Uzun ömrün sırrı rezveratrol mü?

Sağlıklı ve uzun bir hayatın sırrını yiyip içtiklerimizde aramak eski, hem de çok eski bir inanış.

Kimi yoğurtta, incirde, narda, kimi zeytinde, balda arar uzun ömrün sırrını. Üzüm ve üzümdeki rezveratrol de bunlardan biri ve son 2-3 yıldır pek bir moda. Rezveratrol üzüm, yerfıstığı, dut, yabanmersini gibi besinlerde bulunan bir doğal ilaç. Damar sertliğini önlemeden kanserden korunmaya, bağışıklığı güçlendirmeden belleği güçlü tutmaya kadar pek çok alanda faydalı. Harvard’lı doktorların rezveratrolde bulunan polifenolik yapının uzun ömür genlerini olumlu etkilediğini gösteren bazı bilimsel sonuçlara ulaşması ise rezveratrole gösterilen ilgiye zirve yaptırdı. Amerika’da tam bir rezveratrol çılgınlığı yaşanıyor. Geçenlerde Dr. Öz’ün Oprah Winfrey ile yaptığı televizyon programında rezveratrolü “uzun ömrün sırrı” gibi sunmasıyla rezveratrol satışları patladı.

Rezveratrolden zengin bitkilerden biri japanese knotweed diye de bilinen polygonum cuspinatum otu. Piyasada satılan rezveratrol tablet veya kapsüllerinin çoğu bu otun köklerinden üretiliyor. Üzüm ve şaraptan da üretmek mümkün ama pahalıya geliyor. Yine de üzüm ve üzüm suyundan elde edilen rezveratrol daha çok tercih ediliyor. Rezveratrolü ister pahalı olan üzüm veya yaban mersininden, isterseniz ucuz polygonum cuspinatum otunun köklerinden hazırlanan tabletlerden kazanın günlük 100 mg civarında almanız yeterli. Ama dikkat edin! Rezveratrolün dişilik hormonu östrojene benzer etkileri var. Östrojen reseptörü pozitif meme kanseri olan hastaların rezveratrolü besin desteği olarak kullanmamaları gerekiyor. Bana göre bitkilerin özellikle köklerini, gövde, yaprak ve meyvelerini güneş ışınlarından, zararlı mantar ve mikroplardan korumak amacıyla ürettikleri bu doğal maddenin uzun ömür iksiri olduğunu gösteren deliller henüz yeterli değil! Yine de yaşlanmayı önleyici, serbest radikal zararlarını engelleyici, yangısal süreçleri azaltıcı etkisi olan bu doğal destekten faydalanmak isteyenler bol bol çekirdekli üzüm yiyip üzüm suyu, pekmez içerek ya da yerfıstığı, yaban mersini yiyerek rezveratrol kazanabilirler.

Yürüyüş bandında egzersiz tehlikeli olabilir mi?

Yürüyüş bantları (trendmill) gittikçe daha yaygın kullanılan araçlar haline geldi. Son yıllarda ev kullanımı için de cihazlar geliştirildi. İstediğiniz zaman elinizin altında olması, dış hava koşullarından etkilenmemeniz, hemen başlayıp istediğiniz hızı ve eğimi ayarlayabilmeniz, özellikle yokuş yukarı tırmanmanın keyfine varabilmeniz açısından bu aletlerin ciddi avantajları var. Ayrıca yürüyüş ve koşu sıklığını, yoğunluğunu değiştirebilmeniz de kendi elinizde. Bununla birlikte bu araçların pahalı olmaları ve otomatik çalışmaları nedeniyle sakatlanma riski taşımaları gibi dezavantajları da var.

Yerfıstığı ömrü uzatır mı?

Ömrü uzatır mı bilmiyorum ama sağlığa iyi geldiğinden eminim. Bunun birinci nedeni rezveratrol yönünden zengin yapısı. Yerfıstığının özellikle çoğu zaman tuzlayarak, fırınlayarak ya da parmaklarımızla soyup atarak kullanmadığımız kırmızı renkli ince dış tabakası. İşin uzmanları yer fıstığından yararlanmak istiyorsanız onu fırınlamak veya kavurmak yerine haşlamanızı, tuzla pek karşılaştırmamanızı, özellikle kırmızı renkli dış kabuğunu soyup atmamanızı tavsiye ediyorlar. Taze yerfıstığının bir gramında 0,01 mikrogram, yer fıstığı yağının bir gramında ise 0,3 mikrogram rezveratrol bulunuyor. Rezveratrolün üzümde de yaprak ve kabuk kısmında daha yoğun olduğunu hatırlatalım. Haşlanmış yerfıstığında ise bu miktar beş mikrograma kadar yükselebiliyor.

