Soru ve cevaplarla Balyoz kararı

SORU: Darbecilere destek vermek sana yakışıyor mu?

Haberin Devamı

CEVAP: “Darbe” iddiasıyla yargılananlara verilen cezanın adil olup olmadığını sorgulamak, darbecilere destek vermek anlamına gelmez... Darbecilik kötü bir şeydir... Ama en az onun kadar kötü olan bir şey daha vardır: “Darbe” iddiasıyla yargılananlara verilen cezanın adil olup olmadığını sorgulayan herkesi “darbeci dostu” diye yaftalamak.

* * *

SORU: Bu cezanın ardından Türkiye’de darbeye bulaşmanın kolay olmayacağını neden görmüyorsunuz?

CEVAP: Şu nedenle görmüyorum: Demokratik hukuk devletlerinde ibretiâlem için ceza verilmez. Suça ceza verilir. Suça ceza vermek için de iki şart vardır: Hilesiz hurdasız suçun kanıtlanması ve adil bir yargılama... “Balyoz”da her iki şartın yerine getirilip getirilmediği en azından tartışmalıdır.

* * *

SORU: Toplumun ikiye bölündüğünü söylüyorsun... Bunu nereden çıkarıyorsun? Millet seviniyor.

CEVAP: Eğer sizin gibi düşünenlere “millet”, sizin gibi düşünmeyenlere “bir avuç marjinal” diye bakarsanız, “Ne ikiye bölünmesi, millet gayet mutlu” sonucuna ulaşırsınız. Ama millet, sadece sizin gibi düşünenlerden ve yaşayanlardan ibaret değil. Başkaları da var... Ve onlar da millete dahil.

* * *

SORU: Darbeyi yapsalardı seni de içeri atarlardı. Bunu nasıl görmüyorsun?

CEVAP: Bunu görüyorum... Ancak bunu görmem, hakkaniyet içinde davranmama engel olmuyor...

* * *

SORU: Kime yaranmaya çalışıyorsun ki darbe planı yapanlara destek oluyorsun?

CEVAP: Sadece şu kadarını söylemekle yetineceğim: Güçsüze yaranılmaz, güçlüye yaranılır.

* * *

SORU: Balyoz kararı için tartışmalı diyorsun. Neye göre tartışmalı?

CEVAP: Sahte CD’ler meselesi var... Darbeciler ceza aldı diye bunları yok mu sayacağız? Seminere katılmadıkları halde cezalandırılanlar var... Darbeciler ceza aldı diye bunları görmeyecek miyiz? Haklarımız mahkemede kısıtlandı diyen sanıklar var... Darbeciler ceza aldı diye kulaklarımızı mı tıkayacağız?

* * *

SORU: Darbeciler ceza aldı diye üzülmüş gibisin... Neden üzülüyorsun?

CEVAP: Darbeciler ceza aldı diye üzülmüyorum. Darbecileri yargılarken adaletten sapıldığına yönelik kuşkular nedeniyle üzülüyorum. Hukuku ve demokrasiyi takmayacaklar diye yargıladığımız kişileri, hukuku ve demokrasiyi takmıyoruz gibi yargıladık. Üzüntüm bunadır.

* * *

SORU:
Burnu havada generallerin bu cezaları alması iyi olmadı mı?

CEVAP:
O generaller “Plan seminerlerinde darbe planı yaptılar” diye değil de “burunları havada” diye yargılansalardı haklı olabilirdiniz. Fakat ne yazık ki Türk Ceza Kanunu’nda “burnun havada olması” diye tarif edilen bir suç yok.

Haberin Devamı

Başbakan ve medya

Haberin Devamı

TAYYİP Erdoğan İstanbul’a belediye başkanı seçildiğinde medyanın vaziyeti şöyleydi:

İki gazete ve bir televizyon hariç bütün medya el birliğiyle Erdoğan’a karşı...

Erdoğan’ın böyle bir tablo karşısında...

“Medya karşıtı” bir söylem oluşturması gayet normaldi.

Ve buradan çok kazandı.

* * *
Bugün medyanın vaziyeti şöyle:

Başbakan’a doğrudan hücum eden iki gazete var... Televizyon ise yok.

Erdoğan’ın böyle bir tablo karşısında...

Eski alışkanlığını sürdürerek “medya karşıtı” bir söylem oluşturması gayet anormal...

Buradan kazanıyor mu acaba?

Altın Koza’dan simalar

-  İLYAS SALMAN: Ödül töreninde acayip tuhaf politik mesajlar verecek diye tedirgin oldum. Fakat heyhat! Sadece “bağrı yanık” bir Çukurova şiiriyle yetindi.

-GANİ RÜZGAR ŞAVATA: Ödül töreninde karşılaştım. “Bu tören için hazırladığın bir eylemlilik var mı Gani?” diye sordum. Yüzüme baktı, gülümsedi ve “Yok” dedi.

NURGÜL YEŞİLÇAY: Sınıflarını doğrudan geçen talebelerin yüz hatlarında, özellikle bol zayıf getiren talebeleri ifrit eden çizgiler oluşur ya... Nurgül Yeşilçay’ın yüz hatları aynı öyleydi...

