"Seksi, çekici vücutları olan ama ne işe yaradığını bilmeyen insanlar"

Dünyada ölüm nedenleri arasında yüksek sıralarda olup gündemimizde olmayan ve hepimizi tehdit eden bir sorun var. Ne yazık ki, ne biz farkındayız ne de yetkili kurumlar farkında.

Haberin Devamı

Bu öyle bir sorun ki, her birimiz tehdit altındayız. Seksi ve çekici bir vücuda sahip olmak için harcadığımız enerjiyi ve aldığımız önlemlerinin binde birini bu sorun için almadığımız takdirde “Seksi vücutları olan ama ne işe yaradığını bilmeyen insanlar” olarak hayatımıza devam edeceğiz.

Bu tehlikenin ismi ALZHEİMER…

Tehlike diyorum çünkü Dünya üzerinde 35.6 milyon Demans (bunama hastası) var, Türkiye’de ise 400 bini aşmış durumda. Ölüme neden olan hastalıklar arasında ise bazı ülkelerde 4, bazı ülkelerde 6. sırada yer alıyor. Yaşlılarda görülen bunama, durumların %60’ını oluşturuyor.

Haberin Devamı

Yaş alma, hastalığın en büyük risk faktörü olmakla birlikte, genler ve çevresel faktörler de Alzheimer hastalığının oluşmasındaki önemli etkenlerden.

“Genlerim çok iyi, beslenmeme de dikkat ediyorum. Alzheimer bana uzak.” diyorsanız lütfen şu bilgiyi not alın: “Alzheimer hastalığı aile ve devlet için büyük ekonomik yük oluşturmakla birlikte hastaya bakanların %60’ında depresyon görülüyor.” Bu çok ciddi bir rakam.

Kadınlar, maalesef size kötü haber; kadınların Alzheimer hastalığına yakalanma riski, erkeklere göre daha fazla.

“Ölüm sıralamasında bu kadar yüksek bir risk oluşturan Alzheimer neden gündemimizde yok? Dünyada ve ülkemizde neler yapılıyor? Kişisel olarak ne gibi tedbir alabiliriz?” gibi soruları konuşalım, bir gündem oluşturalım istedim.

Alzheimer’le ilgili konuşabileceğim yetkili birini ararken Prof. Dr. Engin Eker ismi çıktı karşıma. Benim için büyük bir sürpriz oldu, çünkü Sayın Eker’in ailemiz için yeri çok büyük.

Haberin Devamı

Bundan 9 yıl önce, babamın vefatından sonra ciddi sorunlar yaşayan annemi psikiyatrlara götürmemize rağmen netice alamıyorduk. Tavsiye üzerine Engin Bey’e götürdük ve o günden bugüne kadar annem ve dolayısıyla bizler rahat bir nefes aldık.

Başarılı ve bir o kadar mütevazı olan bu güzel insanla söyleşi yapmak benim için ayrıca bir onur oldu.

“Yaşlılık Psikiyatrisi ve Alzheimer Hastalığı” konusunda yerli ve yabancı dergilerde olmak üzere 100’ü aşkın yayını bulunan Sayın Eker’in Alzheimer’le ilgili çok güzel projeleri var. Umarım bu konuda bir kamuoyu oluşturabilir, yetkililerin dikkatini bu soruna çekebiliriz.

Engin Bey, bir kadın olarak merak ediyorum. Neden kadınların Alzheimer hastalığına yakalanma riski daha yüksek?

Haberin Devamı

Alzheimer hastalarının 2/3’sini kadınlar oluşturuyor. Bu durumu Alzheimer hastalığında en büyük risk faktörünün yaş olması ve kadınların erkeklere oranla 4-5 sene daha uzun yaşaması gibi sebeplerle açıklayamayız. Kadınlarda hastalığın daha fazla görülmesinin nedenleri arasında genetik faktörler, yaşlı kadınlarda biyolojik farklılıkların olmasının ve belki de yaşam stili gibi faktörler vardır.

Alzheimer’da rol oynayan gen, kadınlarda erkeklere oranla daha fazla etkili olabilir.

Yakın zamanda Alzheimer Birliği, Alzheimer hastalığı konusunda uzman olan 15 bilim insanını bir araya getirerek “Alzheimer hastalığına yakalanma riskinin kadınlarda neden yüksek olduğu” konusunu tartışmaya açmıştır.

Haberin Devamı

KADINLAR ERKEKLERE ORANLA DAHA UZUN YAŞIYOR.

