Sevinmekte acele etmeyin derim!

GELİN, ilk bakışta herkesin üzerinde ittifak edebileceği bir cümle kuralım:

‘Başbakan Tayyip Erdoğan, sandalyelerin uçuştuğu, kanlı görüntülerin ortaya çıktığı CHP Kurultayı’nı büyük bir keyifle izlemiştir.’

Hiç de aykırı bir cümle değil bu!

Çünkü, ‘Erdoğan CHP Kurultayı’nı izlerken ne hissetmiştir?’ diye kime sorsak, aldığımız ve alacağımız yanıt budur!

Ben denedim ve siyasetle ilgilenenlere ‘Sizce Erdoğan, CHP’de olup bitenlerden memnun mudur?’ diye sordum.

Bana söylenen aşağı yukarı şöyle bir şeydi:

‘Bu ne kadar boş bir soru! Tabii ki keyif alarak seyretmiştir. En büyük rakibinin içine düştüğü içler acısı durum karşısında sevinmesin de ne yapsın!’

* * *

Zaten Kurultay salonunda Baykal taraftarlarının Sarıgül’e yönelik olarak attıkları ‘AKP seninle gurur duyuyor’ sloganı ve Sarıgül’ün buna verdiği ‘AKP asıl Baykal’la gurur duyuyor’ yanıtı, CHP’nin her iki kanadının da bu ‘genel kabul’e teslim olduğunu gösteriyor.

Yani bir taraf ‘CHP’nin başına Sarıgül gelirse Erdoğan bundan memnun olacak’ demeye getiriyor, öbür taraf da Erdoğan’ın Baykal’dan çok memnun olduğuna işaret ediyor.

CHP dışından gelen yorumlara baktığımızda ise şunu görüyoruz:

Tayyip Erdoğan aslında, CHP’yi düşürdükleri durum nedeniyle her iki tarafla da gurur duyuyor, her iki tarafa da minnettar.

* * *

Erdoğan’ın ve kurmay heyetinin CHP Kurultayı’nı izlerken ne hissettiklerini tabii ki bilemiyorum.

Sevinmişler midir, yoksa başka türlü bir ruh haline mi girmişlerdir, bir fikrim yok!

Ama bildiğim bir şey var:

Eğer seviniyorlarsa, derhal bu sevinç havasına son vermeliler!

Çünkü kendileri açısından ortada bırakın ‘sevinilecek’ bir durumu, acilen önlem alınması gereken, çok tehlikeli bir süreç başlıyor.

* * *

Gelin, şimdi, bu tehlikeli sürecin ipuçlarını tek tek ele alalım:

BİR: Güçsüzleşmiş ve kendisinden umut kesilmiş bir CHP, Türkiye’deki tüm dengeleri sarsar. Etkisiz bir muhalefetin doğuracağı boşluk, en başta hükümeti zora sokar.

İKİ: İktidarın boşluk kaldırmayacağı ne kadar doğruysa, muhalefetin de boşluk kaldırmayacağı o kadar doğrudur. Eğer ‘parlamenter düzen’in vazgeçilmez unsuru ‘muhalefet’ erirse, devreye ‘parlamenter düzen’in hiç de benimsemeyeceği başka güçler girer ki, bu da hem iktidar açısından, hem de Türkiye demokrasisi açısından büyük sorun demektir.

ÜÇ: Yüzde 10’lara gerilemiş CHP nedeniyle, Tayyip Erdoğan’ın çok hoşnut kaldığı ‘iki partili sistem’ son bulur ve Tayyip Erdoğan’ın hiç istemeyeceği bir gelişme yaşanır: Barajın hemen altında bekleyen partiler yapılacak ilk seçimde barajı aşarak parlamentoya girer! Bu da ‘iki partili sistem’in sonu demektir!

DÖRT: Gücünü tüketmiş ve parti içi sorunlara kilitlenmiş bir CHP, toplumsal barışın da zedelenmesine neden olur. Talepleri meşru sistem içinde dile getirilmeyen memnuniyetsiz kitle huzursuz olur. Bu huzursuzluk da toplumsal barışın bozulmasına yol açar.

BEŞ: Baykal’lı CHP’nin alabileceği oy potansiyelinin iyice gerilediği açık gerçek. Bu nedenle Kurultay’dan çıkan ‘Baykal’la devam’ kararı da hükümet açısından hiç de ‘olumlu’ bir karar olarak görülmemelidir. Bugün seçim yapılsa, Baykal’lı CHP’nin tahminlerin ötesinde gerilediği ortaya çıkacaktır.

ALTI: Hükümet kanadı açısından ‘sihirli denge’ şudur: Yüzde 20’lerde seyreden bir CHP! İktidar, ancak böyle bir CHP’nin varlığıyla istikrarlı yapıyı koruyabilir.

* * *

Kısacası:

Tayyip Erdoğan ve arkadaşları CHP’nin içine düştüğü acıklı durum karşısında, eğer seviniyorlarsa, buna derhal son vermeliler!

Sevinmeye son verdikten sonra da ‘biraz daha güçlü bir CHP’ için hep birlikte dua etmeliler!

Yani durum bu kadar kritiktir.
Yazarın Tüm Yazıları