Taraflı Taraf

Defne Joy Foster’ın öldüğü evin sahibi Taraf Gazetesi’nin yazıişleri müdürü. Babası da aynı gazetenin genel yayın yönetmeni. Taraf gazetesi bu ölümde kesin astımdan taraf. Onu anladık da bu kadar da taraf olunur mu, onu bir türlü anlamadık!

2 Şubat Çarşamba sabahından beri herkes Defne Joy Foster’ın ani ölümünü konuşuyor. Dolayısıyla isimsiz bir komşu ya da olayın kahramanlarından birinin arkadaşı bile olsa konuyla ilgili sarf edilen tek cümle gazetelerde sayfa sayfa yer buluyor.
Bütün haber kanalları, gazeteciler olay yaşandığından beri, Defne Joy’un öldüğü evin sahibi, gazeteci Ahmet Altan’ın oğlu Kerem Altan’ın peşinde.
Babasının genel yayın yönetmenliğini yaptığı Taraf Gazetesi’nin Yazıişleri Müdürü Kerem Altan ise polise verdiği ifadenin dışında bugüne kadar kimseye tek kelime etmedi. Düşündüm ki kendi gazetesi varken, reytinginin çok yüksek olacağı belli bu konuşmayı tabii ki bir başka yayına-yayıma yapmaz.
Birkaç gün bekledim kendi gazetesine röportaj verecek mi diye; yok...
Birkaç gün daha bekledim kendi gazetesinde bu ölümle ilgili gelişmeler, Adli Tıp Kurumu’nun yaptığı, “Biz hiçbir ön rapor vermedik. Kesin ölüm sebebinin belirlenmesi için bir buçuk aya ihtiyacımız var” açıklaması yayınlanacak mı diye, o da yok!

İLK BELİRLEMEYİ KİM BELİRLEDİ

Taraf Gazetesi Türkiye’nin gündemine oturan bu haberi 3 Şubat günü ‘Yok Böyle Acı’ başlığıyla birinci sayfadan verdi. Uyuşturucu ve alkolün başını çektiği ölüm iddialarını yalanlamak için de büyük puntolarla “İlk belirlemelere göre ölüm nedeni astım krizi” diye verdi ki ortada böyle bir belirleme yok, sadece iddia var. En fazla polis tutanağı... “Taksim’de eğlence dönüşü arkadaşının Caddebostan’daki evine giden...” diye başlayan haber beşinci sayfanın göbeğinde devam etti ve Kerem Altan’ın adı burada sadece bir kez geçti. Ancak burada da kaynağı belirsiz bir açıklama vardı. Her haliyle taraf olarak, diyordu ki Taraf, “Kronik astım hastalığına bağlı solunum yetmezliği olduğu açıklandı!”
Ahmet Altan da aynı gün ‘Korkunç bir sabah’ başlıklı bir yazı yazdı. Defne’nin astım krizinde öldüğünden emin, olayın oğlunun evinde yaşanmış olmasındansa habersiz gibi.
4 Şubat’ta da aynı gazetede Defne Joy’un cenaze haberi vardı. Haber, ‘Ön otopsi çıktı’ ara başlığıyla verilmiş. Defne Joy’un vücudunda ‘Ölüme sebebiyet verecek darp, cebir, iğne izi, morluk’ gibi belirtilere rastlanmadığının altı çizile çizile... Defne’nin ailesine ve özellikle de eşine sabır dileye dileye...
Ve 7 Şubat Pazartesi günü, herkes Defne Joy’u ve ortaya atılan iddiaları konuşmaya devam ederken, Taraf bu kez de ‘Nedir bu astım dedikleri’ başlığıyla bir kez daha geçirdi Defne’nin ismini sayfalarında. TV sayfasında ‘Bizim Doktorlar’ programını anonsladı ve Defne Joy Foster’ın ölümünün ardından gündeme gelen astım hastalığı hakkında merak edilen sorulara uzmanların cevap vereceğini yazdı. Defne’nin doktoru astım hastalığının Defne için ölümcül olmadığını açıklamışken... Adli Tıp Kurumu ön otopsi diye bir şeyin olmadığını, kesin sonucun bir buçuk aydan önce çıkmayacağını söylemişken...
Taraf bu ölümde kesin astımdan taraf onu anladık da, bu kadar da taraf olunur mu onu bir türlü anlamadık!

Eee camide buluşalım?

Yıllar önce Bodrum’da gittiğim bir restoranda mönü istemiş ve Fincesi bile olan mönünün Türkçesinin olmadığını öğrendiğimde restoranı terk etmiştim. Çünkü garsonun özrü kabahatinden büyüktü. Türkçe mönüye ihtiyaçları yokmuş, müşteriler turistmiş...
Geçen hafta Bağdat Caddesi’nde bir arkadaşımla buluşacağım. Semt konusunda anlaşamayınca, tam olarak nerede olduğumu sordu. Ne söylesem bilemedim... Etrafımdaki tabelalara bakarsam Türkiye’de olmadım kesin çünkü!
İngilizce, İtalyanca, Fransızca, Japonca, Çince filan bilmiyorsan çıkma sokağa ya da sus otur evinde. Çünkü ağzından öyle bir kelime çıkar ki sen bile toplayamazsın onu!
Dilimi döndürüp de asla ismini telaffuz edemeyeceğim ve söylemeye çalışsam bile karşımdakinin ne söylemeye çalıştığımı asla anlamayacağı onlarca mağaza, restoran, dondurmacı, kahveci vs. arasında çırpınıp dururken tanıdık ve söylerken hata yapma riski sıfır olan tek bir yer geldi aklıma.
“Erenköy’de ışıkların dibinde Galip Bey Camii var, sen onun önüne gel” dedim. Kendimden son derece emin adımlarla da buluşma yeri olan camiye doğru yürüdüm...

NBR CNM KUŞAĞI

Hafta başında gazetelerde Karaman Belediye Başkanı Kamil Uğurlu’nun açıklamalarını okuyunca derin bir ‘oh’ çektim. Belediye Meclisi’nin kararıyla tescilli markalar dışında bundan sonra ismi Türkçe olmayan hiçbir işyerine ruhsat vermeyeceklermiş. Türk alfabesindeki 29 harf içinde yer almayan harflerle Türk dilinin temel kurallarına aykırı sözcüklerin kullanılmaması için çaba sarf edeceklermiş. Mevcut işyerlerindeki Türkçe olmayan isim ve tabelaların Türkçe kelime ve isimlerle değiştirilmesine özendireceklermiş...
30 yaş üstü çok iyi bilir ki, yabancı isim kullananları özenti bulur dalga geçerdik eskiden. Nereden nereye geldik... Türkçe konuşan ülkeler tarafından geçen yıl, ‘Türk dünyasının dil ve kültür başkenti’ ilan edilen Karaman’ı ve belediye başkanını sonuna kadar destekliyorum. Bu kararın diğer belediyelere de örnek olmasını gönülden diliyorum. Çünkü ben hala ‘nbr cnm’ kuşağıyla da bir gün aynı dili konuşabilmeyi umut ediyorum...
Yazarın Tüm Yazıları