Selvi Boylum ve Emek

İstanbul Film Festivali’nde filmler şahane ama salonlardan şikayet var.

Haberin Devamı

Festivalin başladığı gün, önünde sinefillerin internet üzerinden örgütlediği haklı bir protestoya sahne olan Emek Sineması’nın yokluğu hissediliyor.

Beyoğlu, Rüya ve Sinepop’tan şikayet çok.

Çoğunda koltuklar malumunuz, Nuh Nebi’den kalma ve daracık.

Havalandırmanın yetersiz olduğu yerlerde, havalandırma sesinin filmin sesini bastırdığı bile oluyor.

Bu sinemalar keşke sponsor desteğiyle restore edilebilse ve yenilenseydi.

Ama yine de bunlar keyfe keder vermiyor.

Bir müzisyenin eski orkestrasıyla buluşmasını anlatan Paris’te Son Konser (Le Concert) adlı muhteşem filmle iyi başlayan festival (Paris’te Son Konser bugün 19.00’da Nişantaşı City’s’de tekrar gösteriliyor), hafta sonu seçkileriyle izleyenleri memnun etti.

Erkek Gibi Ölmek ve Ejderha Dövmeli Kız’a rağbet çoktu.

Merakla beklenen Julie&Julia o kadar beğenilmezken, modacı Tom Ford’un yönettiği A Single Man’deki Colin Firth performansı herkesin dilindeydi.
Perşembe günü Beyoğlu’nda saat 19.00’da ilk gösterimi yapılacak olan, Japon balıkçıların yunus katliamını konu alan Oscar’lı belgesel The Cove heyecanla bekleniyor.

Yarın ise festivalde özel bir filmin gösterimi var.

Hem yeni hem eski diyebilirim bu film için.

Mazisi tam 32 yıl.

Ama bugünkü gibi yepyeni.

Çünkü yenilendi, yeni kuşakların da beğenisine sunulmak üzere pırıl pırıl hale getirildi.

Sevginin lafla değil, emekle yaşayacağını ve sürdürüleceğini anlatan unutulmaz Yeşilçam klasiği Selvi Boylum Al Yazmalım’dan söz ediyorum.

Büyük Kırgız yazarı Cengiz Aytmatov’un aynı isimli kitabından Ali Özgentürk tarafından senaryolaştırılan, Atıf Yılmaz’ın yönettiği, başrollerini Türkan şoray, Kadir ınanır ve Ahmet Mekin’in paylaştığı Selvi Boylum Al Yazmalım yarın akşam 21.30’da Atlas Sineması’nda yenilenmiş haliyle izleyici karşısına çıkacak.
Her izleyişte ağlatan bu duygusal film, sadece ülkemizde değil, gösterildiği dış ülkelerde de ilgiyle izlenmiş ve özellikle 9 milyonluk Bulgaristan’da gösterildiği 1979 yılının ilk altı ayında 16 milyon bilet keserek, dünyada kırılması zor bir rekora da imza atmıştı.

Restorasyonu Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın desteğiyle (burada telif hakları ve sinema genel müdürü Abdurrahman Çelik’e özellikle teşekkür etmek gerekiyor), Çiçek Film, Groupama Gan Sinema Vakfı ve Technicolor Sinema Mirası Vakfı tarafından Fono Film bünyesinde gerçekleştirilen Selvi Boylum Al Yazmalım, festivaldeki gösteriminden sonra yenilenmiş, restore edilmiş haliyle vizyona da girecek.

Haberin Devamı

Festivale reklam darbesi

Haberin Devamı

29. Uluslararası ıstanbul Film Festivali’nde güzel filmler izliyoruz.

Ama önce reklamlar...

Filmlerden önce gösterilen ve süresi 9 dakikayı bulan reklamlar sinemaseverleri isyan ettirmiş durumda.

“Festivale film izlemeye geldik, reklam değil” diyorlar.

Ticari sinema işletmeciliğinin karşısında farklı bir yerde durmasını beklediğimiz festivallerde bu kadar reklam izlemek hoş değil gerçekten.
Cannes, Berlin gibi büyük film festivallerinde salona girersiniz, sponsorların adı vakit kaybı yaratmamak adına tek bir karede toplu olarak perdede görünür ve film başlar.

İstanbul Film Festivali de benim gözümde büyük festivaldir ve izleyiciye yaşatılan bu reklam işkencesi bu büyük festivale yakışmamaktadır.

Aslında reklama mecbur edenler utansın.

İstanbul Film Festivali’ne belediyenin maddi katkısı ne yazık ki yok.

Sadece billboard, viyadük ve elektrik direklerini ücretsiz vererek tanıtıma destek oluyorlar.

Yurtdışında ise belediyeler film festivallerinin bütçelerinin yarıya yakınını karşılıyorlar.

Karşılığını da alıyorlar; Cannes’ın dünyaca tanınan bir şehir olmasında film festivalinin rolünü tartışabilir miyiz?

Belediyenin yardım etmediği ıstanbul Film Festivali’nin 2 milyon Euro’luk bütçesinin nasıl oluşturulduğunu festival yönetimine sordum.

Bütçenin yüzde 35’i bilet geliri, yüzde 25’i sponsor desteği, yüzde 15’i Kültür ve Turizm Bakanlığı desteği, yüzde 5’i ise reklam gelirinden oluşuyormuş.

Kalan yüzde 20’lik katkı da ıstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı’ndan bekleniyor (bu katkı ben bu yazıyı yazarken henüz gelmemişti, iki güne kadar gerçekleşeceği söylendi).

Kim bilir gelecek yıl belediye maddi yardım da sağlar ve biz reklamlar bölümünü izlemek zorunda kalmadan festival filmleriyle doğrudan buluşuruz.

Haberin Devamı

Volkan Konak’tan sarı şekere

Geçen hafta hayvan hakları için bir şeyler yapan sanatçıları, yazarları, TV ve radyo programlarını yazmıştım.

Listeme eklenenler oldu.

Pazar günü sokak hay-vanları için konser veren Volkan Konak’ın nasıl bir hayvan dostu olduğunu görmüş olduk.

Bugün listeye eklenen bir diğer isim ise Radyo D’de Canlı Dostlarımız adlı programı yapan sarı şeker Sema Eryiğit. Hayvan haklarına yer veren Canlı Dostlarımız hayvanseverlerin takip ettiği bir program.

Sizi, beni, Sezen Aksu’yu, Candan Erçetin’i, Volkan Konak’ı, Ajda Pekkan’ı, Sema’yı birleştiren hayvan sevgimiz.

Atladığım projeleri, hayvan dostu sanatçıları, programları bana hatırlat-maya devam edin lütfen.

Yazarın Tüm Yazıları