‘Türkler’ Sergisi için en kapsamlı sponsorluk kampanyası

İNGİLİZ Kraliyet Sanat Akademisi Piccadilly’de.

Londra’nın en işlek yerinde.

Caddeden geçerken, akademinin görkemli ön cephesinden sarkıtılmış olan kocaman ‘Turks’ afişini görebiliyorsunuz.

Tam da afişin asıldığı dakikalarda Kraliyet Sanat Akademisi’nin kapısından içeri giriyoruz.

Bir grup Türk gazetecisiyle birlikte resmi açılıştan önce sergiyi gezeceğiz.

Serginin beş küratörlerinden biri olan Sabancı Müzesi Müdürü Nazan Ölçer’in peşine takılmış, nereye bakacağımızı şaşırmış vaziyetteyiz.

Topkapı Sarayı, İslam Eserleri Müzesi’nin yanı sıra, Hermitage, Louvre, Metropolitan ve sayısız yabancı müzeden toparlanmış.

Nazan Ölçer Bu son 25 yılın en zengin sergisi... Bu kadar eser bir daha kolay kolay biraraya gelemez’ diyor.

Kırgız yazıtları, Uygur Türklerinin Budist dönemlerinden mağara resimleri ve daha neler neler...

Tarih kitaplarımızın pek yer vermediği ‘Timuriler’ de sergide.

Gözlerimiz objelerde, kulağımız yeni bilgilerde.

Fiziken birbirlerine pek benzeyen Uygur Türkü ile Çinli nasıl ayırt edilir dersiniz?

Sorunun yanıtı Nazan Ölçer’de.

‘Uygur Türkü sakallıdır. Çinlinin sakalı yoktur’.

Gruptan ayrılıp serginin fikir babalarından olan başka bir küratör, Kraliyet Sanat Akademisi’nin direktörlerinden Norman Rosenthal’e yöneliyorum.

Rosenthal, serginin 1 yıl gibi çok kısa sürede hazırlandığını, böyle bir serginin ancak iki, üç yılda toparlanabileceğini söylüyor.

‘Büyük bir imparatorluğa dönüşmeyi başaran Türki toplulukların karmaşık hikayelerini göstermek istedik’ diyor. Akademinin programında esasında bir Mısır Sergisi varmış ancak araya Irak Savaşı’nın girmesinden ötürü iptal edilmiş.

Önümüzdeki yıl Çin Sergisi’nin hazırlığında olan Rosenthal bu arada Hermitage Müzesi küratörlerinden Valentin Shkoda ile tanıştırıyor.

O da Turks Sergisi için Londra’ya gelmiş.

KAFTANLI KADIN KİM

Aynı günün gecesi bu kez resmi açılış için yine Kraliyet Sanat Akademisi’nin salonlarındayız.

Kültür ve Turizm Bakanı Erkan Mumcu ile AKP İstanbul milletvekili ve Başbakan Erdoğan’ın danışmanı Egemen Bağış’ın katıldığı resepsiyona Londra ve İstanbul sosyetesinin ünlü isimleri davetli.

Kraliyet Sanat Akademisi’nin Başkanı Sir Nicholas Grimshaw’un eşi müthiş bir jest yapmış.

Üzerinde, İstanbul’dan satın almış olduğu sırma işlemeli, şarap rengi kadife kaftanımsı bir ceket var.

Herkesin dikkati Bayan Grimshaw’un kaftanında.

The Independent Gazetesi’ne göre, Turks Sergisi, Kraliyet Sanat Akademisi’nin

tarihindeki en büyük sponsorluk kampanyasıyla gerçekleştirilmiş.

Üç büyük sponsor Garanti Bankası, Aygaz ve İngiliz Corus Şirketi 100 biner paund vermiş.

Diğer sponsorlar arasında Kraliyet Sanat Akademisi Dostları Derneği, Lassa Lastikleri, Akkök Grubu, Çolakoğlu Grubu, Hüseyin Özer’in sahibi olduğu Sofra Lokantaları, İngiltere’den Access Grubu var.

