Bush bu adamdan korksun

Şili diktatörü Pinochet'in korkulu rüyası İspanyol savcı Baltasar Garzon şimdi de ABD Başkanı'nın peşinde.

Dünyanın bir köşesinde geceleri yatağında ‘‘kötü adamların’’ bir listesini gözünün önüne getiren ve ‘‘ben bunları adalete nasıl teslim ederim’’ diye planlar yapan bir adam var.

Bu adam İspanyol yargıç Baltasar Garzon.

Şili diktatörü Augusto Pinochet'i soykırım, işkence ve terör iddialarıyla tutuklatan yargıç olarak tanınsa da Garzon, yeryüzündeki tüm namussuzların korkulu rüyası.

Yargıç Garzon, 1955 yılında İspanya'nın güneyinde Villa de Torres'te doğmuş.

23 yaşında ilk davasını almış.

Uyuşturucu kaçakçılığı, yolsuzluklar, ETA terör örgütü derken Garzon'a ün getiren esas dava, Bask ayrılıkçılarına karşı ‘‘kirli bir savaşa’’ girişen derin devletin ölüm mangalarının (GAL) davası.

Bu dava sonucunda hapsi boylayanlardan biri de Sosyalist Parti'nin eski İçişleri Bakanı Jose Barrionuevo.

Garzon
bu arada kısa bir süre için politikaya atılmış.

1993 yılında Sosyalist Parti'den parlamentoya girmiş ama bir yıl sonra politikadan ayrılıp mesleğine dönmüş.

Kimilerine göre Sosyalist Parti'nin reform vaatlerini yerine getirmemesine küsmüş, kimilerine göre Adalet Bakanlığı'na getirilmemiş olmasına kızmış.

Her neyse, Garzon'un Güney Amerika'daki Condor operasyonunun peşine düşmesi bu politik deneyimden sonra.

Peki neydi Condor operasyonu?

Hatırlatayım. 1970'li, 1980'li yıllarda Güney Amerika'daki diktatörlere karşı seslerini yükseltenleri, rejim aleyhtarlarını bastırmayı amaçlayan ortak bir sindirme operasyonuydu.

Yani Şili polisi, ülkeye sığınmış bir Arjantinli muhalifi kıstırabiliyordu.

Diktatörler arasında böyle gizli bir anlaşma yapılmıştı.

Ve bunun gerisinde elbet CIA ve tanıdık bir isim daha vardı: ABD eski Dışişleri Bakanı Henry Kissinger.

LİSTESİNDE KISSINGER DE VAR

İşte bu yüzden Baltasar Garzon'un listesindeki bir isim de Kissinger.

Bizim İspanyol yargıç birkaç kez Kissinger'i sorgulamayı denemiş ama başaramamış.

Kissinger'den vazgeçip vazgeçmediğini bilmiyorum ama bugünlerde diline doladığı iki kişi var: Biri İspanyol Başbakanı Jose Maria Aznar, diğeri Irak seferine hazırlanan ABD Başkanı George Bush.

Garzon,
geçenlerde Fransız Le Monde Gazetesi'nde ‘‘Yeter Jose Maria Aznar’’ diye bir yazı yazmış.

Aznar, bildiğiniz gibi İngiltere Başbakanı Tony Blair ile birlikte Bush'un en büyük destekçisi.

Neden?

Birkaç hafta önce İspanya'nın Ankara Elçisi Manuel de la Camarra'ya soruyu yönelttiğimde cevabı ‘‘terör’’ oldu.

Garzon bu yazısında Aznar'a özetle ‘‘Bu çılgınlığın peşinden tehlikeli bir biçimde gitmeniz İspanyol ulusunu şaşırtıyor. Hangi safta olacağınıza karar verin, ya ulusal ve uluslararası meşruiyet ya da bazılarının işine gelen yalan ve çıkar’’diye sesleniyor.

Bush'un ise yeni kurulan Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde yargılanabileceğini söylüyor. İşin ilginç yanı şu: Uluslararası Ceza Mahkemesi statüsünü kabul etmeyen ülkeler arasında Irak ve ABD de bulunuyor.

Ancak Yargıç Garzon'a göre bu önemli değil. Zira ABD hakkında suç duyurusunda bulunulursa gerekli işlem yapılır ve yöneticiler savaş suçlusu olarak yargılanır.

Tiz sesli, yakışıklı Garzon tüyoyu verdi.

Barışseverler haydi iş başına...


Bir kitap:

Beyaz Saray Anıları

Hürriyet'in eski Washington temsilcisi Tuna Köprülü ile tanışmamız yıllar öncesine dayanır. Yurtdışı temsilcileri Dış Haberler Servisleriyle muhatap oldukları için Tuna Hanım ile sık sık telefonla konuşur, geçtiği haberleri tartışırdık. Remzi Kitabevi'nden çıkan kitabı ‘‘Beyaz Saray Anıları’’ beni Hürriyet'teki eski günlere döndürürken, yıllardan beri kafamda takılıp kalmış olan bazı sorulara da açıklık getirdi doğrusu.

Tuna Köprülü, Beyaz Saray'da 15 yıl kesintisiz muhabirlik yapmış ilk Türk gazetecisi. Washington'da 25 yıl kalmış ve politika, iş, sanat dünyasından aklınıza kim gelirse yakın ilişki kurmayı başarmış.

Kaçınılmaz bir şekilde ABD'nin yörüngesine girdiğimiz (hiç çıktık mı?) bugünlerde okunması gereken bir kitap.
Yazarın Tüm Yazıları