Sotheby's'in sahibine hapis

Christie's'in Londra merkezinde iğne atsan yere düşmeyecek. Podyumda Christie's'in açık arttırma müdürü satışa çıkarılan parçaları numara sırasıyla takdim ediyor.

İrili ufaklı tablolar getiriliyor, müdür mikrofondan taban fiyatını açıklıyor. Şık kıyafetli alıcılar renkli katalogdan eserin tarihçesini inceliyor. Bazıları girişte kayıt yaparken aldıkları numaraları kaldırıp fiyatı artırıyor. Beni davet eden müdürün sekreterine ‘‘Elimi kaldırsam ne olur?’’ diyorum. Genç sekreter, ‘‘Bin sterlin taahhüt etmiş olursun, üzerine kalırsa tüm fiyatı ödemen gerekir’’ diyor. Banka hesabımdaki miktar aklıma geliyor. Yanlışlıkla kolumu oynatsam elaleme mahçup olacağız.

Mikrofondan ‘‘Lot 17’’ anonsuyla iki koruma, tabloid gazete boyunda bir tablo getiriyor. Ortaçağ asillerinin süslü kıyafetinde küçük bir çocuğun göğüsten yukarı portresi. Gözleri ışıl ışıl. Öylesine canlı ki pembe yanağına dokunsam sanki konuşacak. Sekreter fısıldıyor. ‘‘En değerli parça bu. Velazquez'in oğlunun resmi.’’ 250 bin sterlinle açılıyor artırma. Christie's'in müdürü salonun sağına bakıyor ‘‘300 bin’’, gözü arkaya gidiyor, ‘‘350 bin.’’ İki saniyede 50 bin sterlin artıyor minik tablonun fiyatı.

Velazquez tablo satışıyla kirasını, eşinin, oğlunun ihtiyaçlarını karşılayabildi mi? Kaç günde tamamladı bu resmi? Ben düş üretirken tablo bir milyonu geçiyor. Geriye dönüp bakıyorum kim artırıyor fiyatı diye ama el-kol kaldıranı göremiyorum. Salon sessizlik içinde. 10-12 yaşındaki İspanyol çocuğun resmi iki milyonu aşıyor. Dört milyona gelince sağdan fiyat artıran herhalde çekiliyor. Müzayede evi müdürü, ‘‘Sat, sat, sattım’’ diye tokmağı vuruyor. Arkalarda gri yağmurluklu bir adam ayakta. Yanındakiler tebrik ederken yaklaşıp adını soruyorum. İsteksizce, ‘‘Simon Norton’’ diyor. Adam California'da kendi adını taşıyan müze için açık artırmaya girmiş. ‘‘Aşk Güzel Şeydir’’ filminin aktrisi Jennifer Jones'un kocası. Rakibi ise Tate Gallery'nin genel müdürü.

Sonraları çeşitli müzayedeler izledim. Ama hiçbiri uzun yıllar önce tanık olduğum Velazquez resminin satışı kadar beni etkilemedi. Son günlerde New York sanat aleminde çalkalanan Sotheby's-Christie's skandalını takip ederken eski anılar canlandı belleğimde.

Yerkürede sanat, takı ve mobilya açık artırımlarının yüzde 90'ını kontrol eden bu iki müzayede evi aralarında anlaşarak satıcı ve alıcılarını 7 yılda 500 milyon dolar dolandırmışlar. Sotheby's'in sahibi Alfred Taubman ile genel müdürü Diana ‘‘DeDe’’ Brooks New York'ta yargılanıyor. Christie's'in sahibi Sir Anthony Tennant New York'a gelmeye yanaşmıyor. Demir Leydi diye tanınan DeDe suçu kabullenirken, Taubman, Anthony Tennant ile anlaşma yaptı. ‘‘Fiyatları şişirdik, komisyonları yüzde ikiden yüzde 10-15'e çıkardık. Ben patronun direktifini uyguladım’’ diye kendini savunuyor.

76 yaşındaki Alfred Taubman 700 milyon dolarlık servet sahibi bir işadamı. Avukatları, ‘‘Sotheby's'i İsrail Güzeli eşine hediye olarak satın aldı. Tüm işleri DeDe yönetirdi. İcra komitesi toplantısında uyur, sadece yemek molasında ne yiyeceğini sorardı. Suçlu Genel Müdür DeDe'dir.’’ diyorlar. İki yıldır süren davada Sotheby's ile Christie's müşterilerine 512 milyon dolar tazminat ödedi, jüri bu hafta Taubman'ı suçlu buldu. Yasalara göre üç yıl hapse mahkum olacak.

Müzelere, özel koleksiyonlara eserler satmış Burhan Doğançay'a, ‘‘Velazquez, Van Gogh, Raphael ve Picasso'nun tabloları niye milyonlarca dolara satılıyor?’’ diye soruyorum. ‘‘Çok yetenekliydiler. Kiliseden, dönemin zenginlerinden büyük destek gördüler. Yeni bir şey yaratmak çok zor. Son kuşaktan Jasper John'un Amerikan bayrağı tablosu 20 milyon dolara satıldı. Kimine göre hayli abartılmış bir meblağ bu, ama resim bütün sanat dalları arasında en öznel olanı’’ yanıtını veriyor.

Gene de Jasper'in bayrağına, Andy Warhol'un Cambell teneke çorba resmine, Velazquez'in oğlu tablosuna milyonlar ödenmesine aklım yatmıyor.
Yazarın Tüm Yazıları