Tamam, kadınlar erkeklere oranla daha uzun yaşıyorlar. Hastalıkla, beyindeki moleküler düzeyde değişiklikler hastalığın klinik belirtileri görülmeden 20-30 yıl kadar önce başlıyor. Kadınlar daha uzun yaşadıklarından, beyinlerinde hücresel değişiklikler daha uzun zaman dilimi içinde oluşuyor.

Menopoz da bazı kadınlarda hastalık açısından bir kırılma noktası oluşturabilir. Östrojenin başta bellek olmak üzere beyin fonksiyonunu koruduğunu biliyoruz. Östrojen beyin metabolizmasını ayarlar. Bilişsel işlevler için enerji oluşturur. Ancak Alzheimer hastalığının tedavisinde östrojen kullanılmamaktadır.

Kadınlarda sıklıkla görülen şişmanlık, yüksek kolesterol ve diyabetin de risk faktörü olarak dikkate alınmaları gerekir.

Haberin Devamı

ALZHEİMER BİR KİŞİNİN HASTALIĞI DEĞİLDİR.

Alzheimer bize bu kadar yakınken, biz neden bu hastalığa uzağız?

Dünya Sağlık Organizasyonu (WHO) 2015 yılında dünyada 35 milyonu aşmış Alzheimer hastası hastası olduğunu bildirmiştir. Bu sayı 2050’de üç katına çıkacaktır. Bu oran bütün ülkelerin sağlık sistemini etkileyecek ve bakıcıların sağlıkları belirgin şekilde bozulacaktır. Gerçekten de hastalık sadece bir kişinin hastalığı değildir. Bakıcılar arasında depresif belirtiler ve tükenmişlik belirtileri %60 oranında görülmektedir. Bakıcılar psikiyatr kliniklerine daha sık başvurmaktadır. Fiziksel sağlıklarıda bozulmaktadır. Hastalık büyük ekonomik sorunlarıda beraberinde getirmektedir. Amerikan Alzheimer Birliği’ne göre Amerika’da bakım maliyetinin 2 trilyondoları aşması beklenmektedir.

ALZHEİMER HAREKET EDENLERİ SEVMİYOR.

Alzheimer olmamak için bireysel olarak ne gibi önlemler alabiliriz?

Bence Alzheimer hastalığından korunma açısından egzersiz bütün önlemlerin başındagelir. Egzersiz, hem beyne kan sağlayan küçük damarların sayısının hem de sinir hücreleri arasındaki bağlantının artmasını sağlar.

Egzersiz ayrıca bellek ve öğrenmede rol oynayan Sinir Büyüme Faktörü denilen bir maddeyi artırmaktadır. American Health Assistance Foundation (AHAF) tarafından, yaşları 65 veüstüolan 1700 kişide 6 yıl boyunca yapılan çalışmada; AH riski,haftada 3 veya daha fazla 15-20 dakika fiziksel aktivite yapanlarda,haftada 3 kereden daha az aktivitede bulunanlara oranla %35-40 oranında azalma saptanmıştır.

Yeni bir şey öğrenme,beyni çalıştırılacak şeyler okuma, bir müzik aleti çalmayı öğrenme, yabancı dil öğrenme, yeni bir hobi edinme, genellikle sürekli kullanılan elle yapılan şeyleri diğer elle yapmaya çalışmak kişiyi Alzheimer hastalığından koruyabilir. Diyabet, kan şekeri, tansiyona dikkat etmek gerekir. Kilo almamak, yalnızlığı tercih etmemek te önemlidir.

Yaşlılık hastalığı olarak bilinen Alzheimer hangi yaş grubu için risk faktörüdür?

Alzheimer hastalığı ve diğer bunama yapan hastalıklar dahil oran 65-85 yaş aralığında sürekli artış göstermektedir.

  • 65-75 yaş arasında bu oran % 12,
  • 75 ile 85 yaş arasında % 23,
  • 85 yaş üstünde olanlar arasında oran %35’ten % 47’ye kadar yükselir.

Hastalık 65 yaşından sonra her 5 yılda bir ikiye katlanır.

Ailesinde Alzheimer hastası olanların bu hastalığa yakalanma oranları yüzde kaç?

Yaştan sonra en önemli risk faktörü yakın aile bireylerinde hastalığın olmasıdır (anne, baba, kız veya erkek kardeş), ailesinde iki veya daha fazla AH olanlarda risk çok daha fazla olmaktadır. Hastalığı 60 ile 69 yaş arasında başlayanlarda risk daha fazladır.

BEYİN PLAKLARINI NASIL AZALTABİLİRİZ?

