Silivri satılmış da haberimiz olmamış

BİR emlak firması, “Sizleri hızla gelişen Silivri’de toprak almaya davet ediyoruz” diye duyuru yapıyor. Avrupa yakasındaki 1. sınıf tarım topraklarının yağma edilmesi, ekonominin imar rantı üzerine durulması bu kadar hangi ülkede olur acaba?

Haberin Devamı

AB Güneydoğu sorunu ve insan haklarında olduğu kadar çevresel bakımdan ‘yüzünü’ neden hiç göstermez? Her 10-20 yıl içinde İstanbul’un sanayi ve konut alanları birbirlerini Trakya’ya doğru tetikliyor.

Dalan döneminde Eminönü’ndeki işyerleri -başta İMÇ olmak üzere- İkitelli’ye gönderildi.

Bugün İkitelli bölgesindeki geniş işyerleri ve sitelerin yarısı boş.

GÜNÜN SÖZÜ
* “BU başkan (M.Ali Şahin) Deniz Feneri konusunda Adalet Bakanlığı’nda, Deniz Feneri’ni Alman yargısı içindeki gelişimini yönlendirmek istemiştir. Ayrıca Deniz Fener’ini savsaklamıştır. Meclis Başkanlığı’na getirilişinin altında herhalde Deniz Feneri konusundaki bu özeni ve tutumu da
vardır.” 
(Deniz Baykal)

Bu arada bir durum tespiti yapalım

AKP İstanbul’da yeni ilçeler oluşturulurken, Arnavutköy beldesini GOP’dan ayırdı. İstanbul’un coğrafi bakımdan en büyük ilçesine dönüştürdü.

Haberin Devamı

Arnavutköy, İstanbul’un kuzeyinde, İstanbul’un su bakımdan en önemli kaynağı Terkos Gölü’nün dibinde. Istranca ormanlarından getirilen su burada toplanıyor.

3. köprünün geçeceği yollar da bu sınırdan geçecek.

Arnavutköy oluşturulurken Hadımköy beldesi de buraya bağlandı. Arnavutköy’ün ucu Küçükçekmece Gölü’ne kadar uzandı. İmar rantı bakımından ‘akıllı’ bir sınır tespiti yapılmış...

Bunun ilk göstergesi Büyükşehir’den geçen planlar... Hadımköy geçen hafta ‘sanayinin yeni üstü’ olarak gösterildi. Varolan sanayiinin şehir dışına taşınması değil ‘Tarihi yarımada’ gibi merkezi yerlerde bulunan tesislerin “İstanbul içinde yer alan organize sanayi bölgelerine taşınmasının hedeflendiği” kaydediliyor.

Böyle bir sanayi yok Eminönü’nde, ayakkabı atölyelerinden başka.

Onların İkitelli’deki kooperatiflere yerleştirilmesi çok mu zor. Zaten orada ayakkabı üreten sitelerde onlarca boş yer var.

Ama maksat başka...

İstanbul’un sayfiyesinde nasıl bir mimari oluşuyor

SİLİVRİ, Kumburgaz, Selimpaşa’yla ile birlikte İstanbul’un önemli bir sayfiye yeriydi. 2004’te belediyeyi AKP’nin almasından sonra Silivri ‘şişirildi’; KİPA’ üzerinden ‘Dişli’ olayı patladı.

Haberin Devamı

KİPA, Trakya bölgesinde yaptığı AVM’lerinde arsalarını ‘kemiksiz’ aldı. Yani imar planlarında sorun olmayan arsalar istedi; bunlar da siyasetçiler eliyle çözümlendi.

Uzatmayalım, emlak firmasının ilanını okuyalım:

* Gazitepe köyüne Türkiye’nin en büyük havalimanı projesi (okeylendi).

* Gümüşyaka’ya Haydarpaşa Garı’nın taşınması (bölgenin lojistiğe ayrılması).

* Fenerköy’de Türk Alman Vakfı birlikteliğinde üniversite (yeri okeylendi).

* Maxi (AVM) arkası mevcut olan sanayii alanı tamamı iptal olup ticaret+konaklama (otel, residance, iş merkezleri gibi h: 24 metre) ve yarısı üst merkez haline gelmiştir. (İş hanları, dükkanlar, yüksek katlı konut alanı.)

Haberin Devamı

* 300.000 metrekare olan alanda devlet üniversitesi (İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin hazırlamış olduğu 1/5000’lik planlarda görülen onaylanmış).