-TÜRKAN ŞORAY: Sahnenin dört bir yanına gidip seyircinin önünde eğilerek kendisini uzun uzun alkışlatmasını görünce “Eski starlar bir başka canım” dedim.

-NEJAT İŞLER: 80’lerin başında ortaya çıkan bunalım filmlerinden fırlamış gibi bir eda... Sürekli canı sıkılıyor, sürekli kaçmak istiyor, sürekli bıkkın gibi...

YEŞİM USTAOĞLU: Ödüller açıklandı. Jüri ona ve filmine pek kıymet vermemişti. Şöyle bir baktım yüzüne: Dudaklarına kondurduğu kederli bir kıvrımı saymazsak hiçbir şey olmamış gibi bakıyordu sahneye...

REİS ÇELİK: “Ey halk... Ey halklar...” diye bitirdi törendeki konuşmasını... Hafiften bir Mahir Çayan tavrıyla indi sahneden...

-  ZUHAL OLCAY: Ödül gecesinin sunuculuğu görevini belli ki hatır için üstlenmişti... Başka türlü nasıl açıklayabiliriz “Şu iş bitse de gitsem” edasını...

MENDERES SAMANCILAR: Memleketi Adana’da olmanın derin rahatlığı içindeydi... Sanki az sonra “hadi gel bici bici yiyelim, şalgam içelim ağa” diyecekmiş gibi...

-NİHAL YALÇIN: İyi oyuncu... Komik kadın... Ama ödül almak için sahneye çıktığında “komik kadın” imajını pekiştirmek için kasmasaydı çok daha komik olabilirdi.

-TUNÇ BAŞARAN: Gençliğimin yönetmenidir kendisi... “Uçurtmayı Vurmasınlar”,  “Biri Ve Diğerleri” gibi başyapıtları vardır... Ödül vermek için çıktığı sahnede sahiciliğiyle etkiledi beni ve diğerlerini...

-FERZAN ÖZPETEK: Büyük başarılar elde etmiş bir sanatçı olarak, kendisi kadar büyük başarılar elde etmemiş tiplere göre daha alçakgönüllü duruyordu.

ZEKİ DEMİRKUBUZ: Kendisine ödül vermeyen jüriye “gerzek” demiş Twitter’da... Bu denli “hazımsız” ve “mızıkçı” olabileceğini hiç sanmazdım. Hay bin ego!

-HASAN SALTIK: Kalan Müzik için çabalamak ile jüri olup seçim yapmak arasındaki farkı fark ettiğinden olacak sürekli “Benim burada ne işim var” deyip duruyordu.

Haberin Devamı

İyi bir ödül töreni için sekiz tavsiye

-  BİR: Hatır-gönül için kimseye ödül verdirmeyin.

-  İKİ: Söz konusu ödülleri içselleştirmemiş hiç kimseyi sunucu yapmayın.

-  ÜÇ: En az üç kez “tören provası” yapmayı ihmal etmeyin.

-DÖRT: Her anını planlamadan törene geçmeyin.

-  BEŞ: Yaptığınız töreni kendiniz ciddiye almıyorsanız baştan vazgeçin.

-  ALTI: Ödül töreni için seçtiğiniz yerin geniş, ferah ve havalandırma sistemi iyi olan bir yer olmasına dikkat edin.

-  YEDİ: Töreni profesyonel ellere teslim edin.

-  SEKİZ: “Çok sıkıcı bir tören” denmemesi için töreni renklendirecek unsurları baştan hesaba katın.

Adana’ya gidince neler yapılır?

-BİCİ BİCİ: Hiç denemeyenlerin yadırgayacağı tatlı... Sanki o anda icat edilmiş gibi tuhaf... Gül şerbeti, rendelenmiş buz ve nişasta parçacıklarından oluşuyor... Adana ahalisi seviyor bu tatlıyı... Ama sevmeyenleri, sevemeyenleri de anlayışla karşılıyorlar.

-  ŞALGAM: Bin tane yararı var. Günün her saati içilebilir. Acılısı var, acısızı var. Ama acılısı kesinlikle tavsiye edilir. Kebabın yakın arkadaşı...

-  ŞIRDAN: Bir çeşit sakatat dolması... Şırdancılar çarşısı var... En ilginç bilgi şu: Geceleri yenirmiş. Özellikle...

-  KEBAPÇI MESUT: Yüz yıllık bir kebapçı... Tatlı bir salaşlığı var... Tek sorun şu: Burada kebap yiyen bir daha başka yerde yediği kebapları beğenemez.

-  YELKEN KULÜBÜ: “Beyaz Adanalılar”ın uğrak yeri... Seyhan Baraj Gölü’nün en güzel yerinde... Mutlaka görülmeli...

-  GAZİPAŞA: Özgün müziğin kalbi bu caddede atıyor. Gitarın ve bağlamanın aynı anda ses verdiği, en güzel Ahmet Kaya şarkılarının çınladığı türkü evleriyle meşhur bir cadde.

ZİYAPAŞA: Adana’nın Nişantaşı’sı... Pahalı markalar orada... En güzel kafeler orada...

Yazarın Tüm Yazıları