Sonuçta ikna olmayan bir kamuoyu var

ALLİANOİ tartışmaları daha çok devam eder.

Haberin Devamı

Çünkü, kamuoyu ikna olmuş değil, tarihi kentin korunarak da barajın yapılıp yapılmayacağı dahi konuşulmadan, çareler aranmadan, alternatifler bulunmadan Allianoi’nin üstü kapatılmış oldu.
Oysa yargı süreci devam ediyor.
Yani birkaç ay sonra mahkeme “Yapılan yanlış...” ya da “Durdurun...” dese iş işten geçmiş olacak.
Geçen gün bir skandal daha ortaya çıktı.
Gölet alanının tam ortasında kalacak; M.Ö. 7-8’inci yüzyıla ait olduğu tahmin edilen Bizans döneminde yapılan bir kilisenin kumla kapatılmadığı ortaya çıktı.
Allianoi Girişim Grubu Sözcüsü İffet Diler, “Zeytinlik sahibinin uyarısı sonrasında, dönemin Bergama Müze Müdürü ve Allianoi Kazı Başkanı Ahmet Yaraş o alana bakmış ve Geç Antik Çağ’a ait bir kilise yapısı olduğunu belirlemişti. Kazıyla ortaya çıkartıldı. Şimdi o alana su geliyor. Üzerini kapatmayı unutmuşlar ya da raporları doğru dürüst okumadıkları için bilmiyorlar. Üzeri kumla kapatılması ihalesi verilirken, ‘kazı yapılmış alanlar’ diye geçiyor. Trajikomik bir durum...” diyor.
Güler misiniz, ağlar mısınız?
İtalya’da, İspanya’da olsa böyle bir durum karşısında ne kıyametler kopar siz düşünün...
Kimse Yortanlı Barajı yapılmasın demiyor, ama daha iyi bir çözümün olacağı konusunda herkes hemfikir...
Bakın, Çevre Bakanı Veysel Eroğlu da dün öyle bir açıklama yaptı ki...
“Biz araştırdık, soruşturduk, doğrusunu yapıyoruz, kime ne” demeye getiriyor.
Eroğlu şöyle bir yorumda da bulunmuş:
“Arzu edilirse, baraj ömrünü tamamladıktan, sonra tekrar çıkarılması mümkün... Roma döneminden kaldığına göre, yıllardır demek ki, toprak altında. Birkaç yüzyıl daha toprak altında kalmasının bize göre bir mahsuru yok...”
Eroğlu ve bakanlığı araştırmış olabilir, ilgili diğer bakanlıklarla bir görüş birliğine varmış olabilir.
Ne olursa olsun...
Bu konuyu anlatmanın da yorum yapmanın da farklı bir yöntemi olmalıydı.

Etikse herkese etik

Haberin Devamı

Ya koltuk, ya sandık...
Hangisi...
Seçimlere girip milletvekili olunacaksa, belki birçok kişi sandığı seçer, ama ya garantisi yoksa...
O yüzden oda başkanlarını zor bir karar bekliyor.
Öyle zaman filan da yok...
Gerçi daha seçim kararı yok, ama 12 Haziran’da seçimler garanti gibi gözüküyor.
Eğer Başbakan Erdoğan’ın kafasındaki tarih net ise, o zaman takvim de buna göre uydurulacak.
Demek ki, mart ayının ilk haftası kamu görevlilerinin, oda başkanlarının istifa yazılarını bağlı bulunduğu kurumlara vermiş olmaları gerekiyor.
Tartışılan konu ise...
Yeni Seçim Kanunu’na göre oda, birlik ve sendika başkanları ile yönetim kurulu ve denetleme kurulu üyeleri milletvekili aday adayı olsalar bile görevden ayrıldıktan sonra seçilemeyince göreve dönemeyecek olması...
Eğer bir bürokrat; yazdığı dilekçeye “Seçim nedeniyle görevimden ayrılıyorum” diye yazıyor, seçilemediği, hatta aday adayı bile gösterilmediği taktirde geri dönebiliyorsa...
Bana kalırsa oda başkanlarının da geri dönüyor olması gerekir.
Biliyorum “Etik...” diyeceksiniz; “Kurallar...” diyeceksiniz.
Peki, aynı etik, kurallar...
Ahlak...
Nezaket...
Bürokrasi için de geçerli değil mi?
Aday adayı bile gösterilemeyeceğini bilenler bile sadece bu dönemde değil, her hükümet zamanında sırf kendilerini göstermek için böyle bir girişimde bulunmadılar mı?
O zaman...
Bürokrasiye etikse, oda başkanlarına da etiktir.
Yasanın yorumlanması bana göre yanlıştır.

Haberin Devamı

Etkileyici bir eğitim kampanyası

Erhan Özusta, çok güzel ve etkileyici bir kampanya yaptı.
Ege Çağdaş Eğitim Vakfı (EÇEV) ile birlikte “Eğitim Mücevherin Olsun” projesini başlattı.
Özusta Mücevherat’ın bu yıl yetmişinci yılı...
Bu özel yıl şerefine dizayn edilen, beş parçadan oluşan kırlangıç figürlü kolyelerin karı Ege Çağdaş Eğitim Vakfı’na aktarılacak.
Son dönemde izlediğim en anlamlı ve stratejisi en hoş kampanyalardan biri...
Erhan’ı kutluyorum.
Dilerim bu proje sayesinde birçok gencimiz eğitim imkanı bulur, eğitimin gerçek birer mücevher olduğunun farkına varır.

Yazarın Tüm Yazıları