Doğan Uluç

Hürriyet, Muhammed Ali ile ringde

14 Haziran 2016
Üst üste kasla katlanmış sağ kolu göğsüme dayalı, sol eliyle ''Gel, gel'' diye davet çıkarıyor ama aklımı kaçırmadım. Karşımda heykel gibi sert görüntülü, kısa şort içindeki dev yapılı adam Muhammed Ali. İkimizde karşı karşıya ring ortasındayız. Şaka da olsa yumruklaşmaya hiç niyetim yok. Ali ısınma egzersizine başlıyor. Tarih 1966. Mayıs ortası.

Ali Londra'ya Avrupa ağır sıklet boks şampiyonu Henry Cooper'la maça gelmiş. İdman sonunda buluşuyoruz. Eşofman giymiş, beyaz tişört üstüne. ''Merhaba şampiyon.'' diyorum, yanıtı ''Aleykümselam.'' Getirdiğim Hürriyet'i gösteriyorum, dikkatle inceliyor. ''Hürriyet ismi b ana yabancı değil. Sol köşedeki ayyıldızlı bayrağı da tanıdım. Amerikalı Müslümanların çoğundaki gibi ceketimin yakasında hilal ve yıldızlı rozetim var.''

 

İngiliz kökenli Cooper'la karşılaşması çok önemli Muhammed Ali için. 3 yıl önce karşılaştığımızda tesadüfi bir yumrukla beni yere düşürdü. Boks hayatımda ilk kez ringde düştüm ama sonraki raundlarda Henry'yi perişan ettim. İngilizler şimdi gene düşmemin hayalini yaşıyorlar. Büyük yanılgı içinde olduklarını göstereceğim onlara. Türkiye'deki Müslümanlara selamlarımı ilet Hürriyet kanalıyla. Benden hayır dualarını eksik etmesinler.''
Maç günü yaklaşırken bir kaç kez Ali'yi idmanda izlemeye gittim. Son kez James Bond türü bir film çekimi için Londra'ya gelen Yeşilçam'ın yakışıklı aktörü Göksel Arsoy'u da Ali'nin idmanına götürdüm.

 

42 bin izleyici kapasiteli Arsenal stadında Muhammed Ali-Henry Cooper maçında bana ayrılan numaralı yere gidince hayal kırıklığına uğradım. Tepedeki sıradan stat ortasındaki ringi seyretmek için dürbüne ihtiyacım olacaktı.

 

Maç saati geldiğinde sahaya çıkan tünel ucunda beyaz bornoz içinde Muhammed Ali göründü. Ali yuha ve alkışlar arasında izleyicileri selamladı. Kamera çantamı omuzlayıp tribünlerden koşarak aşağı inmeye başladım. Ön sıraları, pahalı koltuk dizilerini geçip ringe geldim. Çığlıklar alkışlar sürüyor, gözler Henry Cooper'da ring yanında boş bir tabureye oturuyorum. Maçı en yakından seyredeceğim için mutluyum. Tanıtım, takdim konuşması bitiyor. Yardımcılar ringi boşaltıyor. Arkamdan otoriter bir ses. ''Genç adam, o tabure benim boksörümün'' diyor. Dönüyorum karşımda Angelo Dundee. Ali'nin baş antrenörü. Özür dileyip kalkıyorum. Maçı dizlerimin üstünde seyrediyorum ama şikayetçi değilim.

Yazının Devamını Oku

Kuruş esirgeyen de Cadillac'ını bağışlayan da var

21 Mart 2016
Kömür karası bir piyano. 'Upright' denilen türden. Fabrikadan yeni çıkmış gibi pırıl pırıl. Klavye kapağı üstündeki isim Baldwin. Ünlü markalar sıralamasında ilklerden biri. İri kıyım iki adam itekleyerek kamyona yüklemeye çalışıyorlar. Arnavut kapıcıya soruyorum: ''Binadan taşınan mı var?''

