Telefon dinleme yasa taslağı için öneriler (II)

TÜRKİYE ’de günlük yaşamda son dönemin getirdiği en önemli alışkanlıklarından biri, hassas görüşmeler yapılacağı zaman cep telefonlarının oda dışında bırakılmasıdır. Bunun nedeni, pek çok vatandaşın cep telefonlarının ses yansıtıcısı olarak da kullanıldığı ve bu şekilde de dinlendikleri yolundaki şüphesidir.

Haberin Devamı

Bu, 2009 Türkiye’sine özgü bir “korku trendi”dir.

ORTAM DİNLEMELERİNİN YARATTIĞI KORKU

*  Bu yaygın korku halinin ortaya çıkmasına yol açan pek çok faktör söz konusu. Bunların başında telefon dinlemelerinin yaygınlığı geliyor. İkinci olarak, yasal dinleme kayıtların bile ayıklanmadan dava dosyalarına konularak, özel hayatların kamuoyuna teşhir edilmesinin insanlarda yarattığı psikolojik baskıyı sayabiliriz.

*  Ayrıca, bu korkunun gerisinde devlet kurumlarının geçmiş sicillerinin vatandaşta pek güven telkin etmemesinin de rolü büyüktür kuşkusuz. Son dönemde bütün bunlara eklenen ve korkuyu iyice perçinleyen başka bir gelişme daha var: ortam dinlemesi... Evlerde, işlerlerinde yapılan özel konuşmalar bir takım teknik imkanlarla kaydedilip, daha sonra internet sitelerine konularak insanlar teşhir ediliyor.

Haberin Devamı

*  İçinde bulunduğumuz yılın en önemli ortam dinlemesi skandalı olarak Genelkurmay eski Başkanı Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı’nın tam 4 ayrı konuşmasının geçen şubat ayında internete konulması ve oradan alıntılanarak bazı gazetelerde yayımlanması sayılabilir.

ASLINDA YASADA HÜKÜM VAR, AMA İŞLETİLMİYOR

*  Aslında bu ihlaller konusunda mevzuatta çok büyük bir eksiklik yok. Ortam dinlemesi durumu, 2004 tarihli Ceza Muhakemesi Kanunu’nda -ismi bu şekilde konmasa da- suç olarak tanımlanıyor ve yaptırıma bağlanıyor. Yasanın 133’üncü maddesi “Kişiler arasında aleni olmayan konuşmaları taraflardan herhangi birinin rızası olmadan aletle dinleyen ve ses alma cihazı ile kaydeden kişi 2 aydan 6 aya kadar hapis cezasına çarptırılır” diyor.

*  CMK 134 ise “Kişilerin özel hayatının gizliliğini ihlal eden kimse 6 aydan 2 yılma kadar hapis cezasına çarptırılır” diyor, ayrıca konuşmaların basın yoluyla işlenmesi halinde cezanın yarı oranında artırılacağını belirtiyor. Kanımızca her iki madde de ortam dinleme ihlalleri için uygulanabilir. Ancak, ortam dinlemesi kayıtları internet sitelerinde sesli olarak ve bazı gazetelerde tutanak olarak yayımlandığı halde bugüne dek TCK’nın bu maddeleri işletilmemiştir.

Haberin Devamı

*  Hükümet telefon dinleme suçlarına caydırmak için yasa değişikliğine giderken, karar vericilerin ortam dinlemeleri konusunda şu noktaları dikkate almalarında yarar var:

ÖNERİ 1) Yasa gözden geçirilirken, “ortam dinlemesi” bir suç kategorisi olarak spesifik bir şekilde tanımlanmalı, bu konudaki cezaların artırılması yoluna gidilmelidir.

ÖNERİ 2: Telefon dinleme ihlallerinde önemli bir sorun, savcıların şikayet olmadıkça harekete geçmemeleriydi. Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in, yeni düzenlemede savcıların şikayet olmadan doğrudan yetki kullanmalarının “önünün açılacağını” belirtmesi kuşkusuz olumludur. Ancak bu yapılırken, ortam dinlemelerin de bu değişikliğin içine dahil edilmesi şart gözüküyor.

Haberin Devamı

TEKNİK TAKİP DİNLEME GİBİ DENETLENMELİ

*  Çok önemli bir nokta daha var. CMK’nın 140’ıncı maddesi, kolluk kuvvetlerinin ortam dinlemesi yapmalarına kapıyı aralayan “teknik takip” yöntemlerini düzenliyor. Bu maddede, büyük ölçüde telefon dinlemeye konu oluşturan suçlar için hakim kararıyla “Kuvvetli şüphe olması halinde, şüpheli veya sanığın kamuya açık yerlerdeki faaliyetleri ve işyeri teknik araçlarla izlenebilir ses veya görüntü kaydı alınabilir” deniliyor.

*  Buradaki sorun şudur: Telefon dinlemede, hakim kararından sonra Telekomünikasyon Başkanlığı’nın (TİB) da onayının alınması gerekiyor ve dinleme faaliyeti TİB’in denetimi altında yapılıyor. Oysa 140’ıncı maddedeki teknik takip üzerinde bu tür bir denetim söz konusu değil.

Haberin Devamı

ÖNERİ 3: Yasa yeniden yazılırken, teknik takip faaliyetleri için de bir denetim mekanizması getirilmelidir. Bu çerçevede Emniyet ve Jandarma’nın kullandığı seyyar istihbarat araçlarının hukuki altyapısı, zimmetlenmesi ve denetimi meselesindeki boşluklar da yasa değişikliği sırasında etraflı bir şekilde ele alınıp çözüme bağlanmalıdır.

Yazarın Tüm Yazıları