Sigarayı bırakırken nikotin desteği almak doğru mu?

Doğru olabilir. Çünkü sigarayı bırakmanın anahtarı nikotin açlığını yatıştırmaktan geçiyor. Bu durumda piyasada satılan nikotin sakızları, spreyleri, bantlarından yararlanmak mümkün. Ayrıca sigarayı bırakmada faydası olduğu bilinen ilaçların çoğu, örneğin Buspiron ve nikotin yoksunluğunun belirtilerini hafiflettikleri için etkili olabiliyor. Nikotin desteği almak sigara içmeye devam etmekten çok daha güvenli.

Sıcak mı, soğuk mu daha iyi?

Bu keyfinize bağlı bir durum ama uzmanların çoğu insanların sıcaktan daha çok hoşlandığını söylüyor. Yani “Bazıları sıcak sever” deyimini “Çoğunluk sıcaktan hoşlanıyor” diye değiştirmek mümkün. Gerçekten de yorulup bunalınca, uflayıp puflayınca, kafalar karışınca, uykular kaçınca, yani konu tatil yapmak olunca bile kimsenin aklına kutuplara gidip yürümek gelmiyor. Böyle durumlarda dağda kayak yapmayı hayal edenlerin bile akıllarında kalan son kare şömine başında geçirdikleri sıcak saatler... Kısacası uzmanlar çoğunluğun güneşli ılık havaları özlediğini, dinlenmek deyince sıcak su dolu küvetler ya da jakuziler hayal ettiklerini, zaman ve imkan buldukça sauna ve buhar banyolarında dinlendiklerini söylüyor. Kısacası tıpkı karanlık gibi çoğumuz soğuktan da pek hoşlanmıyoruz. Gerçekten de sıcak tatbikini ya da ortamların daha dinlendirici, iyileştirici, az hastalandırıcı olduğunu düşündüren çok sayıda gözlem var.

Sauna faydalı mı zararlı mı?

Bir sauna tutkunu olduğumu da itiraf etmeliyim. Benim kanaatim saunanın yararlı olduğu yönünde. Eklem ve kas ağrılarını azaltabiliyor. Rahatlama duygusu yaratıyor. Stresi azaltabiliyor. Eski bir araştırmada 30 dakika saunada oturduktan sonra kandaki beta endorfin seviyesinin neredeyse iki katına çıktığı gösterilmiş. Endorfinler bedenimizin ürettiği sağlıklı, yararlı, keyif verici maddeler. Bunlar kişinin kendini mutlu hissetmesini sağladığı gibi ağrı ve sızıları da azaltabiliyor. Ayrıca sauna seanslarının kandaki seratonin hormonunu artırdığını, stres hormonlarının miktarını ise azalttığını gösteren bulgular var.

Tombullar kulübüne üye olmak ne zaman tehlikeli?

Yağlarınız bel çevresi, göbeğiniz ve göğüs bölgenizde biriktiği zaman! Sağlık sorunları, özellikle kalp damar hastalıkları, şeker hastalığı, hipertansiyon söz konusu olduğunda bu tür şişmanlama büyük sorun yaratıyor. Yani şişmanlarken yağların vücudunuzun en çok hangi bölgesinde biriktiği son derece önemli. Çoğunuzun bira göbeği, orta yaş simidi, yedek lastik gibi tanımlarla geçiştirdiği bel çevresinden şişmanlama, sağlığı ciddi yönde etkiliyor. Oysa kalça ve uyluklardan alınan kilolar bu kadar ağır sonuçlara yol açmıyor. Bel çevrenizi her ay düzenli olarak ölçün. Erkekseniz 96, kadınsanız 84 santimi geçmesine izin vermeyin. Erkeklerde 102, kadınlarda 88 santimden fazlasının alarm anlamına geldiğini bir kenara not edin. Bel çevrenizi ölçün ve elde ettiğiniz rakamı kalça çevrenize oranlayın. Rakam birden büyük çıkarsa kilo sorununu ciddiye alın.
Yazarın Tüm Yazıları