Rusya'da kadınlar güzeldir Lalelim!

İKBAL Dürre, bundan bir süre önce masallara benzeyen görkemli düğünüyle Rus magazin dergilerinde kapak olan başarılı bir Türk işadamı...

Ekonomi öğrenimi alan Rus eşi Eleonora'dan güçlükle izin alarak bizimle yemekte oldu. Sinoplu bir memur çocuğu olduğunu anlatan Dürre, Sovyetler çökmeden önce devlet tarafından dil öğrenmesi için Puşkin Enstitüsü'ne gönderilmiş; sonraki yıllardaki değişim-dönüşümü hep yaşamış...

Türkiye'den akın eden işadamlarına tercümanlık yapmış... Daha sonra tekstil işine girmiş; bugün Türk ve Fransız ortakların Türkiye'de yarattıkları BGN firmasının Moskova'daki bayiliğini yürütüyor. Dokuzu Moskova'da olmak üzere 12 mağazası var. Dükkánlarının aylık kirası 180 bin dolar; yıllık cirosu ise 8 milyon dolar... Kadın giysilerinin tümü Türkiye'den ithal ediliyor; BGN'nin rakipleri ise Mango, Zara ve Morgan gibi dünya markaları... Moskova'daki 6-7 bin Türk'ün övüncü bu mağazalar.

Rusya'nın kargo ile tekstil ticaretini yasakladığını, artık olağan ihracatın başlayacağını, bunun için de Türk tekstilcilerinin bu duruma göre hazırlık yapmalarını öneriyor.

‘‘Bakın burada kadınlar, güzel giyimi de çok seviyorlar.’’

ELVEDA LALELİ

Bir yandan, Sovyetler dağıldıktan sonra Rusya-Türkiye ilişkileri üzerinde doktora tezi çalışmalarını sürdüren Dürre, ‘‘artık’’ diyor:

‘‘Kafaların değişmesi lazım... Laleli bitti. Bu nedenle iki ülkenin ekonomik çıkarlarının, bilinen politik önyargılardan arındırılması; ikili ilişkiler için acilen yeni politikalar üretilmesi gerekiyor. Türklerle Ruslar birbirlerine, Avrupalıdan daha çok benziyorlar; ikisi de Avrasya kültürü içinde; bu nedenle ekonomik yakınlaşmaları daha da önemli hale geliyor.’’

Dürre son günlerde Rus ve Türk basınında yer alan Rusya'daki İslamcı-Pantürkist ve Çeçenlerle ilgili yazılara değinirken, Moskovskiy Konsomolets'in 6.12.2002 tarihli sayısında yer alan ‘‘Türk İslam hareketi başarılı bir şekilde Rusya'yı ele geçiriyor’’ başlıklı yazının iki ülkeyi yine karşı karşıya getirerek Türk turizmini etkileyeceğinden endişe ediyor ve ‘‘Geçen yıl 750 bin olan Türkiye'ye giden turist sayısı bu yıl 950 bine yükseldi. İnşallah Rus makamları bu tür yayınları olumsuz anlamda kullanmazlar’’ diyor.

TİCARET DEĞİL YATIRIM

Rus-Türk İşadamları Birliği'nin Moskova'da üç ayda bir çıkardığı 'Pusula' Dergisi'nin (www.rtib.ru) yayıncısı Suat Taşpınar'a göre; ‘‘Türkiye, Rusya'nın tam olarak önemini anlayamadı. Rusya, AB'nin alternatifi olarak değil, onun yanında çok önemli bir imkán olarak algılanmalıdır.’’

Rusya'daki Türk yatırımları toplam 1 milyar doları bulmuş... Koç-Enka ortaklığının Ramstore mağazalarının Moskova'daki sayısı 14 olmuş (TARİŞ'in zeytinyağı ve bir firmanın turşusundan başka Türk malı göremedik)... Efes Pilsen, Rusya'nın en büyük bira fabrikalarının birinin sahibi; ikincisini gelecek yıl Rostov'da açacak; üçüncüsü için ise yer arıyor. Şişe-Cam, şişe cam fabrikası kurdu; Vestel de TV fabrikası kurma kararı aldı. Kent Şekerleme, St. Petesburg'da yatırıma hazırlanıyor. Ülker de daha önce Rus piyasasında iken 1998'deki krizden sonra çekilmenin pişmanlığı içinde mi acaba?

Rusya'da bir şeyler yapmak isteyen varsa artık yatırımı düşünmeli... Çünkü Ruslar her şeyi kendileri üretmeye başlamışlar. Zaten Laleli'den yapılan bavul ticareti geçici bir süreçti. Uzaya astronot yollayan Ruslar neden ceket veya tişört almak için Türkiye, Abu Dabi veya Çin'e gitsin! Artık kendileri üretmeye başladılar veya başlıyorlar. Zaten hükümet üretimi özendiriyor.

Laleli, artık Rus bavulcu beklemesin.

Denildiği gibi ya Rusya'ya gideceksiniz, üretim yaparak mağazalar açacaksınız, ya da bu pazarı hepten unutacaksınız...

Böyle büyük bir pazarı kaybetmeyi kim ister?

