Üç Rizeli’nin santral öyküsü

FINDIK ihracatçısı Lokman Kondakçı, Yalım Erez'le birlikte DYP'den yollarını ayırmıştı. Ancak Mehmet Ağar DYP'ye genel başkan olunca kendisini göreve çağırıp 'danışmanlık' görev verdi.

Samsunlu olan Kondakçı dün partisinin, Samsun'un Tekkeköy mevkiinde kurulan mobil elektrik santralına karşı olduğunu bildiren açıklamasını gönderdi.

Okurlarımız hatırlarlarsa bu konuda Samsun'la ilgili çok yazılar yazdık. Başta Samsun Spor, Eğitim ve Tanıtma Vakfı (SAMSEV) Başkanı Sadi Subaşı olmak üzere diğer STÖ'lerin tepkileriyle burada bir doğa cinayeti işlendiğini gündeme getirdik; dinleyen bile olmadı.

Çünkü Enerji Bakanlığı'nda her şey ANAP'ın elindeydi. Rizeli Mehmet Cengiz'e, bir santral kurdurulacaktı; Karadeniz otoyolundan büyük ihaleler verildiği gibi.

LOKMAN KONDAKÇI'NIN İSYANI

Bu santralın öyküsünü Lokman Kondakçı,
DYP bildirisine atfen anlatıyor:

‘‘Bakanlar Kurulu'ndan önce özelleştirme tarafından Karadeniz Bakır İşletmesi'nin elindeki geniş araziler 10 yıl vade ile satıldı. Santral denizde yüzer-gezer kurulacaktı ama karada sabit santral oldu. ÇED raporu yok... Santral, sonunda izinsiz ve kaçak olarak kaşla göz arasında kuruldu. Ağır sanayide bile kullanılması kısıtlanan 6 numaralı fuel-oil ile -günlük 1000 ton- çalıştırılıyor. Yakıtının içindeki kükürt oranı % 4; sağlığa zarar veren üst sınırın birkaç katıdır. Santralın attığı 35 ton kül, çevre ve insan sağlığı için büyük tehdit... Soğutma nedeniyle deniz de kirletiliyor. Yaydığı duman, bölgeyi kalıcı bir sise boğdu. Gündüzleri bölgedeki araçlar farlarını yakarak hareket edebiliyor. Bu sis, yakındaki havaalanında uçuş güvenliğini de tehdit edecektir.’’

Mobil santralların en fazla 35 megavat gücünde kurulması gerekirken, Tekkeköy santralı nedense toplam 200 megavat gücünde kurulmuş!

BELEDİYE YIKACAK AMA...

Soruyoruz:

Ne oldu da bölgenin elektrik ihtiyacı arttı?

- Böyle bir şey yok; iddialar gerçek dışı... AP döneminde S.Uğur, H.Uğurlu, Altınkaya ve Derbent barajlarından üretilen toplam 1300 megavat gücündeki enerjinin sadece 450 megavatı Samsun'da kullanılıyor. Samsun 19 Mayıs Üniversitesi, 13.3.2002'de 'yörenin çevresel şartları nedeniyle santralın yapılmasının bilimsel olarak uygun olmayacağını' rapor etmiş.. Tekkeköy Belediye Meclisi, DYP'li Belediye Başkanı Yüksel Öğüten'in öncülüğünde aldığı 7.3.2003 tarihli kararıyla kaçak olarak inşa edilen santralın faaliyetinin mühürlenmesini ve yıktırılmasını, ayrıca 35 milyar para cezası uygulanmasını kararlaştırmış... Kararın uygulanması için valiliğin, takviye güvenlik gücü göndermesi gerekiyor. Ama yeni atanan Vali Mustafa Demir'den ses yok! Nitekim belediye bu konuda savcılığa suç duyurusunda bulunmak zorunda kaldı.

HER ŞEY DEVLETTEN

AKP ve bir başka Rizeli Recep Tayyip Erdoğan'ın
-başbakanlığı hayırlı olsun- rolü nedir?

