Tatsız tuzsuz sorular

TERÖR örgütü, ’belinin kırılıp bitiş noktasına geldiği’ söylenirken, yeni bir saldırıyla 15 yiğidimizi daha şehit etti.

"Şehitlerin kanlarının yerde kalmayacağı, örgütün asla amacına ulaşamayacağı" demeçleri eşliğinde daha nice saldırıyı düzenlemeye de devam edecek.

İçimiz yanar, öfkemiz kabarırken mizahın sırası değil ama sorumluların ciddi görünümlü gafleti karşısında tek çıkar yol olarak mizahın ciddiyetine sığınarak vatandaşlık tepkimizi dile getirmeye çalışalım.

Bu saldırı nedeniyle İmralı’daki katilin haberleşme ve örgüte talimat verme özgürlüğü kısıtlanır mı? Teröristlerin mağduriyetini(!) önleyici, güvenlik güçlerinin elini kolunu bağlayıcı AB uyum yasalarında çıkarılması unutulmuş ya da ihmal edilmiş herhangi bir yasa kaldı mı? Kaldı ise bu gecikme AB’ye girişimizi olumsuz yönde etkiler mi?

En çok merak edilen soru ise... Bakalım ’Terörle Mücadele Yüksek Kurulu’ndan ne karar çıkacak?

R.Ç


AKP neden sıkıntılı

DÜNYANIN bütün gelişmiş demokrasilerinde en temel kural, yöneticilerin dürüst ve güvenilir olmasıdır. Bunun ölçütü de yöneticilerin iş ve aile yaşantılarının şaibelerden uzak ve edindikleri her türlü malın bir kaynağının olması ve bunun sürekli olarak kamuoyu ile paylaşılmasıdır. Eğer yöneticiler mal varlığı konusunda şeffaf, açık ve aleni değillerse o toplumda demokrasi yoktur, olamaz.

Son günlerde Ankara’da kimi belediyelerle ilgili çıkan haberler yine bu konu çerçevesinde değerlendirilmelidir. Çankaya Belediye Başkanı, hakkında var olan iddialar karşısında kendi mal varlığını açıklayarak önemli bir mesaj verdi. Peki başta Büyükşehir Belediye Başkanı olmak üzere iktidar partisinin yöneticileri neden mal varlıklarını açıklamakta sıkıntı çekiyorlar? Ya da dokunulmazlık gibi üçüncü sınıf bir demokraside var olabilecek bir konumu neden ısrarla savunurlar?

Bu anlayıştan demokrasi çıkar mı? Ankara hakkında da Türkiye hakkında da karamsarım.

Mehmet GÜNIŞIR

Aynı terane

BAŞBAKAN Erdoğan, dokunulmazlıklar konusunda göreve geldiğinden beri aynı sözleri söylüyor.

"Dokunulmazlıklarla ilgili ilkelerimiz var. O ilkeler çerçevesinde dokunulmazlıklardan yanayız. Sadece siyasetçiyi kapsayan, siyaseti adeta yozlaştırmayı hedefleyen ve burada kendileri için farklı güven kaynakları arayanlarla böyle bir şeyi tartışmayız."

Sadece siyasetçinin dokunulmazlığı kaldırılmaz, asker ve diğer bazı bürokratların da kaldırılması gerekir, diyor.

AKP’nin iktidar çoğunluğu elinde; her istediği yasayı çıkartırken, bu konuda da elini tutan mı var? Onların dokunulmazlığı kaldırılsın ki, sıra parlamenterlere gelsin!

Muhalefetin ’dilinden’ kurtulmanın tek yolu bu değil midir?

MÜSİAD’a kıyak

HADIMKÖY’den bir işadamı yazıyor... "Belediyelerde imarla ilgili rezaletleri dikkatle izliyoruz" diyor ve ekliyor:

"Benzer oyunlar Hadımköy Belediyesi’nde de oynanıyor. AKP’li belediyenin dört yıl sonunda yaptığı en önemli icraat, 120 dönüm sanayi arsasını MÜSİAD üyelerine tahsis etmek oldu. Kadir Topbaş’ın buna karşı olduğunu duyduk. Ama bizim ’becerikli’ başkan bu işi bir şekilde halletmiş... Köylünün elinden metrekaresi 15-20 dolara toplanan arsalar MÜSİAD üyelerine 250 dolardan satılıyor.

Bunu bir yere not edin... Son Silivri ve Gaziantep olaylarından bunun bir farkı var mı? Ha Ali, ha Veli..

Yazacak, söyleyecek çok şey var Hadımköy’de...

1919’daki AKP tarifi

SAİM Yazgat’
tan gelen bir not:

Mustafa Balbay’ın köşesinde geçen 30 Mayıs’ta ’Suud-İngiliz Kraliyeti’nin Buluşması’ başlıklı yazısında okumuştum aşağıdaki satırları: "Turgut Özakman ustanın Atatürk Kronolojisi kitabının 93. sayfasında yer alan bir rapora göre; 1919’da Türkiye’de nasıl bir yönetim gerektiğini tasarlayan İngilizlerin rapor yazma yetkisindeki tercümanı A. Ryan bakın ne diyor: ’Amacımız bölmek ve hükmetmek olmalıdır. Biz gerçek ideali ’din’miş gibi davranacak, çıkarcı bir grubu idareci olarak takdim etmeye çalışacağız.’

Çok AKP tarifi duydum, bundan güzelini okumadım!"

Otoparklar da alışveriş merkezi olsun!

LEVENT’teki Metrocity AVM’de bir otopark katı tamamen alışveriş merkezine dahil edildi, otopark kapatıldı. AVM’ler ve tüm inşaatlar inşaat ruhsatı alırken otopark zorunluluğunu karşılarlar ki bundan sonra inşaata başlarlar. İskán izni verilirken de otopark zorunluluğunun yerine getirildiği herhalde onaylanarak verilir. Zaten o tarihte bu katın otopark yerine mağaza olarak inşa edilmesi uygun olsaydı herhalde bu firma orayı otopark yerine mağaza yapmayı tercih ederdi. Otopark katı normal alışveriş katından sanıyorum daha büyük alana sahiptir. Şimdi burası Tepehome’a kiralanmış. Bu imar ve ruhsat değişikliği herhalde basit bir dilekçeyle ve bir bedel ödemeden olmaz. Ayrıca, bu alışveriş merkezi 3 saat ücretsiz olması gereken otopark kullanımını 1 saat ücretsiz olarak fiyatlandırıyor. Şimdi şöyle bir uygulama da çıkartıyorlar; otoparklarda kordonlar ile ayrılmış alanları ’vale park’ için tahsis ediyorlar; buraya park edemiyorsunuz. Bu uygulamayı Metrocity dışında başkaları da yapıyor; örneğin İstinye Park... K.O.

HUKUK; erdemli savcı ve yargıçlar elinde adalete hizmet eder.

Vesayet ve siyasal kaygılar ortamında ise zedelenir. Adaleti değil, kaosu, kargaşayı doğurur!

Salim EREL - 17. dönem Konya milletvekili

DÜZELTME- ’Bandırma Müftüsü İzmit’e gönderildi’
başlıklı önceki günkü haberi bize bildiren Necdet Çetin değil, Bandırmalı gazeteci Önder Balıkçı’dır. Düzeltir, Balıkçı ve okurlarımızdan özür dileriz.
Yazarın Tüm Yazıları