Seçim öncesi bardağın dolu ve boş tarafı

YARIN, ülkemiz için önemli bir gün. Seçim sonuçları ile birlikte, Türkiye’de yeni bir dönem başlayacak.

Bu aşamada, seçim öncesi bardağın dolu ve boş taraflarını ortaya koymakta yarar var.

BARDAĞIN DOLU TARAFLARI

Kasım 2002 seçimlerinden bu yana;

Faiz oranları düştü.

Enflasyon yüzde 30’lardan yüzde 10 seviyesine kadar düştü.

Büyüme eksiden artıya geçti. Özelleştirme ve yabancı sermaye girişi hızlandı.

Kurumlar vergisi mükelleflerinin oranları yüzde 30’dan 20’ye indirildi.

İhracat arttı. Turizm canlandı, KDV’si gecikmeli de olsa yüzde 8’e indirildi.

Borsada büyük bir yükseliş oldu. Tarihinin en yüksek seviyelerine çıktı.

Milli gelir ve kişi başına düşen gelir, dolar cinsinden arttı.

Bütçe açığı geriledi.

BARDAĞIN BOŞ TARAFLARI

İşsizlik, kayıt dışı ekonomi ve cari açık, ekonominin üç önemli sorunu olmaya devam etti.

İç ve dış borçlarımızın toplamı yüzde 85 artarak, 222 milyar dolardan 408 milyar dolara çıktı. Yüzde 200’ün üzerinde artarak 92 milyar dolara ulaşan özel sektör borçları ciddi bir sorun.

İhracat arttı ama ithalat daha fazla arttı. 2006’da dış ticaret açığı 53 milyar dolara, cari açık (döviz açığı) ise 1.5 milyar dolardan, 31 milyar dolara çıktı.

Protesto olan senetlerin sayısı yüzde 204, tutarı ise yüzde 663 arttı. Özellikle esnaf zor durumda.

Milyonlarca SSK ve Bağ-Kur emeklisinin aylığı "açlık sınırı"nın altında kaldı.

Sıcak para olarak adlandırılan 88 milyar dolar civarındaki emanet para, büyük bir sorun. Bunlar, Türkiye’de döviz cinsinden yüzde 20 civarında faiz geliri sağladıkları gibi yabancıların borsa, Devlet tahvili ve fon gelirlerinin, vergileri de sıfırlandı. Dünyanın en yüksek reel faizi, maalesef Türkiye’de...

Reel ücretler, 2001 seviyesinin bile gerisinde kaldı. Ücretlilerin vergi iadesi kaldırıldı. Oranlar indirilirken, sadece ücretlilerin gelir vergisi oranı indirilmedi.

Milli gelir arttı gözüküyor ama dolardaki büyük değer düşüklüğü ve Türk parasının aşırı değerlenmesi, milli gelir olarak, gerçeğin üzerinde bir tutarın ortaya çıkmasına neden oldu.

Pırlanta, elmas, yakut, inci gibi lüks malların KDV’si 1 Ağustos 2004’ten itibaren yüzde 18’den sıfıra indirildi, havyarın KDV’si yüzde 8’e indirildi ama tezek ve gübrenin, çocuk emziğinin, odun ve kömürün KDV’si hálá yüzde 18.

Dolaylı vergiler, bir ülkede vergi adaletinin olmadığının göstergesi. AB ortalaması yüzde 35 iken, Türkiye’de bu oran yüzde 70’e dayandı. Sosyal güvenlik, hálá ekonomide bir kara delik.

Bankacılık sektöründeki yabancı payı, yüzde 2’den 42’ye çıktı.

Kredi kartı borçları, yüzde 393 tüketici kredileri yüzde 1.878 arttı.

Yatırım yapılmasını, istihdam yaratılmasını teşvik eden "yatırım indirimi", kazanılmış hakları da elden alacak şekilde kaldırıldı.

Akaryakıt fiyatı ve vergisinde, otomobil vergilerinde, internet kullanımında, istihdam üzerindeki yüklerde "dünya rekoru" Türkiye’de...

Türkiye zenginleşti ama bu zenginlik adil dağılmadı. Yoksulluk hálá ciddi sorun. Özellikle işsizlik, sıcak para ve cari açık büyük sorun. Bakan Ali Babacan bile "Cari açığı finanse edemezsek, 200 km hızla duvara çarparız" diye olayın vahametini anlatıyor...

Turgay Şeren’in sorusu

TÜRK Milli Takımı’nın ve Galatasaray’ın efsanevi kalecisi ve kaptanı "Berlin Panteri" Turgay Şeren’den ilginç bir soru geldi. Kaptan soruyor;

"İşsizlik azalmadı, emekli, esnaf ve ücretli zor durumda. Bir yandan Türkiye’nin gözbebeği tesisleri satılıyor diğer yandan borçlarımız çığ gibi artıyor. Vergi mükellefi sayısı yaklaşık 400 bin azalmış. Hocam bu nasıl büyüme? Sanki vatandaş için çok önemliymiş gibi başlıyorlar açıklamaya ’Borsa rekor kırdı, döviz düştü’ o sırada da bir alt yazı ’Çıkan çatışmada iki askerimiz şehit oldu’ diye!.. Hocam, ben ekonomist değilim ama bütün bunlar olurken, borsanın yükselmesi, kimi ilgilendiriyor, Allah aşkına söyler misiniz?"

Evet... Sevgili Kaptan da ekonominin durumuna, vatandaş gözüyle böyle bakıyor...
Yazarın Tüm Yazıları