Başını sallayıp 'Hayır' diyor. New York'un göbeğinde zengin mahallesini yarıdan kesen Park Avenue'deki binanın kapıcısı piyanonun dar gelirli kesimde bir meslek okuluna bağışlanacağını açıklıyor. Baldwin müzik aleminde Steinway'le başabaş yarış eden bir marka. En ucuz modeli dahi binlerce doları aşıyor. Emektar kapıcı Baldwin'in sahibi apartman kiracısı yaşlı karı-kocanın tek kızlarına sürpriz hediye olarak aldığı piyanoyu hiç kullanmadığı için elden çıkardıklarını söylüyor.

Bağış şimdilerde yalnızca varlıklı Amerikalıların değil her gelir düzeyindeki insanların ilgi gösterdiği yoksula yardım yaklaşımının göstergesi oldu. Yazılı basın bir yandan şehirde evsizlere barınak ve sıcak gıda yardımı için çağrıda bulunurken televizyonlar açlıktan deri-kemik kalan çocukların dramatik görüntülerini ekranlara taşıdı.

Amerika'da kar gözetmeden yardım amacıyla kurulan 1.5 milyon kurum faaliyet gösteriyor. Köşe başlarında el avuç aşarak dilenenleri görmezden geçip gidenlere rağmen gönüllü yardım kurumlarına son beş yılda yapılan bağışlar 300 milyar doların üstünde. 

''Kars 4 Kids'', yoksula yardım programında önde gelenlerden biri. Ülke sathında 60 radyo istasyonunun yayınlarını her gün 50 milyon kişi izliyor. 1994'te mütevazı bir gündemle faaliyete geçen 'Kars...'ın gönüllü kadrosunda 32 bin kişi çalışıyor. 

Yazının Devamını Oku

Çılgın bir dünyada yaşıyoruz

6 Aralık 2015
Sonbahar güneşi lokanta havasını ısıtmış ama dışarısı soğuk.

Cam kenarındaki masadan kimi sabah yürüyüşünde, kimi köpeğini gezdiren, taksi bekleyişindeki insanlara gözüm takılıyor.

 

Çoğunun yanaklarını soğuk kızartmış.

 

Kahvemizi beklerken arkadaşım soruyor: ''Erdoğan-Putin krizi nasıl sonuçlanacak? Haberler iç açıcı değil. Amerika'nın devreye girmesi lazım. En önemli sorun Suriye ve Irak'ta.''

 

Amerika zaten yıllardır devrede.

 

Yazının Devamını Oku

Seri katilin pişkin ablası

28 Ağustos 2015
Otel barında buluşacağım arkadaşımı bekliyorum. İki tabure ötedeki adam içkisini yudumlarken arada bir duvara yapışık televizyon ekranında haber programına takılıyor. İri kıyım adam yabancıyı andırıyor, kulak çevresindeki saçları 3 numara asker traşına vurulmuş. Boğaz manzaralı barda bizden başka akşamcı yok, CNN Türk kanalı bir gün önce güneydoğuda şehit düşen mehmetçiği son yolculuğa uğurlayan silah arkadaşlarını ekrana getiriyor.

Yabancı, '' Cenazesi bayrağa sarılı asker önemli kişi olmalı, programda sürekli tekrarlanıyor.'' diye sohbete yem atıyor. Bir ziyaret için İstanbul'a geldiğini söyleyen adam ekliyor: ''Biz de Amerika'da alıştık bu tip gösterimlere ama askerden ziyade sivil kesimde. Üstelik can kaybı rakamları katlanarak.''
Söyledikleri gerçek yeni tanıştığım Amerika'lının. Doğuştan kovboy ruhlu Amerikalıların silah tutkusu yerküre lideri ülkeyi insan kıyımında da istatistiklerin tepesine çıkarmış. Geçen yıl Japonya'da sivil halkın elindeki silahlarla öldürülenlerin sayısı 48,İngiltere'de 8, İsviçre'de 34, Kanada'da 52,İsrail'de 58, İsveç'te 21, Almanya'da 42 iken Amerika'da 10 bin 728.

Yeni Dünya'da her 100 kişi 89 ateşli silah sahibi. 330 milyon nüfuslu ülkede sivil toplumda silah sayısı dünya ülkelerinin tümünden fazla. Amerika Afganistan'dan Suriye'ye Arap ülkelerinde küresel terörle ilan edilmemiş harp sürdürürken esas kendi içinde anlamsız silahlı ölümlerle boğuşuyor. Ruhsal sorunlar esiri çocuk yaştaki katiller yaşıtlarını okullarda, yaşlıları kiliselerde, sinema salonlarında, alışveriş pazarlarında otomatik silahlarla katlediyorlar.

