Seçim sancısı değil karın ağrısı

GÜMÜŞSUYU'ndan Taksim'e doğru dalgın dalgın yürüyorum. Aslında dalgınlık ötesi bir durumdayım. Grip nedeniyle aldığım ilaçlar, zaten az kapasiteyle çalışan kafamı daha da yavaşlatmış.

Biri benimle konuştuğunda, söylerdiklerini 10 saniye sonra filan algılayabiliyorum. Yayını uydudan alıyorum, anlayacağınız.

Tam o esnada Rüştü Asyalı'nın söylediği ‘‘Keloğlan’’ türküsünü duydum. Bu türkü, enteresan bir etki yaratır bende. Ne zaman duysam; niye çekildiğini, niye seyredildiğini bir türlü anlayamadığım Keloğlan filmlerinin setine ışınlanmış gibi oluyorum. Haliyle sinirim bozuluyor.

Her neysa, önce yüksek ateşin ve ilaçların etkisiyle hayal gördüğümü düşündüm. Sabahın köründe Gümüşsuyu'nda bir insan niye Keloğlan türküsünü çalsın ki?..

Sonra baktım Keloğlan türküsü değil duyduğum. Yani, türkü Keloğlan türküsü de, sözleri farklı.

Müziğin kaynağını bulmak için kafamı çevirdim ve kocaman hoparlörle donatılmış seçim minibüsünü gördüm.

***

Şimdi, çok pardons ama arkadaşlar, bu nasıl bir stratejidir ya! Her parti, seçim döneminde berbat sözleri olan şarkılar, marşlar yaptırıyor, bunu biliyoruz. Ama, Keloğlan türküsü seçilir mi ya! Kimdir danışmanı bu arkadaşların hakikaten merak ettim.

Seçim sonuçlarını etkilememek için (Bak, bak, bak; özgüvene bak!) bu partinin adını vermiyorum.

Bu partiye şu dakika itibariyle beslediğim hisler için Şener Şen'in Kemal Sunal'a hitaben söylediği: ‘‘Seni hiç sevmedim Sütoğlan... Zaten babanı da sevmezdim...’’ repliğini kullanmak istiyorum sadece...

Sabah sabah, ilk şoku yedikten sonra sakinleşmek amacıyla bir kahveye oturdum. Belki bir DYP mitingi haberi bulurum, Tansu Çiller'in mükemmel gaflarından birini okurum umuduyla gazete karıştırıyorum...

Benim favorim Tansu Çiller'in ‘‘Sayın Köstebek...’’ diyerek başladığı konuşmasıdır. Sırf bu gaflarından dolayı Sn. Çiller'e sempati beslediğimi bile söyleyebilirim. Ama kusura bakmasın oyumu ona da vermeyeceğim.

Bazen, Serdar Turgut'un dediği gibi, memleketteki abukluk iyice tavana vursun diye gidip saçma sapan bir partiye oy vermeyi bile düşünüyorum...

Ama ona da içim el vermiyor.

***

Aslında bana kalsa, hiçbirine oy vermeyeceğim ama her seçim akşamı yaşadığım sıkıntıyı biraz olsun hafifletebilmek için bu seçimde sandığa gideceğim.

Bu sıkıntı şöyle bir şey. Oy verme süresi doluyor, sandıklar açılıyor, ilk sonuçlar geliyor... O dakikaya kadar CHP'ye yönelik içinde hiçbir sempati kırıntısı kalmadığını düşünen bu fakir, bir anda CHP'nin kazanmasını istemeye başlıyor.

CHP'li miyim? Hayır. Ailem CHP'lidir ama ben bugüne kadar hiç CHP'ye oy vermedim.

Niye böyle oluyor peki? Açıklamaya çalışayım. CHP'nin seçimde iyi bir netice alamaması durumda, iktidara gelecek parti veya partiler belli. Ben onlara karşıyım. Beni ve görmek istediğim Türkiye'yi temsil etmiyorlar.

Dürüst olmak gerekirse CHP'nin de beni temsil ettiğini düşünmüyorum. Çok klasik biliyorum ama artık barajı geçmesi zor gözüken bir partiye oy vermek de istemiyorum.

Ben ne istiyorum o zaman? Vallahi bilmiyorum. Herhalde gözlerimi kapatıp CHP'ye vuracağım mührü. Of! Ne sıkıcı...
Yazarın Tüm Yazıları