* Metrobüs birkaç yıl içerisinde Silivri’de olacak.

* Kiptaş 3.100 konut projesini tamamladı. (Çok sayıda inşaat şirketi ve holdingler bu bölgelerde binlerce dönüm arazi satın aldı.)

* Şu an 150.000 olan nüfusun 2 milyona çıkması bekleniyor.

1000 dönüm üzerine kurulu Silivri Cezaevi’nin de bunların arasında olduğu unutulmasın. Silivri ve Çatalca köyleri bile imara açıldı. Plan tadilatlarına karşı bir tek bu kez CHP’den aday gösterilmeyen Hüseyin Sağ itiraz etti.

Yağmanın boyutunu görüyorsunuz değil mi?

Haberin Devamı

AKP’nin hangi kodamanlarının nereleri kapattığı bakalım ne zaman ortaya çıkacak?

Taşıma öğretim üyesi uygulamasına dikkat

İ.Ü. Rektörü Prof. Dr. Yunus Söylet’in Baltalimanı sosyal tesisleriyle ilgili olarak içki konusunda size söyledikleri üniversite camiasında olumlu karşılandı. Kendisinin ileride daha iyi görevlere geleceği düşünüldüğünde bu açıklamasıyla ne kadar ‘demokratik’ bir yaklaşım içinde olduğu anlaşılıyor. Ancak YÖK’ün, Söylet’i zorda bırakıcı isteklerde bulunmasının bir anlamı olmalı.

YÖK üyesi olarak üzerine gelen baskılara karşı dayanabilecek mi? Bu da Sayın Söylet’i ilerde kendisine biçilen makamı tehlikeye sokabilecektir” diyen bir Tıp hocası diyor ki:

Haberin Devamı

“Hukuk Fakültesi’nde açılan bir kadro için üç başvuru arasında Konya’dan bir doçentin de bulunması, olayın perde arkasını irdelemek için YÖK Başkanvekili Prof. Dr. İzzet Özgenç’ten başlamak gerekiyor. Özgenç, İstanbul Hukuk’ta başlayan akademik hayatından sonra, Belediye Başkanlığında Tayyip Erdoğan’ın başhukuk müşavirliğini yaptı, Dicle, Selçuk ve Gazi’deki hukuk fakültelerinde görev yaptı. YÖK’e, AKP döneminde Bakanlar  Kurulu kontenjanından atandı.

YÖK Başkanlığı’na Prof. Yusuf Ziya Özcan atandıktan sonra da başkanvekilliğine getirildi. Özgenç, daha önce yine Konya’da beraber çalıştığı Doç. Dr. Cemil Kaya’yı bu kadro için başvurdurttu ve Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Adem Sözüer’in desteğiyle adaya uygun bir ‘jüri’ oluşturttu.

Sayın Sözüer’in kendi başına bir karar vermesi mümkün değil tabii. (Çünkü, bilindiği gibi Sözüer, Hukuk Fakültesi’nde yapılan eğilim yoklamasında büyük bir oy farkıyla ancak 2. sırada yer aldı, ancak Özgenç’in baskısı sonucu Hukuk Fakültesi Dekanlığı’na atandı) Bu jüriye de diğer aday Doç. Dr. Nusret İlker Çolak itiraz etti. Bugüne kadar demokratik tavırları ve hoşgörüsü ile üniversite öğretim üyeleri arasında saygınlık kazanın Rektör Söylet’in bu itiraza vereceği cevap merakla bekleniyor. Üniversite camiasında pek alışık bir durum olmayan bu girişim, Hukuk Fakültesi’nde, bundan sonra başka fakültelerden, hükümete yakın öğretim üyelerinin ana bilim dallarına gelebileceği kaygısına yol açtı haklı olarak. Bu durum, olayın içinde olmayan Rektör Söylet’i sıkıntıya sokabilir.

- Sözlerinizin başında Söylet için ‘ilerde daha iyi görevlere...’ dediniz. Bu ne demek?

- Söylet’in yeniden YÖK üyeliğine atanması boşuna değildir. Kanımca, bir sonraki dönemin YÖK Başkanı Söylet olabilir; Cumhurbaşkanı olursa Erdoğan’la çalışabilir. Prof. Sözüer de niye rektör olmasın?

Yazarın Tüm Yazıları