Sinemacıları dinleyin

Doğan HIZLAN
Haberin Devamı

Türk Sinemasının içinde bulunduğu ekonomik şartları anlatmanın gereği yok. Bir filmin nasıl yapıldığını, kaç kişinin, kurumun katkısıyla gerçekleştiğini jenerikten öğrenmek mümkün.

Son yıllarda yaptığı atılımla sinemamız salonlardan kaçan seyirciyi yeniden kazanıyor.

Ulusal sinamının varlığı önemli, hayati bir konu. Bütün ülkelerde bu açıdan bir savaş veriliyor.

Üstelik bizim böyle suni bir savaş vermemize de gerek yok. Çünkü son yıllardaki Türk filimleri gişe rekoru kırıyor, hatta seyirci sayısında Amerikan filimlerini geçiyor, maratonda arayı açıyorlar. Ulusal ve uluslararası bir çok ödül kazanıyorlar.

Kısacası, seyirci ve yeni filmler açısından bir sinema Rönesansı'ndan söz edebiliriz.

Biz her yerde, her zaman devletin sanata para dökmek zorunda olduğu tezini savunmuyoruz. Devletin gölgesinde bir sinema sanayiinin yaşamasının da suni teneffüs olacağını da zaman zaman yazdık.

Gelin görün ki, işin bir başka cephesi de var. Şimdiye kadar devlet de küçük yardımlar yerine sinemaya alt yapı yatırımları yapsaydı. Türk sineması bugün bu düzeyin çok üstünde olurdu.

En azından stüdyo yapımından, salon yapımına kadar bir çok hususlar önerilebilir. Üstelik bunlar devletin yaptığı, geri gelecek yatırımlardır.

Gezici Avrupa Festivali, Anadolu'nun çeşitli kentlerinde yaptığı gösterilerle sinema seyircisi açısından çok önemli bir gerçeği anlamamızı sağlamıştır.

Sinema, Anadolu'nun neresinde olursa olsun, seyirciye ulaştığında ilgi görmektedir. Yalnız yetişkin seyirciler değil, çocuklar bile sinemanın büyüsüne kapılmaktadırlar.

***

DURUM iyiye doğru yol alırken, birdenbire bir engel konuldu. Hep böyledir zaten. Bizde ne zaman bir sanat kolu gelişmeye başlasa hemen bir engelli koşu düzenlenir. Böylece de koşuyu kazanacak olanlar, kösteklenip düşerler.

Türk sineması yükseliş çizgisindeyken, alınan rüsumun yüzde 10'a çıkarılmasını ben anlayamadım.

Nasrettin Hoca'nın en sevdiğim gerçekçi fıkrasını hatırladım: Hoca, ‘‘Hiç aşık oldunuz mu’’ sorusuna, ‘‘Bir kere oluyordum üstüme geldiler,’’ demiş.

Türk sineması da yıllar sonra yükselirken gene pike yapacak.

Sinema meslek kuruluşlarının üyeleri, yöneticileri cuma günü bir yürüyüş yaptılar. Dertlerini anlattılar, tavırlarını koydular.

Film Yapımcıları Derneği ( FİYAP) Başkanı Sebahattin Çetin, Türkan Şoray, zor şartlarda çekilen filmlerin artık yapılamayacağını kamuoyuna ilettiler.

Ben, bu tür sorunlarda yalnız o alandaki meslek kuruluşlarının değil, sanatla, edebiyatla ilgili bütün meslek kuruluşlarının birlikte hareket etmelerini, birbirleriyle dayanışma içinde olmalarını dilerim.

***

SİNEMAYI, sinemaya emek verenleri bugüne kadar hep seyrettik.

Şimdi de onları dinleyelim.

Yazarın Tüm Yazıları