Rusların zayıf olduğu konulardan biri KOBİ'lermiş... Bu projeler oraya taşınamaz mı? Rusya'nın tekstil başkentinde İvaniva'da ucuz fabrika yerleri var. Teknoloji götürülüp üretim yapılabileceğini anlattılar bize.

Ama gerçek şu ki, Rusya ile ticaret bitmiş; şimdi tek çözüm yatırım... İnşaatçılık veya taşeronculuk cazibesini küçük ölçüde sürdürüyor. Bir de Moskova'nın Arbat'ında 'Bosfor' adlı lokantayı işleten; özel dispanser çalıştıran Dr. Naki Karaaslan gibi günde 20 ton döner üreten işadamları olduğunu da unutmayın.

Ayda 3.500 AIDS’li

MOSKOVA'da yaşayanların %28'si (Rusyada %10) cep telefonuna sahip... Asgari ücret 600 ruble (31 ruble 1 $)... Ülkede 20 yıl içinde 2 trilyon $'lık yatırım yapılacak.. Moskova Belediyesi geçen yıl kentteki billboard'lardan 30 milyon $ kazandı... 2002 içinde 11 milyar $ rüşvet verildi.... Rusya'nın dış borçu 150 milyar $... Rusların %53'ü ekonomi kötü diye düşünüyor... Rusya'da her ay 3.500 kişi AIDS'e yakalanıyor.

Borçlu olanlar saltanat sürüyor


ÜLKER-CSK basket maçı vesilesiyle Ülker Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Özokur (Sabri Ülker'in damadı), Gıda Grubu Başkanı Metin Yurdagül, Family Finans Yönetim Kurulu Başkanı Atamen Yıldız, Denetim Koordinatör Yardımcısı Zeki Sözen gibi üst düzey yöneticilerle bir arada olduk. ‘‘Evet gelenekçi olmamızdan ötürü biraz kendi içimize dönük yaşadık galiba’’ diyorlar. Son zamanlarda gazetecilerle sık sık bir arada oluyorlarmış... Ülker'le ilgili her iddiayı tartışıyorlar. 800 çeşitli ürünle yıllık ciroları 1.7 milyar dolara yükselmiş. Özellikle yağ, süt, bisküvi ve çikolatada Türkiye'nin en büyüğü olmuşlar. Türkiye'de borçlu olup saltanat sürenlere ciddi eleştiriler getirdi. Özokur, daha önceki anlayışın aksine ‘‘Ekonomik koşulların aile şirketlerini güçlendirdiğini, çünkü sorunlar karşısında aile fertlerinin sorunların üzerine özenle kapaklandıklarını’’ söyledi. Erbakan'ı eleştirebiliyor; Erdoğan'dan önce Baykal'ı ziyaret ederek kutladığını anlatıyor. ‘‘Kaybedecek zamanımız yok, kafaca yeni bir entegrasyona ihtiyacımız var’’ diyor.

- Gıda Grubu Başkanı Metin Yurdagül, ‘‘Ne yazık ki, Rusya pazarını hedef alan bazı küçük firmaların hataları yüzünden bisküvi ve çikolata pazarı Türkiye'nin elinden kaydı... Bizim Kazakistan ve Ukranya'da yatırımlarımız var. Bu pazarlarla rekabet edebilmek, yerinden üretimle mümkün. Bu doğrultusuda yeni yatırımlara girmeyi düşünüyoruz.

Ülkerciler bize, 28 Şubat'tan sonra ortaya atılan 'yeşil sermaye' iddialarından rahatsızlıklarını açıkça belirtiyorlar; gıdada tek 'milli sermaye' kendilerinin kaldığını, tüketiciye en iyi ve saygılı firma olarak bunun çok önemli olduğunu özellikle vurguluyorlar.

'Merdiven altı'nda üretim yapıp dışa açılan firmalardan Türkiye'nin başı çok ağrımış.... Bu arada Özbekistan Devlet Başkanı'nın torunu, Türkiye'den gönderilen bir çikolotadan zehirlenmiş; bunun üzerine bütün Türk Cumhuriyetleri de bu tür ithalata yasak koymuş...

Erdoğan'a Moskova'dan selam


MAVİ Akım doğalgaz hattı yılbaşında açılacak. Türkiye şu anda 17 milyar metreküp doğalgaz alıyor Rusya'dan. 16 milyar metreküp daha alacak... Ama gazın karşılığında sadece para ödenecek. Oysa Özal dönemi ilk doğalgaz anlaşmasında Türkiye, doğalgazın karşılığını mal ve hizmet sektörü ile de ödeyebiliyordu. Müteahhitler bu sayede Rusya pazarını fethetmişti; ama son Mavi Akım anlaşması yapılırken her nedense bu tür şartlar zorlanmadı. Şimdi Gazprom káğıt üzerinde özel şirket ama Türkiye böyle bir öneriyi Ruslara kabul ettirebilir mi; çok zor görünüyor. Niye Ruslarla üst düzey yakın ilişki kurulmaz? Bunun yanıtını bir işadamı boşu boşuna vermedi:

‘‘Tayyip Erdoğan veya Abdullah Gül başlarını AB ve Kıbrıs sorunlarından kaldırdıkları gün Moskova'ya bir selam ederlerse, dostluklar daha da pekişecektir.’’

Demek ki bu beklenti var.
Yazarın Tüm Yazıları