Sedat Ergin: ANAP'ın yeni AB stratejisi

Sedat ERGİN
Haberin Devamı

Türkiye, Köln'deki Avrupa Birliği zirvesinde kapının bir kez daha kapanmasından sonra AB karşısında nasıl bir stratejiye yönelmeli?

Koalisyonun ANAP kanadından Dışişleri kökenli Devlet Bakanı Mehmet Ali İrtemçelik, bu soruyu şöyle yanıtlıyor:

‘‘Yaşadığımız tecrübelerin ışığında bu yılın sonunda Helsinki'de yapılacak AB zirvesi öncesinde adaylığımız konusunda hayalci olmamızın, bu konuya saplanıp kalmamızın yanlış olacağını düşünüyorum.’’

İrtemçelik, bu sözleriyle Türkiye'nin tam üyelik için bir kez daha AB'nin kapısını çalmasına sıcak bakmadığını kayda geçiriyor.

Hükümet içinde AB ile ilişkilerin koordinasyonundan sorumlu olan İrtemçelik, ‘‘tam üyelik hayali’’ yerine, farklı bir strateji öneriyor:

‘‘İlişkileri soru işaretlerinden, duygusallıklardan kurtarıp, gerçekçi ve sağlıklı bir zemine oturtup geleceğe hazırlamak bence çok daha akılcıdır...’’

Bu noktada, ilk tehlike Gümrük Birliği'nde ortaya çıkıyor:

‘‘Gümrük Birliği, ilişkilere, tam üyelik hedefine ulaşılacağı varsayılarak konmuş olan ve tam bir çıkar dengesi gözetmeyen bir virgüldür. Türkiye tarafından üstlenilen yükümlülüklerde bazı dengesizlikler vardır. Ancak bu dengesizlikler, ilişkilerin ileride nasıl olsa tam üyelikle tamamlanacağı düşüncesiyle üstlenilmiştir.’’

İrtemçelik'e göre, Türkiye'nin karşılaştığı açmaz şurada:

‘‘Bakın, AB'nin tam üyeliğin Türkiye için ulaşılabilir bir hedef olduğu hususundaki iradesi bugün sorgulanıyor. O zaman Gümrük Birliği'ni mevcut topal haliyle, yani uygulamadaki eksiklikleri ve dengesizlikleriyle korumanın çıkarlarımıza uygun olduğunu düşünmek güçleşecektir.’’

ANAP'lı bakan, çıkış yolunu şu stratejide görüyor:

‘‘Gümrük Birliği'ndeki dengesizlik ve ihmallerin hızla giderilmesi gerekir. Bu yapılırken, Türkiye-AB ilişkileri Gümrük Birliği'nin ötesine geçerek, tarım, hizmetler, sanayi gibi alanlarda da yakın bir işbirliği hüviyeti kazandırılacak şekilde zenginleştirilerek derinleştirilebilir.’’

İrtemçelik, ‘‘İp, bugün hayli incelmiş durumda. İpin kopmaması için ilişkileri bu gerçekçi zemine oturtmamız gerekiyor’’ diye ekliyor.

Özetle, İrtemçelik, tam üyelik yerine, ‘‘Mevcut zemini tutalım, eksikliklerini giderip yeni bir dengeye oturtalım’’ yaklaşımını getiriyor.

İrtemçelik, bu yaklaşımın gelecekte Türkiye ile AB arasında tam üyelik konusunda yeni bir başlangıç yapılmasını kolaylaştıracağını düşünüyor:

‘‘AB ile ilişkilerimizi zenginleştirirken, bir taraftan da insan hakları alanında, demokratikleşmede yüzleşmemiz ve gidermemiz gereken aksaklıkları aşmamız gerekiyor. Eğer AB ile ilişkiler bu perspektif içinde zenginleştirilir ve bu arada Türkiye kendine içte çağdaş bir şekilde çekidüzen verir, kuvvetli bir ekonomiye sahip olursa, bu pratikte entegrasyona eşit standartlara ulaşmamız anlamına gelir.’’

ANAP'lı bakana göre, işte bu noktada tam üyelik yeniden gündeme gelecektir:

‘‘Bu takdirde başka kulvarlarda zaman kaybetmeyiz ve tam üyelik de çok kısa zamanda gerçekleşebilir. O noktada, Türkiye zaten tam üye olsa da olur, olmasa da olur. O noktada adaylık zaten teferruat haline gelir.’’



Yazarın Tüm Yazıları