- Bu santralın kuruluş hikáyesi, Türkiye'de iflas etmiş, halka rağmen siyaset ve çıkar ilişkilerinin en çarpık örnekleridir. AKP daha şimdiden kulak tıkamaya başladı. Mesut Yılmaz arsayı ve santral iznini verdi ama Tayyip Erdoğan Kurban Bayramı'nda Samsun'daki konuşmasında santralın çalışmayacağını söyledi. Enerji Bakanı Hilmi Güler ise geçenlerde santral çalışacak dedi... Kaçak bir santral nasıl çalışabilir?

Siyaset her zaman himaye eder; araziyi devletten ucuz alacaksın, yine devlet bankasından kredi bulacaksın, inşaatı kaçak yapacaksın ve ürettiğini yine devlete satacaksın... Sonra da buna liberalizm diyeceksin.

Evet, üç Rizeliden bir hemşericilik öyküsü.

Sporda da Taliban zihniyetine hayır


HOLİGANLAR sokakta değil bugün GS, FB, BJK, Trabzon ve Ankara'da boy gösteriyor. Aslında bu tablo yıllardır bilinen ancak gündeme getirilemeyen acı bir gerçekti. Bomba son GS-FB maçında patladı.

Yumruklu, el-kol hareketli gösterilerin ardından ilginç bir açıklama İstanbul'un yeni valisi Muammer Güler'den ekranları patlatırcasına geldi. Daha ilk günden bu hazin manzaradan sanki ürkmüştü. Bir devlet adamı sorumluluğuyla herkesi aklıselim sahibi olmaya çağırdı:

‘‘Birçok kulüpte birileri birilerinin adamı olmuş. Kulüp dışından gelenler güç gösterisi yapmaya devam etmiş. Varlıklarını bu şekilde kanıtlamaya çalışanlar şunu bilsin ki, biz bunlara müsaade etmeyiz.’’

Keşke Güler, bu grupları 'kulüp içi mafya' veya 'spor teröristi' ilan etseydi. Nezaketinden bu deyimleri kullanmadı. İnanıyoruz ki bu sözcüklerin ne anlama geldiğini mutlaka biliyordur.

Niçin seyirci yasağı olsun?.. Bunu da çok açık bir şekilde belirtip ‘‘Rakip takıma en az bir tribün ayrılmalıdır’’ demesi aşiret devleti zihniyetine isyandır... Spordaki 'Talibanlaşmaya' karşı bir tepkidir.

İki nokta çok önemli; birincisi Sayın Vali bu sözlerinin her zaman arkasında durmalı, bu yöneticilere taviz vermemeli ve sözde taraftarları eğitmenin yollarını mutlaka bulmalıdır.

Herkes Vali Güler'in destekçisi olmalıdır.

Alan da gaçan mı?


ALMANYA'dan Ş.U.'dan küçük bir not:

Neymiş efendim. Irak'ta tek kurşun atmayacakmışız. Hiçbir şeye karışmayacakmışız. Eğer öyle yapacaksak, o zaman demezler mi:

Şalvarı şallak Osmanlı/ Yanakları parlak Osmanlı/ Ekende yoh.../ Biçende yoh.../ Yiyende ortak Osmanlı.

Evet bu memleketi yönetiyorum diyen sayın siyasiler, alan da gaçan mı?..

‘Köstebek’i okuyun hayret içinde kalın


GEÇEN aralık ayında haince bir saldırıya uğrayarak hayatını kaybeden Sayın Necip Hablemitoğlu'nun 'Köstebek' adlı kitabını okudum. Çok etkilendim. İnanın ne diyeceğimi bilemiyorum.

Türkiye'de neler oluyor? Bu kitabın hemen herkes tarafından okunması lazım. Cumhuriyeti koruması gereken Emniyet Müdürlüğü mensupları birtakım tarikatlarla iç içe... İnanılacak gibi değil. Acaba kitapta sözü edilen konularla ilgili olarak neler yapılıyor? Neden sessiz mi kalınıyor?

Murat ERDEMİR-İSTANBUL
Yazarın Tüm Yazıları