Sponsorlardan yaklaşık 800 bin pound toplanmış.

Peki sergi kaça mal oldu?

Bir süreden beri mali güçlükler yaşayan Kraliyet Sanat Akademisi bu konuda pek ketum imiş, rakam telaffuz etmeyi sevmezmiş.

Ancak kulislerde konuşulan rakam olan 3 ila 4 milyon poundu belirtmeden geçemeyeceğim.

İngiliz sponsor Corus 20 yıldan beri Türkiye’de

SERGİNİN
sponsorlarından Garanti Bankası ile Aygaz’ı elbet hepimiz tanıyoruz.

Peki üçüncü büyük sponsor Corus kim?

Sergi için Londra’ya gelen gazetecilerin kafasındaki soru bu.

Resepsiyon gecesi Garanti Bankası’nın CEO’su Ergun Özen ve Aygaz’ın Genel Müdürü Mehmet Ali Neyzi’nin yanı sıra Corus’un Başkanı Jim Leng de bir konuşma yapıyor.

Yaklaşık 20 yıldan beri Türkiye’yle çalıştıklarını söylüyor.

Corus esasında merkezi Londra’da olan uluslararası bir çelik ve alüminyum şirketi.

Geçen yıl Türkiye’yle yarım milyon tonluk maden ticareti yapmış. 2003 yılı cirosu 8 milyar pound ve 19 milyon ton çelik üretmiş. 50 bine yakın çalışanı olan şirket 1999 yılında İngiliz Çelik ile Hollandalı Koninklijke Hoogovens’ın evliliğinden doğmuş.

Yine kulislerde konuşulanlara göre, Corus Türkiye’de bazı özelleştirmelerle yakından ilgili.

Kadın sınavı BM’den sonra Avrupa Parlamentosu’nda

KADININ İnsan Hakları-Yeni Çözümler
Vakfı’nın e-postası Londra’da ‘Türkler’ Sergisi’ni gezerken gelmiş olmalı.

Dünkü Hürriyet’in manşetinde okudunuz.

BM CEDAW ( BM Kadına Karşı Hertürlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi) Komitesi bu haftaki oturumunda Türkiye’deki kadının durumunu değerlendirecek.

Eğitimden, aile içi şiddete, namus cinayetlerinden zorla evliliğe kadar her şey sorgulanacak. Türk kadınıyla ilgili bir başka sınav da, 16 Mart tarihinde Avrupa Parlamentosu’nda.

Zira, Türkiye’de ‘insan haklarını’ iyice kurcalayan Avrupa Parlamentosu şimdi dikkatini ‘kadın haklarına’ çevirmiş durumda.

Konuyu incelemesi için bir süre önce atadığı raportör Avrupa Parlamentosu’nun Türk kökenli Hollandalı Sosyal Demokrat üyesi Emine Bozkurt.

Bozkurt,
31 Ocak tarihinde parlamentonun ‘Kadın Hakları Komitesi’nden bir heyetle Türkiye’ye geliyor.

Bozkurt 2 Şubat tarihine kadar burada.

Çeşitli sivil toplum örgütleri, hükümet üyeleriyle ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile görüşecek.

Programında kadın sığınaklarını da ziyaret etmek var.

17 Aralık öncesi bir Brüksel ziyareti sırasında tanıştığım Emine Bozkurt Türkiye’yle ilgili bu görevinden ötürü oldukça heyecanlıydı. Avrupa Parlamentosu, Bozkurt ve beraberindeki uzmanları 16 Mart tarihinde dinleyecek.

Bozkurt’un hazırlayacağı ‘Türk Kadını’ raporu ise temmuz ayında parlamentoya sunulacak.

Bozkurt’un raporu, Türkiye’nin AB üyeliği yolunda ne gibi bir gelişme sağladığını ortaya koyan ilk kapsamlı rapor olacak. Bakalım Türk kökenli Avrupalı parlamenter Emine Bozkurt, Türkiye’deki hemcinslerini nasıl anlatacak?
Yazarın Tüm Yazıları