fragmandan belliydi (bkz. yazının ilk cümleleri), şaşırmıyorum tabii.
Geleyim Cola Turka’nın filmdeki rolüne.
Film içinde ürün tanıtımı özellikle Hollywood sinemasının çok kullandığı bir şey. Bunun en iyisi çaktırmadan yapılıp, etkili olabileni.
Cola Turka ve Yahşi Batı işbirliği de böyleymiş işte; çaktırmadan ama etkili.
Cola Turka, yapım ortağı ve sponsor olarak da ilk günden beri işin içinde olduğundan sadece resim olarak yer almak yerine hikayenin içine de işleyen bir ürün olmuş.
Eee, ne diyelim, Türkler Vahşi Batı’ya giderse yanlarında tabii ki Türkiye’nin kolası olur...

Manken değil, yönetmen!

Altan Öymen mankenlerle röportaj yapmanın siyasetçilerle söyleşi yapmaktan daha ilginç olduğunu söylemiş.
Ve, “Magazin siyasete göre çok daha eğlencelidir” diye eklemiş. Altan Öymen’in manken röportajları mutlaka görsel açıdan çok daha etkileyici olmuştur.
Ama içeriği için aynı şeyi söyleyebileceğini pek sanmıyorum.
Benzer bir karşılaştırmayı sinema dünyasına taşıyalım. Yıllardır yönetmenlerle, oyuncularla söyleşiler yapıyorum. Söyleşi tatmini sıralaması yapmam gerekirse, kişisel ve sektörel gereksiz alınmaları önlemek adına istisnalar hariç diyerek, ilk sıraya yönetmenleri koyarım.
En iyi ve doyurucu röportajlar, içi dolu cümleler kuran yönetmenlerden gelir.
İsim vermeden örnek vereyim ve kararı size bırakayım. Siz olsanız hangisini tercih edersiniz: “Dizide büyük ustalarla çalışıyoruz, hepsi çok başarılı, büyükler, dedem yaşındalar, onlar şu anda çok iyi olduğumu söylüyorlar” diye saçmalayan bir dizi oyuncusunu mu, “ınsanın başlangıcından bugüne büyük bir bilinmezlik var. Fiziksel olarak büyük bir yol kat edildi. DNA’nın çözülmesine kadar gelindi. Ama insan ruhuna dair bilinen bir şey yok. Kansere çare bulunmak üzereyken aşk acısına, ihanete, yalnızlığa en ufak bir çare bulunamadı. Organ nakli yapılıyor ama ruhumuza dair en ufak bir bilgi yok ortada. Sinema anlaşılmazlıktan gelen büyük bir alan açıyor” diyerek düşündüren yönetmeni mi?

Erkan Petekkaya sınıfı geçti

Erkan Petekkaya’yı dizilerin yakışıklı oyuncusu olarak biliyoruz. Zamanında, neden hâlâ bir sinema filminde oynamadığıyla ilgili soruyu “Yönetmenler hep geç kalıyor, ben bir diziye başlamış oluyorum” şeklinde cevaplamıştı. Neyse ki şimdi geç kalmayan bir teklifle buluşarak beyazperdeye geçti. Ve ilk sinema filminde başarılı performansıyla dikkat çekmeyi başardı.
Gecenin Kanatları filmiyle ilgili eleştirilerimi hafta sonuna, Keyif ekine saklayarak, bu filmdeki rolüyle göz dolduran Petekkaya’ya “sinemaya hoş geldin, iyi ki geldin” diyorum.
Yazarın Tüm Yazıları