Sigortalar şemsiyeyi ‘kuru hava’da veriyor

HAKKÂRİ’de mayın patlaması sonucu şehit olan Kayserili Uzman Çavuş Birol Mutlu, Tekstilbank’tan konut kredisi kullanmış, geride 50 bin TL civarında borcu kalmış.

Konut kredisi kullananlara kredinin özelliği gereği hayat sigortası yapılıyor. Sigortayı yapan şirket ölüm, mayın patlaması sonucu (çatışma şartlarında) meydana geldiği için şehit uzman çavuşun ailesine ödeme yapmamış. Bakiye borç şehidin geride bıraktıklarına kalmış. Konu bankanın sahibi Turgut Yılmaz’a intikal ettirilmiş ve o da verdiği talimatla şehidin borcunu sildirmiş ve bir yetkilisini şehidin ailesine göndermiş, başkaca bir yardım yapılabilir mi, diye.
Esas konu şu... Genelkurmay’ın ifadesine göre, bölgede düşük yoğunluklu savaş var. Orada görev yapanların sigorta poliçelerinin bu şartlara uygun olarak düzenlenmesi ve sigorta şirketlerinin de ‘bir sosyal sorumluluk gereği olarak’ katkıda bulunmasının bir yolunu bulmak gerekiyor. Canını ciğerini kaybedenleri bir de bu işlerle uğraştırmamak insanlık borcudur. Lafa gelince yetkililer, ilgililer iri iri konuşup mangalda kül bırakmıyor da icraat söz konusu olunca ateş düşmüş ocaklar kaderiyle baş başa kalıyor.

‘Organik Nazmi’ et işine el attı

DOĞU Anadolu Tarımsal Üreticiler ve Besiciler Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Nazmi Ilıcalı (Organik Nazmi), yoksulluğun avantaja dönüştürüldüğü Doğu Anadolu’da 5 yıl sürecek 663.000 TL’lik yeni bir projeye ile 4.000 küçük üretici ile organik besicilik ve süt üretimine başladıklarını belirtiyor. Ilıcalı, “2002 yılından bugüne kadar 3500 çiftçi ile birlikte yaptığımız organik bitkisel üretim başarımızı, şimdi de var olan potansiyeli değerlendirerek organik besicilik ve organik süt üretimine aktarıyoruz. Doğu Anadolu Organik Hayvancılık Projesi’nde Erzurum, Kars, Ardahan’da 4.000 çiftçiye ulaşmayı hedefliyoruz” diyor.
Atatürk Üniversitesi Veteriner Fakültesi, Doğu Anadolu Tarımsal Araştırma Enstitüsü ve Erzurum Veteriner Kontrol Araştırma Enstitüsü’nün desteği ile hazırlanan projeye dün Ardahan Göle’de bir tören ile başlandı.(dogtarbesbir@gmail.com)

Hac kurası hak yeme meselesine dönüştü

DİYANET İşleri Başkanı Sayın Ali Bardakoğlu ve Sayın S. Ersoy beylere..
2007 yılından beri hacca gitmek için müracaat ediyoruz. Fakat kurada maalesef şansımız yaver gitmiyor. Nasip olmuyor bir türlü.
Şimdi sizlere soruyorum bu hak mıdır, adalet midir, kader midir? Bence hiç birisi değildir. Geçen senelerde de sizlere yazdığım gibi bu tamamen sizlerin yapmış olduğu adaleti doğru dağıtmama olayıdır. Sizin söylediğiniz gibi ‘2007 yılından beri müracaat edenlere 16 kura hakkı veriyoruz’ meselesi değildir. Bu tamamen bizlerin hakkının yenme meselesidir.
2007’den beri müracaat eden kaç kişi kalmıştır? Bu sene hac kurasına katılan 2007, 2008, 2009 ve 2010 yılları itibariyle müracaat eden ve kazanan kişilerin senelere göre sayılarını açıklarsanız sevinirim.
Niyazi AHMETOĞLU

