Seksen yılın kültürel muhasebesi

CUMHURİYET'in ilan edilişinin 80. yılındayız. Seksen yılın kültürel muhasebesini yaptığımızda bilançoda neler görülebilir.

Sinema bir ülkenin kültürel tarihi, coğrafyasının anlaşılmasında önemli bir türdür.

Mimar Sinan Üniversitesi Sinema-TV Merkezi'nin düzenlediği 80 Yılda 80 Film gösterisi, bu filmleri görmeyenler için, özellikle genç sinemacılar, genç kuşaklar için değerlendirilmesi gereken bir fırsat. Fındıklı Mimar Sinan Üniversitesi Oditoryumu'nda seyredebilecek bunları sinema meraklıları.

Bugün başlayan etkinlikte, ilk olarak Muhsin Ertuğrul'un Bir Millet Uyanıyor filmi gösterilecek.

20 Ekim ile 24 Ekim arasındaki programda, sinemacılar, sinema-edebiyat ilişkisi üzerine kafa yoranlar için, üç gösterime dikkat çekmek istedim.

Halide Edip Adıvar'ın ünlü eseri Vurun Kahpeye'nin üç sinema uyarlamasını art arda görebilirsiniz.

Üç yönetmen Vurun Kahpeye romanını sinemaya aktarmış.

Lütfi Ö. Akad (1949 ), Orhan Aksoy (1964), Halit Refiğ (1973).

Değişik yıllarda çekilen bu filmler arası karşılaştırmalı bir çalışma, bir esere üç bakışın arasındaki farkı ortaya çıkarma bakımından, sinema tarihimiz açısından hoş bir çalışma olabilir.

Seyircilerden çok şey mi istiyorum?

Önce Vurun Kahpeye romanını okusunlar. Sonradan gidip seyretsinler. Önce romanla film arasındaki, yani edebiyatla sinema arasındaki tür farklılığını göz önüne alarak bir değerlendirme yapsınlar.

Her zaman hatırlattığımız bir gerçek. Sinema ile edebiyat iki ayrı disiplindir, onun için de kitaptan yapılan uyarlamalarda mutlaka kitabın okunması gerekir.

* * *

CUMHURİYET'in 80. yılında kültürel bir muhasebe, yeniden bazı kitaplara dönüp okumaları gerektiriyor.

Cumhuriyet'in ilk yıllarını, Kurtuluş Savaşı'nı edebiyata, müziğe, resme yansıtanların eserlerini yeniden değerlendirmek gerekiyor.

Edebiyatta hemen anımsadığımız Halide Edip Adıvar'ı, Yakup Kadri Karaosmanoğlu'yu, Falih Rıfkı Atay'ı, Nazım Hikmet'i, Hasan İzzettin Dinamo'yu, Samim Kocagöz'ü, Fazıl Hüsnü Dağlarca'yı, Cahit Külebi'yi okumadan, 80 yılın kültürel muhasebesinde bilanço hiçbir zaman tutmayacaktır.

Sadece edebiyattan söz etmeyelim.

Çok sesli müzikte, yurtdışına gidip ondan sonra Türkiye'ye döndüklerinde, bestecilik alanında öncülük edenleri, ondan sonraki kuşakların yaratılarını unutacak mıyız?

Gene Avrupa'dan Anadolu'ya geçen ressamların tuvallerine yansıyan yeni bir toplum yaratılışını, insanların sanat anlayışındaki değişimde oynadıkları rolü bilmeden, 80 yılın nasıl geçtiğini öğrenemeyiz.

Hiç kuşkusuz Köy Edebiyatı'nı da hatırlatarak.

Genç kuşaklar Cumhuriyet'in ne romanını, ne şiirini yazdılar, ne resmini yaptılar, ne müziğini bestelediler.

İstisnalar genel kuralı değiştirmiyor.

Antikçağların bile romanları yazılırken, genç kuşağı romancısı, şairi Kurtuluş Savaşı'nı, bu ülkenin kuruluş günlerini yazmaz. İlle de tanıklık şart değil ki! İlle de o yaşayanların işi denemez...

Resmi tarih suçlamaları içinde geçen yıllardan sonra bu kez de alternatif tarih resmileşti.

Ben bir rejimi de, devrimi de sanattan izlerim.

Şimdi yeni kuşağın çalışmalarında da bunu görmek istiyorum.

* * *

CUMHURİYET'in 80. yılında şu soruyu kendinize sorun:

‘‘80 yılın kültürel muhasebesini yapacak bilgiye sahip miyim?’’

Hemen eksiğinizi giderin.



Mimar Sinan Üniversitesi Oditoryumu'ndaki ücretsiz gösteriler hakkında bilgi için

Tel: (0212) 274 98 70 - 71
Yazarın Tüm Yazıları