Şehrin ortasında bir güzel salon

Zamanında solcu beledi-yelerin yapmadıkları ne varsa bugün Ak Parti belediyeleri yapıyor; kültür-sanata hiçbir zaman olmadığı kadar yatırım yapıyor.
Peş peşe kültür merkezleri açıyorlar, 1 liraya tiyatro oyunları izletiyorlar.
Bu durum sevindirici, en azından bundan sonra kültür-sanat adına yerel yönetimler belli bir çizginin altına düşmemek zorunda kalacaklar.
Beşiktaş Belediyesi’nin bu alanda çalışmadığını söylemek haksızlık olur.
İsmail Ünal kültür-sanata her zaman yatırım yaptı.
Son yatırımı Fulya Kültür Merkezi’nin açılışı vardı önceki akşam. Eskiden Beşiktaş’ın tesislerinin olduğu bu yerde Selenium, Medya Market, Real var artık, Acıbadem’in dev bir hastanesi yükseliyor.
İşte o kompleksin içinde güzel bir konser salonu yeri de ayrılmış.
650 kişilik bir salon, iki katlı bir sahnesi var, hem sahnenin hem koltukların konumu çok doğru, her açıdan sahneyi rahat görebilmek mümkün.
AKM kapalı olduğu için yersiz-yurtsuz kalan İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası her cuma akşamı burada konser verecek artık.
Geniş bir fuayesi var, sigara içenler için iyi haber; fuayenin hemen yanında tiryakilere açık bir alan ayrılmış durumda.
Film gösterimleri de yapılacak, gösteriler de...
Salon sayısı az olan İstanbul’da şehrin göbeğinde böyle bir salonun olmaması eksiklikti zaten.
Fulya Kültür Merkezi bu eksikliği giderecek.

Ak Parti kültür merkeziyle CHP kültür merkezi farkı...

Son dönemde İstanbul’da hem AK Parti, hem CHP belediyelerinin kültür salonları açılışına katılmış biri olarak gördüğüm farkları aktarayım...
Ak Parti’nin kültür salonu açılışında sadece meyve suyu ikram edilir, CHP’ninkinde alkol de vardır.
Ak Parti’nin kültür salonu açılışında ünlü sima yok denecek kadar azdır, CHP’nin salon açılışını oyuncular, ünlüler, gazeteciler doldurur.
Ak Parti’nin kültür salonu açılışı sönük geçer, CHP’nin açılışı hınca hınç dolu olur.
Ak Parti’nin kültür salonu açılışı gazetelerde geniş yer bulmaz, CHP’nin salonunu bütün köşe yazarları yazar.
Ak Parti’nin salonu Sezen Aksu, Selim İleri’ye sürpriz yaparsa haber olur, CHP’nin salonunun her zaman haber olacak bir şeyleri vardır.
Müjdat Gezen, Kadir İnanır, Müjde Ar gibi oyuncular Ak Parti’nin salon açılışına ya davet edilmezler ya gitmezler, CHP’nin salon açılışında baş köşede ağırlanırlar.

Programlar babamızın malı mı?

Yazılı basında biz bunu uzun süre tartıştık ve karar verdik; köşeler babamızın malı değil.
Geçen hafta Esin Övet’in haberinden öğrendik ki, televizyon için de bunu tartışmamız gerekiyor...
Okan Bayülgen, Disko Kralı’nda hazırladığı vtr’lerde meğer gizliden kavgalı olduğu bir mimarı hedef alıyormuş.
Okan’ın evinin bulunduğu Doğan Apartmanı’nın önündeki arsaya bu mimarlık bürosu inşaat yapacakmış.
Haliylen Okan Bayülgen’in manzarası da kapanacak, evinin değeri düşecek.
Sonra Okan durumu Anıtlar Kurulu’na şikayet ediyor, taraflar mahkemelik oluyor, dava halen sürüyor..
Bu arada Okan konuyu Disko Kralı içinde hazırladığı vtr’lere taşımış, kadın mimarın adını Hamdi yaparak dalgasını geçmiş.
Halen süren bir davayı etkilemeye çalışması bir yana...
Bu durumu medya etiği açısından tartışmamız lazım.
Bir şovmen programını kişisel hukuki kavgasına alet edebilir mi?..
Madem köşeler babamızın malı değil, programların da öyle olması gerekiyor...

6-1’in cezası

Kimse farkında değil. Şampiyonlar Ligi tarihinin en düşük reytingini aldı Valencia-Bursaspor maçı. ‘6.9’ bugüne kadar bir Türk takımının Şampiyonlar Ligi’nde aldığı en düşük reyting...

Şimdi Anadolu’dan şampiyon çıkmasına seviniyoruz ama bu sonuçlar gösteriyor ki, Avrupa’da dökülen Anadolu takımları işin ekonomisine büyük zarar veriyor.

UEFA’da Türkiye’nin puanı düşüyor, maçların reytingi düşüyor, Türk futbolunun kalitesi düşüyor... Önceki gece Star’a reklam veren şirketlerin geri dönüşleri düşüyor.

Yani Star zarar ediyor, reklam veren şirket zarar ediyor, Türk futbolu zarar ediyor öyleyse biz neden Anadolu’dan şampiyon çıkmasına seviniyoruz. Ortaya çıkan ‘tarihi reyting’ten sonra bunu iki kere düşünmeye başladım.