Şu gözyaşı coğrafyasına haykırarak soralım mı?

ŞU gözyaşı coğrafyasında...

Haberin Devamı

Her sabah içimizdeki ekranları karartan haberlerle...
Ölümlerle, şehitlerle, acılarla, kayıplarla kıvranarak uyanıyoruz ya...
Sanki “ölümcül bir kuşatma” var.
Gencecik çocukların ölüm haberleri, jilet yüklü bulutlar gibi kapanıyor üzerimize...
Kanıyoruz...
Uluslararası ajansların haber haritasına bakın.
Dünyanın kanayan tarafındayız.
Afganistan’dan Suriye’ye, Irak’tan Afyon’a, İran’dan Mısır’a, Filistin’den Kıbrıs’a kadar, kan çanağı gibi bir coğrafya...
Mülteci ölümlerinin kaçak coğrafyası.
Ajansların bütün acılı haberleri...
Flaş...Flaş... diye geçen felaket ve kriz haberleri bu coğrafyadan geliyor.
İran’la nükleer gerilim.
Suriye’ye ambargo...
Irak’ta ölen 1 milyona yakın insan...
İşgal altındaki Azerbaycan toprakları.
Ermenistan gerilimi.
30 yıldır topraklarımızda akan kardeş kanı.
Sormayalım mı peki?
Nedir bu gözyaşı coğrafyasının kaderi?
Dönüp Avrupa’ya bakın! Yüzlerce yıl dünyayı kanatmış.
Ama demokrasiye geçtikten sonra durmuş kan.
Mesela, ETA’dan İRA’ya kadar, Madrid, Barselona’yla kardeş olmuş.
Londra-Belfast arasındaki kin bariyeri kalkmış. Berlin duvarı sarmaşık bağlamış.
Farklı renklerin, kültürlerin, dillerin, ırkların, inançların zenginliğe dönüştüğü tek zemin olan demokrasi durdurmuş kanı.
Paylaşılamayan topraklar, paylaşılamayan özgürlükler ve paylaşılamayan hırslara karşı tek bağışıklık olan özgürlükler sayesinde bulunmuş ortak yaşamın rengi...
Peki bu durumda kendimize dönüp sormayalım mı?
- Biz neden bulamıyoruz bu ortak yaşam rengini?
- Şeyhlerin, kralların, emirlerin, diktatörlerin coğrafyasında,
demokrasiye inanan bir toplum olarak, o “demokratik adaleti” neden bulamıyoruz?
Halkların acılı tarihleri, dünden bugüne yazılmıyor.
Devletler, şirketler gibi birkaç evrakla kurulamıyor.
Asırlar alıyor.
Bakın Cumhurbaşkanlığının forsuna.
15 yıldız vardır.
Ve biz o yıldızlara bakarak tarihte 15 devlet kurduk diye övünürüz...
Ama unutmayalım ki, eğer 15 devlet kurduysak, bu aynı zamanda,
15 devlet batırdık demek değil midir?
Türkiye Cumhuriyeti son devletimizdir.
Birlikte ve barış içinde yaşamaya mecbur olduğumuz bu topraklarda, anıların, geleneklerin, tarihin, kültürlerin, dillerin bir sarmaşık gibi birbirine dolandığı bu zenginlikte,
artık çok iyi anladık...
Yalnızca, silahla, vurarak, intikam yeminleri ederek dağa çıkarak olmuyor.
Bunca acının arasında bize üç şey gerekiyor:
- Özgür bireyler...
- İnadına moral...
Ve en önemlisi, “Demokratik adalet” için
- Daha fazla demokrasi...
Hepimizin başı sağ olsun...

Yazarın Tüm Yazıları