Sizce kaç parası vardır

HAVAALANINDA karşımda oturan bir işadamı gazetede okuduğu haberi yüksek sesle yorumluyor:

Haberin Devamı

“Bunlar herhalde sayı saymayı bilmiyor.”

Gazetede Mısır’ın devrim başkanı Hüsnü Mübarek’in serveti 70 milyar dolar olarak yazılmış.

Doğrusu bana da çok abartılı geldi.

Bir arkadaşıma bunu söylediğimde, “30 yıldır tek başına iktidarda. Yani yılda 2 milyar dolar koysa mümkün bu rakam eder.”

Güldüm.

“Yani hesap böyle yapılıyorsa, her tek adam yönetimi için yılına göre bir rayiç mi bulacağız” dedim.

30 yıl kalan şu kadar, 10 yıl kalan bu kadar...

Hesap bu kadar basit olmasa gerek...

* * *

“Herald Tribune” gazetesi önceki günkü sayısında, Mübarek’in ekonomik ilişkileri ile ilgili çok güzel bir haber yayınladı.

Mübarek genel olarak lükse düşkün olmayan bir siyasetçi olarak biliniyor.

Ancak iki oğlu için aynı şey söylenmiyor.

Onlar gırtlaklarına kadar “iş dünyasının” içindeler.

Küçük oğlu Cemal, 1990’lı yılların başında Londra’da Bank of America’da çalışmış.

1996’da bankadan ayrıldıktan sonra, iki ortağıyla birlikte yine Londra’da Medinvest adlı bir yatırım şirketi kurmuş.

İlginçtir, bu şirketin sahibi olarak, Kıbrıs’ta kurulu Buillon adlı bir fon görülüyor.

Kıbrıs’taki şirketin yarı hissesi, Cemal’in elinde. Mübarek’in öteki oğlu Ala’a da, bu şirketin yönetim kurulunda yer alıyor.

* * *

Haberin Devamı

Gelelim bu şirketin Mısır’daki bağlantılarına.

Buillon şirketi, Mısır’ın en büyük yatırım bankası olan EFG-Hermes’le çok yakın ilişkide.

Buillon şirketinin yüzde 35’ini “Private equity” işleri oluşturuyor. Kullandığı fonun 919 milyon dolar olduğu söyleniyor.

Gaz, çimento, çelik ve gıda sektörüne yatırım yapıyor.

Ancak şirketin CEO’su Hasan Heykel, Cemal Mübarek’in, Hermes’le, Buillon dışında, off shore veya gizli başka hiçbir ilişkisinin bulunmadığını söylüyor.

Mısır’da paranın izini sürmek çok kolay değil.

Çünkü Mısır ekonomisi, direkt Mübarek’e bağlı kapalı bir elitin elinde bulunuyor.

* * *

Gazeteye göre, Mübarek ve ailesi direkt olarak devlet bütçesinden bir para çalmıyor. Yaptıkları iş, “siyasi sermayeyi” “şahsi sermayeye” çevirmek.

Bunun anlamı da şu:

Mısır son yıllarda çok büyük özelleştirmeler yaptı. Bu özelleştirmelerde Mübarek’in siyasi nüfuzu etkili oldu ve birçok devlet şirketi “yakınlara” gitti.

Mesela Mısır’daki en büyük emlak yatırımlarını yapan şirketin sahibi, Mübarek’in oğlunun kayınpederi.

Mübarek’in görevden ayrıldıktan sonra yerleştiği Şarm-el Şeyh’deki villa, öyle ahım şahım bir şey değil.

Yanı başındaki komşusunun villası, onunkinin en az iki katı büyüklükte.

O komşu da, meşhur Bin Ladin ailesinin yatırımcı üyesi.

Öyleyse Mübarek’in serveti ne kadar?

Amerikalılara göre 2-3 milyar dolar civarında bir serveti olabilir.

* * *

Haberin Devamı

Mısır’daki olaydan bütün diktatörlerin, tek adamların çıkaracağı önemli bir ders var.

İsviçre hükümeti geçen hafta sonunda, ülkesindeki bütün bankalara talimat verdi.

Mübarek ve ailesine ait banka hesapları varsa bulunacak ve anında dondurulacak.

Ayrıca Mısır’da da bu servetin araştırılması yönünde büyük baskı var.

Sonuç şu:

Bu devirde, tek adam olabilirsiniz. Tam bir “akraba-yı taallukat” rejimi kurup, oğlunuzu, kızınızı, damadınızı, kayınpederinizi zengin edebilirsiniz. Ülkenizde muhalefeti susturabilirsiniz.

Ama zamanın ruhu değiştiği an, her şey tersine dönüyor.

Emrinizdeki polis anında karşı tarafa geçiyor.

Bir de “uluslararası ahlak” harekete geçiyor ve bütün gizli hesaplar ortaya çıkarılıyor.

Bence Tahrir Meydanı’ndaki gerçek devrim işte budur.

Yazarın Tüm Yazıları