‘Taha Bey ve kızları’

SEÇİM geçtiği için rahatça yazabilirim.Ahmet Piriştina eski bir arkadaşımdır. Geçen yaz Çeşme’de kızının nişanına katılacak kadar da iyi dostumdur.

İzmir Belediye Başkanlığı’nı bileğinin hakkıyla kazanmıştır.

AKSOY AKRABAM

Benim ‘İdeolojiye değil, hizmete oy verin’ dediğim türden başarılı bir başkandır.

Ama okuyucularımın bilmediği bir başka bilgi vereyim.

AKP İzmir Belediye Başkan adayı Taha Aksoy akrabam olur.

Taha Aksoy, kız kardeşimin eşinin amca çocuğudur.

Kız kardeşimin eşinin aile büyükleri muhafazakár insanlardır.

Hepsi çok iyi ve modern çocuklar yetiştirmişlerdir.

İkinci ve üçüncü kuşak çocukların bir bölümü Amerika’da, bir bölümü Türkiye’nin başka yerlerinde iyi eğitim almışlardır.

Önceki gün Milliyet’in Pazar ekinde Elif Korap’ın, Taha Aksoy’un iki kızı ile yaptığı çok güzel mülakatı okudum.

O mülakattan ne kadar modern ve hoşgörülü insanlar oldukları anlaşılıyordu.

Mesela Betül Aksoy’un şu sözleri:

‘Ben Piriştina’nın başkanlığı döneminde Ankara’daydım. Ama tabii ki kendisine sempati duydum. İzmir’de taş üstüne taş koyan birini tabii ki severim. Kendisi çok güzel şeyler de yaptı. İzmirli olarak teşekkür ediyorum.’

Doğal olarak her ikisi de babalarına oy vermişler.

ONA OY VERİRDİK

Ama şunu da hiç çekinmeden söyleyebiliyorlar:

‘Babam aday olmasaydı, herhangi bir seçmen olsaydım belki Piriştina’ya daha yakın olabilirdim. Babam olmasaydı Piriştina’ya oy verebilirdim ama babamın bu işi daha iyi yapacağına inandığım için babama oy verdim.’

Betül Aksoy
ve Banu Aksoy Macit’i yıllardır görmüyorum.

Ailenin öteki üyeleri gibi ikisi de son derece çağdaş ve açık fikirli insanlar olmuşlar.

Bu yazıyı, mülakatta dikkatimi çeken bir cümle nedeniyle yazıyorum.

Betül Aksoy, şunu söylüyor:

‘Bir dahaki seçim çalışmalarına çok daha erken katılacağız.’

Bu sözlerden Taha Aksoy’un AKP’de siyasete devam edeceği anlamını çıkarıyorum.

CHP yeniden yapılanmayı tartışıyor.

Bu yapılanma sırasında Taha Aksoy’un iki kızının söylediği sözleri dikkate almalıdırlar.

Bu gibi insanlar çoğaldıkça, AKP ile ilgili önyargılar da azalacaktır.

O zaman ‘ideoloji’ bayrağı altında oy isteme stratejilerinin etkisi yavaş yavaş kaybolacaktır.

Bana göre, 28 Mart seçimi, Türkiye’de ‘zoraki duygularla’ ve ‘ideolojik baskı altında’ yapılan son seçim olmuştur.

Bundan böyle insanlar daha rahat hareket edecek ve siyaset de buna göre şekillenecektir.

İnsanlar derken, sadece oy verenleri kastetmiyorum.

Aynı zamanda siyasete giren insanlar açısından da zorlamalar ortadan kalkacaktır.

SİYASİ TSUNAMİ

Eğer AKP ve Başbakan Tayyip Erdoğan, ’milli görüşün’ ve dar siyasi kadroların tuzağına düşmezse, önümüzdeki seçimde çok sayıda liberal ve çağdaş insan AKP’den aday olmak için başvuracaktır.

Onların sayısı arttıkça, AKP de merkezin ‘ötekiler gibi oy verilebilecek partiler’ tarafında yer alacaktır.

Zaten 28 Mart seçimi, daha şimdiden bu eğilimin başladığını gösteriyor.

Seçim öncesinden beri ısrarla şunu savunuyorum.

Bu bir ’siyasi ve sosyal tsunamidir’.

Modası geçmiş bir sol demagoji ve sadece ‘laiklik’ kavramı ile bu dev dalgaların karşısında durmak mümkün değildir.

Eğer AKP türban, imam hatip ve YÖK gibi konularla toplumu germezse, AB yolunda yürümeye devam ederse, CHP için artık yolun sonuna gelinmiş demektir.

CHP BİTTİ Mİ

CHP’nin sığındığı son kale olan ‘ulusalcılık’ da MHP’nin eline geçtiğine göre, bu partiden geriye ne kalıyor?

Onun için şu sorunun cevabını aramamız lazım.

Acaba ANAP gibi CHP de tarihi misyonunu tamamladı mı?

CHP’nin Türkiye’yi dengede tutacak balans ayarı yapma kabiliyeti hálá var mıdır yok mudur?

‘Taha Bey ve kızları’ Türk siyaseti açısından çok önemli bir dönemin ilk işaretlerini veriyor.

CHP bu kızlara çok, ama çok iyi bakmalı...
Yazarın Tüm Yazıları