Balcı Çanakkale’de Truva’ya el atıyor

YALÇIN Balcı, Çanakkale doğumlu, Boğaziçi’nde elektrik-elektronik okumuş, ilk olarak İzmir’de çıkan Yeni Asır’da çalışmaya başlamış, sonra Milliyet grubuna geçmiş. Bu arada Tekirdağ’da gazeteci Fahir Taner ve annesi Ayten Hanım’la tanışınca, yolumuz Yalçın Balcı ile kesişti. Cumhuriyet’te iken bir gün bizi Milliyet’e ‘almaya’ kalktı. Böyle bir düşüncemiz yokken, biz ‘Cumhuriyet’çiler ‘kavga’ ederek ayrıştık ve Hürriyet’e geçtik. 1994’te Aydın Doğan, Hürriyet’i satın alınca, Balcı “Geliyorum, bana Hürriyet’i anlat” diye telefon etti. Geldi de, idari anlamda fırtınalar estirmeye başladı gazetede; Hürriyet’in kâğıdını, mürekkebini, el arabasını, promosyonunu, otomobilini yani hiçbir şeyini beğenmiyordu. Ertuğrul Özkök’ü ‘deli’ ettiğini biliriz.
Doğan Grubu’nda 20. yılını doldurarak, artık “kendi kişisel hayallerini icra etmek üzere” aramızdan ayrılırken, Vuslat Doğan Sabancı, gazetemizde kendisi için ‘sürpriz’ bir veda partisi düzenledi.

Balcı için arkadaşları ve dostlarınca kullanılan bazı sıfatları yazarsak onun kişiliğini siz de anlarsınız.
“Yaratıcı, huysuz, heyecanlı, sorgulayıcı, isyankâr, hayalci, rekabetçi, zorlamacı...”
Çok kişiyi kırmıştı çalışma yaşamında; artık olgunlaşma dönemine girdiğini kendi söyledi; “Kırdıklarımdan özür dilerim” dedi. Teknoloji devrimini daha başından yakalamıştı; artık Truva’da bir müze kuracağını söyledi müjde olarak... Esas işinin bundan sonra “çocuklar için çalışmak” olduğunu söyledi.
Balcı, bundan bir süre önce ‘İstanbul Haritaları 1422-1922’ (Denizler Katibevi) adlı kitabın proje yönetmenliğini yaptı.
Özetle, “Her şirkete bir Yalçın Balcı lazım”.

‘Sarı yazma’ isyana çağırıyor

KARADENİZ’de süregelen yıkım ve talan şimdi de Cide Loç Vadisi’ni tehdit ediyor. Dünyanın ikinci büyük kanyonu olan Valla Kanyonu’nun içinde yer alan Küre Dağları Milli Parkı’nı dolaşan Devrekani Çayı, hepimizi varlığını sürdürebilmek için yardıma çağırıyor.
Yöre halkı olarak bizlerin itirazlarını hiçe sayan Ümran Çelik Boru Sanayi A.Ş.’nin iştiraki olan Orya Enerji Elektrik A.Ş.’yi ve yaşamları hiçe sayan kâr hırsını teşhir etmek için bir araya geliyoruz.
Çünkü bütün HES’çi şirketler gibi Ümran Boru da hukuk tanımıyor. Milli park tampon bölgesinde doğal dokuyu geri dönüşsüz bir şekilde tahrip ediyor. Şimdiden binlerce ağacı kesti. Yaban hayatını ve binlerce endemiğin neslini tüketiyor.
Devrekani Çayı ve sarı yazmalılar herkesi bu isyan çığlığını yükseltmeye çağırıyor. (Loç Vadisi Koruma Platformu, Kastamonuluları bugün 12.00’de Kabataş Vapur İskelesi’nin önüne çağırıyor.)
Yazarın Tüm Yazıları