Göçmen Seung ailesinin çocuğu Hui Cho Virginia'da 32 teknik üniversite öğrencisini, Newtown'da Adam Lanza annesinin hediyesi otomatik tüfekle 20 çocuk, altı yetişkini bir ilk okulda tarayıp katletti. Colorado'lu 27 yaşındaki James Holmes Batman filminin 12 seyircisini kurşunlayıp 70'ini yaralı bıraktıktan sonra polise teslim oldu.

Dört seçkin deniz piyade komandosunu pusuya düşürüp öldüren çocuk yaştaki katiller pazar ayini sonrası biri papaz 9 Hıristiyan’ı Charleston'da kilisede dua ederken katlettiler. Zenci ve Yahudi düşmanı 21 yaşındaki Dylann Roof kilise baskınında sona bıraktığı Polly Shephard'ı ''Sağ kalıp bu geceyi anlatacaksın.'' diyerek öldürmedi. Çoğu bebek yüzlü katillerin ortak noktası ırk ayrımı, yabancı düşmanlığı idi.

Dindar zencileri sıraya dizip kurşunlayan Roof'un ablası Amber'in pişkinliği bir süre basını işgal etti. 27 yaşındaki Amber internetten çağrıda bulunup para istedi. ''Nişanlım Michael ile nikah günümüz bir kilise trajedisine kurban oldu. Para, kaybettiğimiz mükemmel nikah günümüzü geri getirmeyecek ama bizim için yeni başlangıç olacak. Bir yardım kampanyası başlattık. Bağışlarınızı bekliyoruz.'' diyerek banka hesap numarası verdi. Dört günde 36 kişi bin 619 dolar bağışta bulundu. Kampanya '' Bağışın dokuz ölenin ailesi yerine katilin ablasına nikah için utanç verici skandal.'' protestosuyla internetten çekildi.

Yazının Devamını Oku

100 bin dolar bahşiş verdi, soyadını bilmiyor

27 Haziran 2015
‘’Donohue’s’’ New York’un varlıklı kişilerin yaşadığı Upper East Side kesiminde yarım asırdır iş yapan bir et lokantası. Esas şöhreti bifteklerinin lezzetinden değil müşterilerinin bir aile havasında kaynaşmasından kaynaklanıyor.

Garson Maureen ‘’Müşterilerimiz arasında banker, sanayici, din adamı, anayasa hakimleri, polis müdürleri, sanatçılar var. Aktör Tom Hank, yazar Gay Talese, şarkıcı-müzisyen Bruce Springstein, TV haber programı sunucusu Matt Lauer, Sinatra’nun unutulmaz şarkısı All the Way’i besteleyen Sammy Cahn gibi ünlüler Donohue’ye geldiklerinde ilk kez gördükleri insanlarla bir kaç dakikada senli-benli olup bar taburelerinde sohbete düşerler. İlk isimleriyle dostluk kurarlar. Kimse kimseyi rahatsız etmez. Kalabalık, köklü bir aileyiz biz. 65 yıldır dost müşterilerimize hizmet veriyoruz’’ diyor.

Maureen sadece garson değil Donohue’nun da sahibi. Babasının vefatıyla 2000 yılında lokanta yönetimini üslenmiş. Lokantanın sürekli müşterisi Robert Ellsworth Maureen’e yaşamında en büyük sürprizini tattırdı. Geçen ağustosta vefat eden ‘’Ming Hanedanı Kralı’’lakaplı eşya koleksiyoncusu Ellsworth vefatından sonra açılan vasiyetnamesinde 53 yaşındaki Maureen ve 28 yaşındaki kuzenine bahşiş olarak 50’şer bin dolar bıraktı. 85 yaşındaki milyoner, lokanta sahibinin soyadını bilmediği için kendi el yazısıyla ‘Donohue’de Maureen ve Donohue’de Maureen’in kuzeni Maureen diye bahşiş kaydına geçirdi.

