TRT, folklora ihanet edemez

12 Nisan 2008 Cumartesi gecesinden itibaren TRT 1’de yeni bir yarışma programının yayımına başlandı: ’Altın Adımlar Halk Oyunu Yarışması’

Kültür ve Turizm Bakanlığı’nda halk oyunları dahil Türk halk kültürü alanında araştırma yapmak, bu değerleri yaşatmak amacıyla kurulan folklor biriminde ve Devlet Halk Dansları Topluluğu’nun bağlı olduğu Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü’nde 1970-1998 yılları arasında yönetici olarak görev yaptım. Halk oyunları, yemek, el sanatları, halk müziği yarışması düzenleyenleri makale ve konuşmalarımla hep uyardım: "Elma ile armudu, çileği yarıştıramazsınız. Ancak elmaları kendi arasında, armutları kendi aralarında yarıştırabilirsiniz. Halayı barla, zeybeği horonla yarıştıramazsınız. Hareketli oyunlar daima birinci gelir" dedim. Milliyet Gazetesi bir süre sonra uyarılarıma kulak verdi. Liselerarası Halk Oyunları Yarışması’nda halk oyunlarımız; zeybek, karşılama, bar, halay, horon, kaşıklı oyunlar gibi bölümlere ayrıldı. Her ekip, kendi bölümü içinde yarıştı.

Böylece adalet nispeten sağlandı.

TRT, tutmuş zeybeği horonla, halayı barla yarıştırıyor. "Oynayan grupların başarısını ölçüyoruz. Oynadıkları oyunla ilgilenmiyoruz" yalanına kimse inanmaz. İşin içine GSM oyları da girince, bölgesel oylar, zeybek gibi ağır oyunları oynayan grupların aleyhine sonuçlanacaktır. Şimdiden birinci, ikinci, üçüncüyü noter huzurunda bir káğıda yazıp teslim edebilirim.

Türkçe seçici kurul değil Fransızca jüriyi tercih eden TRT, halk oyunlarıyla seyircilik dışında ilgisi olmayan (bir kişi hariç) sanatçıları, seyredilme yoğunluğu (reyting) uğruna not vermekle görevlendirmiş. Hál böyle olunca, ’şalvarın paçası geniş, entarinin kolu uzun’ diye halk oyunu kıyafetlerini bilmeyen kişiler, not kırmakla övünebiliyorlar.

Halk oyunlarına ilgi çekmek, gençleri özendirmek mutlaka gerekli. TRT güzel bir iş yapmak istiyorsa, yarışmayı halk oyunları dallarına göre sürdürmeli. Söz gelimi; bir hafta bütün gruplar sadece zeybek oynamalı, ertesi hafta bar gibi. Türkiye Halk Oyunları Federasyonu yarışmanın kusurlarını gidermeye çalışacağı yerde, bu kültürel cinayetin işlenmesine yardımcı olmuş. Seçici kuruldaki tek halk oyunları öğretmeni de alacağı ücreti kaybetmekten korkmuş olmalı ki, doğru yolu göstermemiş.

Haftalar geçtikçe yanlış daha iyi anlaşılacak, gençlerin de bol bol gözyaşları dökülecek.

Nail TAN-ANKARA

Başbakan’a; olduğunuz gibi görünün ya da göründüğünüz gibi olmayın

BAŞBAKAN’ın son günlerdeki laiklik ve demokrasi konusundaki derslerini hayretle ve ibretle izliyorum. Bu kadar ani değişime, pes doğrusu. Atatürk resimleri önünde yapılan konuşmalar, hiç inandırıcı gelmiyor insana.

Çünkü o yüce insan için söyledikleriniz arşivlerde kayıtlı. Bir de, hani demokrasi sizin için araçtı.

Ne oldu! Sayın Başbakan’ın siyasi görüşünde bir değişme mi oldu. Çünkü bu söylemler onların görüş ve düşüncelerine pek uymuyor.

Sayın Başbakan, devletin bütün kurumlarıyla kavga ediyor, yüksek yargıya, bir devlet adamının söylememesi gereken lafları söylüyor, sonra da demokrasi adına konuşuyor. Bu konuşmalarında ne kadar samimi olduğunu düşünmek dahi istemiyorum. Çünkü gerçek Recep Tayyip Erdoğan bu konuşmaları yapan olamaz.