Bu gruptaki insanlar ne gibi önlemler alırlarsa hastalığa yakalanma riskini geriye çekebilirler?

Araştırmacılar 2015 yılında Alzheimer hastalığında risk faktörleriileilgili tam olarak 16.906 yayını gözden geçirdiler. Risk oluşturan faktörleri sıraladılar. Bu faktörler;

  • Fiziki gücün az olması.
  • Karotis damarlarında Arterioskleroz,
  • Hipertansiyon,
  • Düşük diastolik basınç,
  • Tip 2 diyabet,
  • Eğitimin düşük olması,
  • Yüksek veya düşük Beden Kitle İndeksi,
  • Homosisteinin yüksek olması.

Bütün bu risk faktörlerinin %10 azalması dünyada 1 milyondan fazla AH’nın insidansının azalmasına yol açacağını araştırmalar vurgulamışlardır.

Diğerdeğiştirebilen risk faktörleri arasında olan diyet ve uyku bozukluklarına daha az dikkat verilmiştir. Akdeniz diyetinin hastalığı önleme etkisi konusunda tartışmalı yayınlar olsada bizler yine de bu diyete önem vermeliyiz. Az miktarda kırmızı et tüketirken; çok miktarda tam tahıllar, meyveler, sebzelervebalık tüketmeliyiz.

Balık, DHA (docosahexaenoic acid) içerir. Bubir Omega-3 yağasididir. Beyinde beta-amiloid plaklarını azalttır. Zeytinyağında doğal olarak oluşan oleocanthal denilen bir bileşik var. Bu bileşik de beyin detoksik olanamyloid plakların oluşmasını önler.

Kahvenin beyinde koruyucu etki oluştuğuna ait yayınlar artmıştır. Yeşil çayı da unutmamak gerekir. Ceviz, fındık, badem yenmelidir. Zerdeçal olarak d abilinen Hint Safranı baharatında bulunan bir madde (Curcumin) Alzheimer hastalığında beyindeki plakların miktarın ıazalttığına ait son zamanlarda yoğun yayınlarvardır.

ALZHEİMER HASTALARI KENDİ EVİNDE BAKILMALIDIR.

Alzheimer, ekonomik boyutu yüksek olan bir hastalık. Ülkemizde Alzheimer olan ve ekonomik durumu düşük gelir grubundaki yaşlıların bakılabileceği merkezler var mı?

Alzheimer hastası, özellikle yıllarca yaşadığı kendi evinde mümkün olduğu kadar bakılmalıdır. Mecbur kalmadıkça bir bakım evine hasta gönderilmemelidir.Ancak hasta artık evde yeteri kadar beslenemiyorsa, sık sık enfeksiyon geçiriyorsa, davranış ve psikiyatrik belirtiler çok şiddetli hâle gelmişse ve bu belirtilerle evde başedilemiyorsa Alzheimer hastasının özel bakımı konusunda bakıcıların, hemşirelerin ve hekimlerin bulunduğu bir bakım evine hasta götürelebilir. Hastanın ailesi sürekli bakım evinin personeli ile görüşmeli, hastası hakkında bilgi almalı, hastasını sık sık ziyaret etmelidir.

Dünyada Alzheimer için ciddi yatırım yapan ülkeler var mı?

Dünya Alzheimer Birliği, 2014 yılında “Alzheimer Hastalığındaki risk faktörlerini önleyebilir miyiz?” diye özetledi. Gerçekten de hastalıkta günümüzde kullandığımız ilaçlar hastalığın ilerlemesini yavaşlatabiliyor, hastalıkta görülebilen davranış bozukları ve psikiyatrik semptomları (hezeyanlar, halüsinasyonlar gibi) azaltabiliyor.

ALZHEİMER GELİŞMİŞ ÜLKELERİN ORTAK SORUNUDUR.

Biz, Türkiye olarak neler yapıyoruz?

Ülkemizde beklentilerimize yanıt vecek ve bu hastalık konusunda bakım uzmanlarının olduğu bakım evleri sayısı azdır. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, hastalığın ülkemiz için de önemli bir sorun olduğunu görmüş, belli aralıklarla konu ile ilgili çeşitli dallardaki sağlık elemanları ile toplantılar ve hastaların daha iyi nasıl bir ortamda nasıl bakılacağı konusunda da çalışmalar yapmaktadır. Alzheimer hastalığı gerçekten çağımızın vebasıdır. Tüm gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler yoğun bir şekilde bu sorunun üzerinde durmaktadır.

http://www.engineker.com/biyografi/

Yazarın Tüm Yazıları