Serveti 200 milyon doları aşkın Asya mobilya sanatları uzmanı Ellsworth’in yarım asırdır yemeklerini aksatmadan Donohue’de yediğini söyleyen Maureen ‘’Bildim bileli yemek siparişini ben alırdım, son yıllarda kuzenim de yardımcı oldu bana. Çok düzgün kişiliği vardı Robert’ın. Öğleleri 40 yıllık arkadaşı Hashiguci’yle gelir peynirli tost yerdi. Hesap pusulası 60-80 dolar arasında olurdu. Akşamları yemeğe 4 kişi gelirlerdi. Her sefer sığır filetosu ısmarlardı, 220 dolar üzerine yüzde 20 bahşiş bırakırdı. Beyefendi insandı ama 100 bin dolar bahşiş benim için büyük sürpriz oldu.’’

Bir lokanta çalışanı Juan Carlos ‘’Pusulaya baktığını hiç görmedim. Hesap gelince kredi kartını imzalar geri verirdi’’ diye konuşuyor. Soyadını dahi bilmediği iki garsona 100 bin dolar bahşiş bir milyonerin cüzdanından dahi çıksa oldukça yüklü bir meblağ. Üstelik Ellsworth’un hayatını paylaştığı Japon arkadaşı Hashiguci multimilyoner dostunun mirasından nakit 10 milyon dolar, 5 bin dolar aylık, bir vakıftan binlerce dolar, Connecticut’ta malikane, gümüş eşya, halı, antika mobilyalara sahip olacak. Gene de evlenmemiş olan 67 yaşındaki Japon dostu miras dağılımından memnun değil. Eğitimi liseden terk Ellsworth, Hashiguci’nin ölümünde tüm varlığının Harvard Üniversitesi, Modern Sanat Müzesi’ne bağışladığını vasiyetine geçirmiş.

Yazının Devamını Oku

Rakam cümbüşü

21 Mayıs 2015
Yeni Dünya’ya ayak basmamın üstünden 40 yıl geçti ama bu ülkenin rakam cümbüşüne hâlâ akıl erdirmiş değilim. Yerkürede en fazla milyoner ve milyarder, Amerika’da. 100 katı aşkın gökdelenlerin, sivil halkın evlerindeki 80 milyon ateşli silah, cezaevlerinde 4 milyon mahkum sayısı dünya rekoru. Zenci boksör Mayweather’ın Filipinli rakibi Pacquiao’la ringe çıkmadan aldığı 200 milyon dolar bir başka rekor.

Eski Dışişleri Bakanı Hillary Clinton geçen hafta demokrat partiden başkan adaylığı için ön seçimlere gireceğini ilan edince kamuoyunun önüne yeni rakamlar çıktı. Kocası Bill Clinton’dan sonra Beyaz Saray’a göz diken Hillary’nin karşısında cumhuriyetçi partiden Jeb Bush, Marco Rubio, Mike Huckabee, Scott Walker, Chris Christie, Ted Cruz gibi düzineyi aşkın ateşli rakipleri var. Zincir oteller sahibi Donald Trump dahi adaylık şansını tespit için bir komite kurdu.

Hillary Clinton hafta başında Amerika’yı enlemesine kateden seçim kampanyasına adım atarken 2016 Kasım seçim bütçesinin Clinton Vakfı tarafından karşılanacağını açıkladı. Aynı gün aşırı sağcı milyarder sanayici David Koch New York’ta verdiği bir davette Cumhuriyetçi adaylar için bir milyar dolar kampanya yardımı yapacağını söyledi. Koch davette halk eğitimi konusunda ‘doyurucu’ konuşma yapan milletvekili Scott Walker için ‘’Teketek rakip olursa Hillary’yi hezimete uğratır.’’diye iddialı konuştu.

Hillary geçen yıl bir yakın arkadaşına Beyaz Saray’da geçirdikleri iki dönem sonunda ailece iflas eşiğine geldiklerini itiraf etti. Mayıs başında satışa çıkacak Yazar Peter Schweizer’in ‘’Clinton’ın Nakit Parası: Yabancı Hükümetler Bill ile Hillary’yi neden zengin ettiler’’ başlıklı kitabında ise ABD eski başkanı ile eşinin borçluluktan milyonerliğe nasıl geçtiğine dair bilgiler yer alıyor.

