Washington’da 2010’un kadını

Amerikalı gazeteciler bayılır!.. Politikacı kocası tarafından aldatılan kadın hikâyesi!..

Kadını önüne koyuyorsun. Önce tek başına analiz ediyorsun. Sonra yanına... Politikacı kocası tarafından aldatılan önceki kadınları koyuyorsun. Karşılaştırıyorsun. Genelliyorsun. Bitiyor!..
Yılsonu muhasebelerinde alışkanlıktır. Almanakta Aralık, genelde anafikri domine eder. Washington’dakilere de şimdi sorun. “2010’da ölen en önemli kişi sizce kimdi” deyin. Çoğu, “Elizabeth Edwards” diye cevap veriyor. Üç hafta önce kanserden ölen... Demokratların eski yıldızı John Edwards’ın eski karısı!..
Ancak almanak kuralı bir yana... İlk bahsettiğim gazeteci şablonuna uymayan Liz Edwards’ın öyküsünden bahsedeceğim şimdi. “2010’un /images/100/0x0/55ea4228f018fbb8f8746cbfKadını” diyorlar. Çünkü Edwards’ın yaşadıklarını kendileriyle özdeşleştiriyorlar. Kimi fedakâr eş faslında... Kimi güçlü politikacı karısı faslında... Kimi aldatılma faslında... Kimi aldatılmayı sineye çekip yakalandığı hastalığa yenik düşme faslında... Başlayalım, göreceksiniz.

Dört yaş büyüktü John Edwards’dan. 28 yaşındayken evlendiler. Ve iki çocuklarıyla...Taşrada klasik bir Amerikan hayatı sürmeye başladılar. Anne-baba işlerine bağlı hukukçular... Çocuklar örnek öğrenci...

Ancak her şey o olayla değişti. Üç hafta önce First Lady’den kompozisyon ödülü almış... 17 yaşındaki oğulları Wade’i 1996’da bir trafik kazasında yitirdiler. Ve o gün... Kurdukları tüm düzen çöktü!..

Önce işten ayrıldı Liz. Sonra değiştirmediği soyadını değiştirdi. Kocası gibi ‘Edwards’ oldu. Ve daha fazla çocuk yapmaya karar verdi. New York’tan bakınca... Teslim oldu!..

Aslında yaptığı, bir tür hırslarından arınmaydı. O elini eteğini çekecek... Ailenin parlak çocuğu artık kocası olacaktı. Ancak hesaplayamadığı... Tam tersine bir süre sonra güçlü bir perde arkası figürüne dönüştü. Hırslarını kocasıyla tatmin eden bir kadına...

Bir erkeğin karısına danışması mümkün müdür!.. Çünkü çoğu zaman, yaptığı aslında talimat almaktır!.. 1998’de senatör seçtirdi John Edwards’ı. Ve altı yıl boyunca da politik başdanışmanlığını üstlendi.

Bu arada bir yandan John Edwards’ı Demokrat Parti’de bir yıldız haline getirirken... Bir yandan da çocuk yaptı. 48 yaşında doğurdu kızı Emma’yı. Üstelik hamileyken kocasının senatörlük kampanyasını yürütüyordu. Dördüncü çocuğu Jack doğduğunda ise 50 yaşındaydı.

John Edwards, bir süre sonra Washington’daki liberallerin artık göz bebeği haline gelmişti. Üstelik onun liberal fikirleriyle. Sosyalist bir sağlık reformuna kafayı takan... Yoksullukla mücadeleyi amaç edinen asıl Liz’di. Bu sayede... Kocasına 2004’te John Kerry’nin başkan yardımcısı adaylığını kazandırdı.

Kaybettiler!.. Dahası... Kaybetme konuşmasından bir gün sonra da Liz’in kanser olduğunu öğrendiler. Senatörlüğü de bırakıp apar topar North Carolina’ya dönüldü. Ve Liz’in yeni bir çıkış planı oluşturması için vakit yaratıldı.