Sayın Başbakan! Ya olduğunuz gibi görünün, ya da göründüğünüz gibi olun.

Haluk ÖZTAN

Erkeklerin feminist olma zamanı geldi

PİPPA Bacca’nın feci ölümü bir kez daha göstermiştir ki, erkek cinselliğinin kutsandığı, kadın bedeninin arzu objesinden başka bir hál alamadığı bir kültürde hiçbir kadının -ne Batılının ne Doğulunun- tecavüze karşı güvencesi yoktur. Bu noktada artık şunu haykırmaktan başka çare kalmadı: "Yeter artık! Erkekler, kendinizi ve cinselliğinizi sorgulamak zorundasınız! Siz cinsel kontrolsüzlüğünüzü doğal ve hatta takdir edilir bir özellik olarak düşünmeye ve sunmaya devam ettikçe, bizim hayatımız tehlikeden kurtulmayacak! Siz gazete arka sayfalarındaki mayolu kadın resimlerine karşı çıkmadıkça, Olga’lar, Helga’lar, Pippa’lar tecavüze uğrayacak! Siz namusu örtünmekle eşitlemekten vazgeçmedikçe, kadın bedeni arzulu bakışlarınızdan kurtulamayacak! Siz kadın bedenini ’kullanılabilir’ ve/veya ’sahiplenilebilir’ bir nesneye dönüştüren tüm kültürel ve toplumsal kalıplara karşı aktif olarak mücadele etmedikçe, kendiniz dahil hiçbir erkeğin kadınlar üzerindeki tahakkümü sona ermeyecek! Bu forumda daha önce dönen bir tartışmayı canlandırmak gerekirse; artık erkeklerin feminist olma zamanı geldi ve hatta geçiyor! Salt eşitliğe inanmakla da feminist olunmuyor maalesef...Zeynep GAMBETTİ

’Karakter hastalığı’

TÜRK adaleti, Türk hukuku, psikoloji ve psikiyatri bilmiyor. Eğer bilseydi bu psikopatları, bu sabıkalı sapıkları serbest bırakmazdı. Bu karakter hastalarının asla uslanmayacaklarını bilirdi. Türk halkının başına ne geliyorsa psikoloji bilmeyişinden geliyor. Bu psikopatlar serbest dolaştıkça daha çok tecavüzlerin, cinayetlerin utancı yaşanacaktır. Türkler dünyada bu sapıklar yüzünden ’Barbar, vahşi, katil’ olarak damgalanacaklardır. Psikopati bir karakter hastalığıdır. Bir yazar, tinerci çocuklar için şöyle yazmıştı:

"Ne yapalım yani, bunları Hayırsız Ada’ya mı koyalım?"

Hayır, Hayırsız Ada’ya değil, hayırlı adaya koyalım ama masum insanların arasına koymayalım. Sapıklar toplum içinde rahatça dolaşırken normal insanlar, demokratik hakları çiğnenip mağdur edilmemelidirler.

Nur YAYCIOĞLU-Psikolog

Biliyor musunuz

CHP Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, TBMM’ye ’Ticari Taksilerde, Taksi Dolmuş ve Dolmuşlarda Yenileme Yapılması, Araçların Bir Kereye Mahsus Olarak Değiştirilmesi Sırasında Araç Sahiplerinden ÖTV ve KDV Alınmaması’na ilişkin bir kanun teklifi hazırladığını...

AYVALIK Belediye Başkanı Hasan Türközen’e... Ayvalık’ın en muhteşem seyir yerlerinden olan Cennet Tepesi’ne TOKİ yetkililerince mesken yapılmasına (TOKİ elemanlarını yönlendiren uyanık, çıkarcı, rantiyelerin amaçlarını göz önünde tutarak) karşı verdiğiniz azimli mücadeleyle aldığınız yeşil alan kararından dolayı şahsınızı ve belediye meclis üyelerini canı gönülden kutlarım.

Seviye-Suat YARDIM