Eski Başkan George W. Bush’un nutuk yazarı Schweier Hillary’nin 2008 başkan seçimlerinde insan haklarını sürekli istismar eden Columbia yönetimiyle ABD arasında serbest ticaret anlaşmasına karşı çıktığını, Kanada merkezli Pacific Rubiales şirketinin patronu Frank Giustra’nın Clinton Vakfı’na milyonlarca dolar bağışını takiben Dışişleri Bakanı Clinton’ın methiyeler düzdüğü Rubiales’i kaynak gösterip yüklü kazanç sağladığını ileri sürüyor. Dışişleri Bakanı Clinton’ın Washington’da Hint parlamento üyesi Amar Singh’le görüşmesini takiben Clinton Vakfı’na 1-5 milyon dolar arasında bağış aldığını, ABD-Hindistan nükleer anlaşmasının da onaylandığına dikkat çekiliyor.

Hillary bakanlığının son yılı 2012’de eşi başkan Clinton’ın ABD içinde ve dışında konferans turnesinde 48 milyon dolar gelir sağladığını bildiriyor. Bill Clinton’ın 2001 ile 2013 arasında konferans konuşmalarından kazancı 105 milyon dolar. Yazar Walker Clinton Vakfı’na 50 milyon doları aşkın bağışta bulunan yabancı şirket ülkeleri listesinde Çin, Japonya, Kanada, Rusya, S. Arabistan B.A. Emirlikleri ve Cayman Adaları’nın başta geldiğini vurguluyor.

Clinton’ların iflas eşiğine geldiği itirafına rağmen Bill Clinton hayatta olan tek, ülke tarihinde ise en zengin 10 başkandan biri. ABD başkanının aylık maaşı 33 bin dolar. Clinton Vakfı’nın varlığı 10 milyar dolara yakın. Hillary seçimi kazanmak için vakıf varlığının büyük kısmını harcayacak. Rakam cümbüşü bir kez daha sergilenecek.

Yazının Devamını Oku

Uzaylılar nerede?

27 Nisan 2015
Aktris Shirley McLaine, komedyen Jackie Gleason, bilimci Prof. Stephen Hawking, Beatle John Lennon, Ay’a iniş yapan astronot Buzz Aldrin ve Gordon Cooper’un ortak yönleri nedir sorusuna ilk cevap ‘’Hepsi UFO’( kimliği bilinmeyen uzay araçları)ları gören kişiler’’olacak.

Bilim kurgu roman ve filmlerin ana kaynağı UFO’ların izleyici listesi bu kadar değil.

Franklin Roosevelt’ten, Harry Truman, J.F. Kennedy, Richard Nixon, Jimmy Carter, Gerald Ford, Bill Clinton’a ABD başkanları, Kore Harbi Başkomutanı Gen. Douglas McArthur, FBİ Direktörü J.Edgar Hoover, Sovyet lideri Nikita Khruschev UFO’ları gören ünlülerin bir tutamı.

UFO’ların başlangıcı 1947 yazına uzanıyor. New Mexico’da Roswell askeri hava üssü yakınında yoğun fırtınadan düşen bir uçan dairenin kalıntıları ‘’süper gizli’’ etiketiyle depoya konuldu.

Uzay yaratıkların ülkede panik yaratacağı korkusuyla uçan dairenin içeriği açıklanmadı.

Askeri sözcüler kalıntıların bir meteoroloji balonuna ait olduğunu bildirdi.

Resmi Amerikan kurumları Roswell olayından başlayıp günümüze kadar kayda geçen bulguları 800 bin sayfalık dosyalarda tutuyor.

Yalnızca 1969’da iki yıllık araştırmada 12 bin 618 UFO olayının ‘gerçek değil’ damgası taşıdığı söyleniyor.

Yaşamını uzay yaratıklarına adayan yazar Larry Holcombe geçenlerde yayımlanan kitabı ‘’Başkanlar ve UFO’lar’’da Roswell Üssü morg yetkilisi hastabakıcı muayene odasında doktorların ince kol ve bacaklı, saçsız büyük başlı, koca gözlü üç yaratığa otopsi yaptıklarını anlatıyor.

