Paylaş
İsrail’e bir kez gittim. Dünyanın birçok ülkesinin başkentini, ünlü kentleri gezdim, hangisinden ne kadar iz kaldı? Böyle bir anımsama, bellek yoklaması yapmadım. Okudukça, yazdıkça onlardan bazı notlar düştü, o kadar.
Ama Kudüs, öyle bir kent değil.
Kutsallığın, inancın tarihini bir arada görmek, yaşamak istiyorsanız, bir kentin üstüne sinmiş mistik atmosferi solumak istiyorsanız, Kudüs bunu yaşayabileceğiniz tek şehir! Binlerce yıldır yaşayan, canlı bir müze.
Üç dinin de dönüm noktaları, bizzat peygamberler aracılığıyla burada yaşanmış.
Bütün dinlerin kutsal mercii olduğu kadar, Müslümanlar için ayrı bir önemi var.
Hazreti Muhammed’in Miraç’a çıkışının gerçekleştiği kent burası.
Kerim Balcı ile Aykut İnce’nin hazırladığı ‘Kutsallığın Başkenti Kudüs’ kitabı bilgiyle belgeyi bir arada sunuyor.
Ben de gördüklerimi, okuduklarımı, yaşadıklarımı gözümün önünden geçirdim.
Yalnız kutsal mekânları gezmedim, gündelik yaşamın içinde bulundum, buna hasidik düğünleri dahil.
Kitaptan Kudüs’ün detaylı tarihini öğreniyoruz, önemli kutsal mekânların fotoğraflarını görüyoruz. Sadece kuru bir tarih kitabı değil bu, orada dün ve bugün yaşayan insanların da serüveni anlatılıyor.
Osmanlı’nın yüzyıllardır buradaki durumu, münasebeti, oradan ayrılışı, bizim tarihimiz için de önemli bilgileri içeriyor.
Mescid-i Aksa, Ağlama Duvarı, Hazreti Musa’nın Mezarı, değişik dinlerden müminlerin bugünkü durumları...
Aykut İnce’nin Önsöz’ünü okurken, Kudüs’ün önemini, kitabın da özelliğini öğreneceksiniz, bu bilgiyle okuyacaksınız. Aykut İnce’nin fotoğraflarına eşlik eden, Kerim Balcı’nın etkileyici ve kuşatıcı metinleri kadar Kudüs’ün hissini anlatan ve kitabın aslında ne anlattığını izah eden bir önsöz.
ADINI NEREDEN ALIYOR
Kudüs adını kutsallığından alan bir şehir.(...) Tarihi boyunca 40 defa kuşatılmış, üçünde tamamen olmak üzere 32 defa yıkılmış olduğu için kutsaldır. 26 defa sahiplik değiştirmiş olduğu için; Asurlular, Babilliler, Kıptiler, Yunanlar, Polemiler, Selevsidler, Romalılar, Bizanslılar, Persliler, Müslüman Araplar, Selçuklular, Fatımîler, Haçlılar, Moğollar, Memlûklar, Osmanlılar, İngilizler, İsrailliler, Ürdünlüler, Mısırlılar, Suriyeliler, Lübnanlılar, Iraklılar ve nihayet Filistinliler bu şehir için savaşmak durumunda kaldıkları için kutsaldır. Şehir her el değiştirdiğinde meskunlarıyla birlikte adı ve vasıfları da değişmiş, Yebusluların Salem’i, İsrailoğullarının Yeruşalayim’i, Romalıların Aelia Kapitolina’sı, Müslüman Arapların El-Kuds el-Şerîf’i, Haçlıların Jerusalem’i, Türklerin Kudüs’ü olmuş ama bir şey hiç değişmemiştir. Kudüs Tanrı’nın veya tanrıların evi, hacıların matmah-ı nazarı, duaların semavâtın kapılarına ulaşmadan önce uğradıkları kıblegâhlarıdır.
Osmanlıların Kudüs’e ilgileri, onunla ilgili yaptıkları Yavuz Sultan Selim’in orayı fethinden çok önce başlamıştır...
Zeytindağı’ndan Kudüs fotoğrafının altındaki bilgiden alıntı yapayım: “Bugün Zeytindağı’ndan Kudüs’ü seyredenler tarihî Kudüs’ün duvar, kubbe ve kulelerden müteşekkil siluetinin içinde kaybolurlar.”
Zeytindağı adı geçince Falih Rıfkı Atay’ın Zeytindağı kitabını anımsatırım. Büyük ustadan bir cümle bugüne bile ışık tutuyor: “Kudüs kelimesi Hıristiyanlığı hatıra getirir. Fakat ne Kudüs’te, ne de Filistin’de Hıristiyanlık diye bir mesele yoktur. Kudüs’ün Hıristiyanlığı, Ortodoks Petersburg, Protestan Berlin, dinsiz Paris, Katolik Roma ve Anglikan Londra’nın politika meselesidir.”
Sanırım Kudüs kitabında Mescid-i Aksa bölümünü özellikle okumamız gerekiyor. Kudüs’te Osmanlı’nın şehri sürekli onardığını, yeni binalar inşa ettiğini okuyoruz. İnançların kesiştiği Kudüs kitabında hiç kuşkusuz mimari emeklere de dikkatinizi çekerim. Çok yazılan, bilinen Ağlama Duvarı nedir?
“Ağlama Duvarı, Beytülmakdis’in batı duvarının bir bölümüdür ve bugün Yahudiler için ibadet edilebilen en kutsal mekandır. (...) Duvar ilk inşa edildiğinde ona herhangi bir kutsallık atfedilmemişti. Yahudilerin Duvar ile ilgilenmeye başlaması MS dördüncü yüzyılda başlamıştır. Bu dönemde Hıristiyanlaşmış olan Kudüs, Roma döneminde Yahudilere dayatılmış olan şehre girme yasağını hafifletmiş ve Yahudilerin şehri dini bayram günlerinde ziyaret etmelerine izin verilmişti. Yahudiler kendi dini sebeplerinden ötürü Beytülmakdis alanına giremediklerinden, dinen bu en kutsal mabede en yakın olabilecekleri alanlar olarak gördükleri batı, güney ve doğu duvarlarını ibadet, ağlama ve avunma mekanlarına döndürmüşlerdi.”
Mahallelerin anlatıldığı, Müslüman Mahallesi, Yahudi Mahallesi, Hıristiyan ve Ermeni Mahalleleri bölümleri bilhassa nüfusa dair önemli bilgileri içeriyor.
Yakın tarihimize de ışık tutan, kitaplığınızda bulunması gereken fotoğrafları ve metinleriyle her zaman müracaat edebileceğiniz önemli bir monografi.
DOĞAN HIZLAN’IN SEÇTİKLERİ
Hülya Uçansu Bir Uzun Mesafe Festivalcisinin Anıları Doğan Kitap
Terry Eagleton Hayatın Anlamı Ayrıntı Yayınları
Michael Ann Holly Panofsky ve Sanat Tarihinin Kökleri Dedalus Yayınları
Ersin Antep Türk Bestecileri Eser Kayıt Kaynakçası Sevda-Cenap And Müzik Vakfı
Kamila Shamsie Kül Olmuş Gölgeler Bilge Kültür Sanat
Paylaş