Bir istatistik okumuştum. Karı-kocadan birinin ağır hastalık yaşadığı ailelerde, hastalanan kişi kadın olunca boşanma oranı daha yüksek oluyormuş. Altında yatanlara biraz kafa yorunca belki durumu daha iyi anlayabilirsiniz diye söyledim. Hastayken 2008 Demokrat Parti başkanlık ön seçimine katılacağını açıkladı kocasının. Ve kampanyayı kendisinin yürüteceğini söyledi.

Karısının sözünden çıkmayan aldatmış erkek mahcubiyeti hikâyeye ne kadar başından girdi bilemem. Ama işte o son kampanya sürerken patladı skandal. Ve John Edwards’ın, kampanyasında çalışan kadınlardan biriyle Liz’i aldattığı anlaşıldı.

Önce reddettiler. Liz de, projesinin böyle ucuz işlerle yok olmasına izin vermedi. Ayak bağı olmamak için kanseri bastıran bir kadından bahsediyoruz... Ama tabloidlerden yayılan koku, yavaş yavaş büyük gazetelere sızmaya başlayınca... İşin rengi değişti.

Aldatmayı sonunda kabul etti Edwards. Ama yine bırakmadılar. 2008’de ön seçimleri Obama’ya kaybettiği anlaşılıncaya kadar direttiler. Ve nasıl kanser yokmuş gibi davranıyorlarsa... Bu olayı da hiç yaşanmamış saydılar.

Bitmedi!.. Sonra işin içine bir çocuk girdi. Edwards’ın ilişkiden bir çocuğu da olduğu iddia edildi. Ancak bu sefer de... Bir sürü badire atlatmış olmanın yarattığı ruh hali ağır bastı. Yine reddettiler. Ve Liz yine kocasının yanında durdu.

Ne kocasından... Ne de kansere göğüs geren bitmez enerjisiyle, insanlara hikâyesini anlatma çabasından... İkisinden de vazgeçmedi. 2009 Mayıs’ında ‘Direnç’ diye bir kitap çıkardı. Ve bütün bu olaylardan nasıl etkilendiğini bir bir anlattı.

Ancak en sonunda... Tıpkı oğlunun ölümüyle nasıl hayatını bir anda değiştirdiyse... Kocasının çocuğun da kendisinden olduğunu itiraf ettiğinde artık pes etti. Bu yılın başında, boşanacağını duyurdu!.. Boşanma kararını vermesinden aşağı yukarı bir yıl sonra da... İkinci teslim bayrağı geldi. Bu seferki mağlubiyeti, kanserdi!..

Neden Liz’e “Yılın kadını” dediklerine gelirsek...John Edwards skandalının büyümeye başladığı sıralar... New York’ta da Vali Eliot Spitzer’in fahişe olayı patlamıştı. 10 Mart’ta duyuldu Spitzer’in ‘Müşteri 9’ olduğu. Bir hafta sonra da Spitzer istifa etti. İki ay sonra, istifa ederken kocasının yanında duran Silda Wall’un bir dergide fotoğrafını gördüm. Bir davette çekilmiş. Üstüne de ‘Spot ışıklarına muzaffer dönüş’ diye başlık atmışlar. Bugün Spitzer, CNN’in ekran yıldızı. Başka bir şablon Hillary Clinton ise Dışişleri Bakanı. Halbuki Liz... Silda Wall’un üstünden oklar çıkan kıyafet analizinde şöyle şeyler yazılıydı:

Askılı elbiseyle gösterdiği flörtöz omuzlar, “Hâlâ gencim ve diriyim” demek.
Az aksesuvar, “Hiçbir şeyin arkasına saklanmaya ihtiyacım yok” demek.
Kırmızı, “Doğru. Hâlâ buradayım” demek.
Yazarın Tüm Yazıları