Yazının Devamını Oku

İki milyoner bir dilim beton

18 Nisan 2015
Yaşlı iki milyoner bir dilim beton sahipliğinde anlaşmazlığa düşerse ne olur?

En azından mahkemelik olurlar. Ravi Yadav banker, finansör George Soros’un iş ortağı. Manhattan’da

çoğunlukta aileden zengin kesimin yaşadığı mahallede bir konağı 8.1 milyon dolara satın aldı. Ravi akabinde tavandan zemine kapsamlı bir yenileştirmeye girişti. Mühendis ve mimarlara milyonlar ödedi. Ravi ve eşi Suzanne’ın bitişik komşusu, ekonomist ve sanayici Fransız ailenin erkek evladı Philippe Delouvrier.

Dekorasyon faaliyeti giriş kapısına geldiğinde 92’inci sokak 61-63 numaralı konakların milyoner sahipleri arasında çatışmalar başladı. Delouvrier, Soros Management Fund ortağıYadav’in iki konağı ayıran parmaklığı değiştirirken 30 santimlik fazla yer işgal ettiğini ileri sürüp komşusunu mahkemeye verdi. Fransız asili, 20 yıl önce 11 milyon dolara satın aldığı New York’un tarihi yerleri listesindeki konakta mimari çalışmaların acilen durmasını talep etti. Yadav’ların avukatı Bailey bir beton dilimi için dava açılmasını kınayarak Delouvrier’i ‘kabadayı’lıkla suçladı.

New York sosyetesi, sanat alemi bazı bireyleri karakış soğuğu, kar fırtınasıyla cebelleşirken son yılların en büyük skandallarından birine şahit oldu. Durgun ekonomi, doların iniş-çıkışları, altın fiyatlarında tutarsızlığı dikkate alıp emlak ve sanat eserlerine yatırıma yönelen ‘’Gübre kralı’’ lakaplı Rus milyarderi Dmitry Rybolovlev iş hayatının en büyük şokunu New York’ta yaşadı. Bir yeni yıl davetinde zenginlerin sanat danışmanı Sandy Heller gübre kralına müşterisi Steve Cohen’in Modigliani’nin ‘’Mavi Yastıkta Çıplak’’tablosunu 93.5 milyon dolara sattığını söyledi.

Cohen, Avrupa’lı koleksiyoncunun kimliğini bilmiyordu. Bilmesi de gerekli değildi. Gizemli alıcı milyarder Dmitry Rybolovlev idi. Tabloyu satın aldığı İsviçre’li iş adamı Yves Bouvier’e 118 milyon dolar ödemişti. Dmitry Monaco’da evine dönünce ‘’Bouvier,Modigliani satışından ancak yüzde 2 komisyon alabilirdi, 22 milyon değil.’’diyerek aleyhinde ağır suç davası açtı.

Aldatıldığını tesadüfen öğrenen milyarder Rus’un başından geçen ilk olay değil ‘çıplak’ kadın tablosu. Dmitry 2013’de Leonardo da Vinci’nin Hz. İsa’nın kayıp portresi için New York’ta 127.5 milyon dolar ödedi. Daha sonra aynı tablo 80 milyon dolara bir koleksiyoncu grubuna satıldı.

İsviçre’li Bouvier Rus gübre kralının davası üzerine tutuklandı, 11 milyon dolar kefaletle tahliye edildi. Dmitry’nin avukatları Bouvier’in Singapur’da kara para aklanması gerekçesiyle 500 milyon dolar civarındaki varlığının dondurulması için mahkeme kararı çıkarttılar.

New York’un merkezi yerinde dört yatak odalı 88 milyon dolarla rekor ödemeyi yapan gübre kralı henüz sorunlarını çözümlemiş değil. Geçen yıl bir İsviçre mahkemesi Dmitry’yi eski eşi Elena’ya 4.8 milyar dolar boşanma tazminatı ödemeye mahkum etti. Elena New York’ta kocası aleyhine açtığı davada gübre kralının boşanma tazminatından para kaçırmak için emlak aldığını ileri sürüyor.

Yazının Devamını Oku